Bugün Çok Üzüldüm
Evet… Bugün çok üzüldüm.
Atatürkçü bir ağabeyimin, HDPKK oluşumuyla uzlaşılabileceği, Kürtçülerin ikna
edilebileceği gibi düşünceleriyle çok üzüldüm.
Bu gerçek mi? Sadece soruyorum... |
Bu düşünceler şu anda eğer yanlış anlamıyorsam, adına “ulusalcı”
denen ana akım solun temel düşünceleri. Ulusalcılar, anlayabildiğim kadarıyla
sol içinde olup olabilecek en milliyetçi “fraksiyon” fakat onlar bile Kürt
ayrılıkçıları sırf aynı ideolojik dili ve geçmişi paylaştıklarını düşündükleri
için kendilerine Türk milliyetçilerinden daha yakın görüyorlar.
Kendisine PKK ile ne konuşmamız
gerektiğini sorduğumda, ulusal devletin neden gerekli olduğunu anlatmamız
gerektiğini söyledi. Yani neredeyse kırk yıldır Türk kanı içen bir örgüt, sırf biz “sınıfsal/marksit”
bir izah getirdik diye silah kullanmaktan vazgeçecek ve ulusal devletin neden
gerektiğini anlayıverecekti. Ona anadilde eğitimi mi kabul etmemiz gerektiğini yoksa ikinci bir
göndere bir başka bayrak mı çekmemiz gerektiğini
sorduğumda, bunların zaten olamayacağını söyledi.
Üzüldüğüm şey şuydu ki devletin ulusal yapısı, egemenliği kullanan
öznenin kimliği ve tarihi gibi konular onu hiç ilgilendirmiyordu. Ona bu tip sorular sorduğumda, bana “sağcı”
kimliğime izafeten vatansız şeriatçı sağ egemen kitlenin kötü örneklerini
sıralayarak popülist sağın ihanetlerini
üstüme yıkmağa çalıştı.
Anladığım iki şey vardı:
Birincisi “teorisinde” , “sağ” diye nitelediği şeylerden eser yoktu.
Dolayısıyla Türk kimliğinin, Türk tarihinin, Türklük bilincinin onun teorisinde
bir yeri yoktu. Dolayısıyla yargılarında da Türklük bir ölçü olarak yer
almıyordu.
İkincisi, Stalin’in “Ulusal Sorun”
yavesinden yararlanmağa kalkan
Kürtçülere kızıyor buna mukabil Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu fikri Türkçülüğe
de aynı gerici- faşist nitelemesiyle yargılıyordu.
Ona Kürtçülerin sınıfsallıkla ya
da Marksist yavelerle ilgilenmediklerini, Kürtleri PKKlılaştırmağa
çalıştıklarını, ülkenin bir bölümünü Kürdistan olarak bölmek için iç savaşı
bile planladıklarını söylediğimde, beni
derhal “Kürt düşmanı” olarak yaftaladı. İşte bu nokta Türk solunun, Türk
insanına, Türk Milleti’ne, Türk vatanına, Türk tarihine, Türk olarak değil
de enternasyonalist ve kimliksiz bir
Marksist gözüyle baktığının kanıtı
gibiydi.
Bana solun içinde altmışa yakın fraksiyon olduğundan bahsetti.
Solu toptan yargılamamalıydık. Sorun şuydu ki “Atatürkçü” olmak iddiasındaki bir
solcu bile Türk Ulusal egemenliğinin, Kürtçü katillerle “tartışılabileceğini”
düşünebiliyordu…
Evet… Bugün gerçekten çok üzüldüm…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder