Şu anda ışıklarda uyuyası Necip
Hablemitoğlu’nun hayatı ile ilgili
eşiyle yapılmış bir röportajı izliyorum.
Necip Hoca, 1999’daki bir
televizyon programında Etyen Mahcupyan Ve Nevval Sevindi gibi iki insanın hakaretleri arasında kalarak
kendisini “Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı bir TÜRK MİLLİYETÇİSİ” olarak tanımlıyordu.
Türk milliyetçiliğini MHP kanalıyla Menzilcilere
ve Nurculara ipotek eden siyasal akımı
düşündüğümüzde, onun kendisini hele de iki tescilli Türk düşmanı arasında böyle
net tanımlaması zaten başlı başına büyük bir cesaretti.
Herkes onu Bergama Vakıfları ve
Fethullahçılık araştırmalarıyla anıyor. Sanırım bunun sebebi, özellikle Türk
solunun, onun Sovyetlerdeki baskı rejimini ele alen kitabını gizlemek istemesi.
Peki ama Necip Hoca nereden
aklıma takıldı? Şuradan: Nitelikli emeğini Türk Milleti’ne vakfetmiş bu çağdaş,
akıllı ve milliyetçi Türk evlâdının anlayışına henüz adı “milliyetçi” olan bir
parti dahi erişememiş durumda. Beni üzen ikinci ve biraz daha büyük şeyse onun
dar bir akademik çerçeve dışında doğru dürüst tanınmaması.
Ama Necip Hablemitoğlu vakasının
asıl büyük trajedisi, onun gibi bir Türk entelektüelinin bugünkü Türk
toplumunda nasıl kolayca yok edilebildiği. Budurum toplumsal olarak
geçiştirilebilecek bir sorun değil.
Necip Hablemitoğlu’nun şehit edildiği bu ülkede, Türk olmadığını,
Türklüğü tanımadığını, Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığın
söyleyen insanlar, yani açıkça Türk düşmanlığı eden insanlar, milyonların
rızasıyla devletin başına gelerek bugün Türk Ordusu’nu , Mustafa Önsel’in
inanılmaz isabetli benzetmesiyle tam da Mondros felâketindeki mütareke
hükümeti gibi terhis etti. Bu sadece bir örnektir. Yeni askerlik kanunu gibi
bir şeyi bu milletin kesinlikle yarısı göleri kapalı ve Türk düşmanlığını, Türk Ordusu düşmanlığını paylaşarak
onaylıyor.
Bugün Türkiye geçici bir
işgal hükümetince yönetilmiyor. Çünkü
böylesi bir hükümet soyuna, tarihine, şerefine sahip çıkan bir millet
tarafından bir şekilde
uzaklaştırılabilir.
Bugün Türkiye, Türklükten nefret
eden, Türk düşmanlarına, Türk yasama meclisinin yani milli egemenliğin namusunun, mahremiyetinin, kapılarını açan,
yabancılaşmış ve hain koskoca bir kitlenin işgali altında yaşıyor.
Bugün artık şunu görmeliyiz:
Komşularımızın olası bir savaşta bizi arkadan vurmayacağının hiçbir garantisi
yoktur. Komşularımızın Türk Bayrağı’na, Türkçe’ye Türk varlığına, Türk
egemenliğine sevgi ve saygı beslediğinin hiçbir garantisi yoktur.
Bugün Türkiye, Birinci Dünya Savaşı’nda Türk komşularını Rus birliklerine ve Ermeni
çetelerine satan hainlerin ve Türk Ordusu batıda savaşırken İngilizlerle iş
çevirerek doğuda Mehmetçik’i şehit eden alçakların, çocuklarının ve
torunlarının işgali altındadır.
Türkiye bugün artık bir Türk
ülkesi değildir. Türkiye bugün,
kitleleşmiş, örgütlenmiş ve işgalci bir güruhun elindeki “Hainistandır”.
Demokrasi ne işe yarar bilemem
ama bugün Türk düşmanlarının ve hainlerin tescilli işgalinin bir aracı olarak
iş görüyor.
Hainistan’a hoş geldiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder