6 Temmuz 2019 Cumartesi

Kendi Kendisine İhanet Eden Toplum



Ä°lgili resim Işıklarda uyuyası  büyük Türk yazarı Aytmatov “ Gün Uzar Yüzyıl Olur”da mankurtlaştırmayı dehşetengiz  bir güçle anlatır.

Mankurtlaşma bir roman kahramanının başına gelen hayali bir kavram mı?

Son İstanbul seçimlerinin sonuçlarını gördüğümden bu yana bana hiç de öyle  gelmiyor. “Kim kazandı, kim kaybetti?”, “ Kim kime ne dedi?” gibi güncel siyasal dedikodulara falan dalmak istemiyorum.

Sorun memlekette artık “ Ne olmalı?”yı tartışamamamız… Hiç kimse ne yapması gerektiğini bilmeden sürekli bir şeyler yapıyor. “Abi ne yapıyorsun? Yaptığını niye yapıyorsun?” diye sorsak hiç kimsenin verecek adamakıllı bir cevabı yok.

Öncelikle insanlar gönüllü bir cehalete daldı… “ Öğrensek ne olacak ağabeyciğim? Parasını verip cep telefonu alıyor muyum? Alıyorum. Cep telefonu yapmayı öğrenmenin ne lüzumu var?”  kolaycılığı hepimizin beynini doldurdu.

Ha bir de gönüllü bir soysuzluk hali var ki o iyice akıllara ziyan… Komşularımız sohbetlerimizde   “Canım Türk olmuş, Kürt olmuş ne fark eder, insan olsun…” diyerek insaniyet taslıyor.

Tamam da bunların, başlıkla  ne ilgisi var, değil mi?

Bir şeyleri öğrenmek istemezsen sevgili kardeşim, besi hayvanı seviyesine düşersin.  Bir inek için  yediği samanın kökeninin bir önemi yoktur. “ Abi yiyoruz ama bu samanı kim nasıl üretiyor yahu?” falan diyen bir inek yoktur.

Soysuzluk nedir? Dün yüzme havuzunun soyunma odasında , “Herif Ankaralı, “Ben artık Bruki oldum!” diyordu” diyen birine rastladım… “Bruki”, bir Kürt aşireti. Ankaralı bir Türk gele  gide kendisini  bir Kürt aşiretinden hissetmeğe başlamış. Herhangi bir Bruki’ye “ Sen Brukisin ama Türk Milletindensin!” diyebiliyor muyuz? Hayır. O zaman kendisini Bruki sanan Ankaralı’nın “insan” olup olmadığını Ankara’daki komşu ablama sormak istiyorum. Kendisini “Bruki” sanan Ankaralı abinin “İstiklâl Marşı”, “Türk Bayrağı”, “Andımız” vs. hakkında artık ne düşündüğünü de ciddi ciddi merak ediyorum.

akp karikatürleri komik ile ilgili görsel sonucuÖğrenmek istemeyen insan, insanlığından vazgeçiyor demektir. Öğrenmek istemeyen insan,  bilincini terk eden insandır.  Bir komşum “Abi, bana göre namus dışında her şey alınır satılır!” diyerek hayat dersi veriyordu. Başka bir genç komşum “ Abi biz ekmeğimize bakıyoruz…” diyerek memleketin haliyle ilgili hiçbir şey bilmeksizin ekmek kazanmak istediğini söylüyordu.

Soyundan vazgeçen insan da dilinden, bilincinden, geçmişinden, ailesinden vazgeçiyor demektir.

“İstanbul seçimi diyordun… O ne ayak abi?” diye soracaklara cevap vereyim şimdi:

İstanbul seçimlerinde büyük bir farkla dükalık el değiştirdi. Tamam da kaybeden tarafın oy oranı kaç? Kaybeden tarafın oy oranı: %45! Bu neredeyse toplumun yarısına yakın bir oy oranı. Yani? Yanisi şu:  Toplumun yarısının, aylarca süren seçim propagandalarında, ortaya konan üsluba, bilgiye-bilgisizliğe, kabalığa/hoyratlığa, bağnazlığa, Türksüzlüğe, bakıp da hâlâ cehalete, bağnazlığa, vatansızlığa, bilinçsizliğe onay/oy verdiğini görünce dehşete düştüm.


Bu %45, “ ekmeğine bakan”, “öğrenmek istemeyen”, “ soyunu küçümseyip de Bruki olmak isteyen”, “Türklüğü umursamayan”  insanların oranı demek.

 Bu %45, memleket bir işgale uğrasa, cepheye koşmak yerine “ ekmeğine bakacak”, “ kendi köyü dışında memleketin gerisine ne olduğunu öğrenmek istemeyecek”, “ Bruki olduktan sonra Türklüğe ne olduğunu umursamayacak” insanların oranı demek.

Bu oran “kendi kendisine” ihanet eden, “kendi kendisini inkâr eden” , koskoca bir toplum demek!

İşte bu kadar lâfın, başlıkla ilgisi bu…

Bilmem, anlatabildim mi?

Hiç yorum yok: