Eve geç geldik.
Çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla
epey eğlenmiştik. Ve memleketin her
yerinde insanlarımızın aynı şekilde eğlendiğini düşünüyorduk.
Sabah olduğunda aldığımız haber,
hepimizi kahretti.
Memleketin en büyük şehrinde, en
büyük eğlence yerinde, bir takım alçaklar düpedüz katliam yapmıştı.
İşin garip tarafı kapıdaki
güvenliği aşıp bu işi yaptıktan sonra
hiçbir çatışma yaşanmaksızın çekip gitmişler.
Demek ki böylesi bir katliam
yapıp rahatlıkla kaçılabiliyor.
Düz mantık yürütünce karşıma
şöyle bir manzara çıkıyor:
Polisin biri, Rus Büyükelçisini
kalleşçe katledip üstüne bir vaaz verip
hepimizi tehdit ediyor. Çok geçmiyor,
memleketin her yerinde yılbaşı
düşmanları milleti taciz ediyor. Gene çok geçmeden de bir eğlence yerinde “
şeriatçı” oldukları tespit edildiği söylenen insanlar katliam yapıyor.
Bir kere şu anlaşılmalı: Bu
ülkede Müslümanlar, Belçika’da, Fransa’da, Almanya’da oldukları gibi kontrol
edilebilir bir azınlık falan değil. Bu ülkede “Müslümanlar”, ezici çoğunluk ve
dahası kadir-i mutlak iktidar.
Bu ülkede kendilerine Müslüman
diyenlerin sizin, benim Müslümanlığımızı
kabul etmediklerini öteden beri biliyoruz. Ayrıca da “doğru
Müslümanlığın”, ancak kendilerine ait olduğuna inandıklarını da biliyoruz.
Dolayısıyla böyle bir ortamda,
metro çıkışlarında insanlara din propagandası yapan insanlar, herhangi bir azınlık adına masum bir ifade
hürriyeti hakkını falan kullanmıyor; doğrudan doğruya gayrı resmi bir baskı
yapıyor.
Büyükelçiyi vuran kalleş polis
bize, “ Kravatımızla, takım elbisemizle içinize girer ve siz ne olduğunu
anlayamadan hepinizi katledebiliriz!” mesajını verdi.
Dinciliğin iki eyleminin satır arası şu: “Öyle ya da böyle
sizin hayatınıza sızacağız ve sizi yok edeceğiz!”
Aslında “dincilik” diye ayrı bir
kategori yok ama bu ayrı bir tartışma konusu. Kafam gerçekten çok dağınık. Ama
şu bir yarı karanlık olarak beni daha çok
ürkütüyor:
Artık açıkça laik ve akılcı
dileklere katılmayan herkes , kılığı kıyafeti ne olursa olsun zihinsel olarak
şeriatçı terörle aynı tarafta sayılabilir. İşler bir iç savaş derecesine
ulaşmamış olabilir ve çok sayıda dindar tanıdığımız da olabilir. Ama
unutmayalım ki büyük elçiyi vuran alçak da “normal” bir Türk ailesinden
devşirilmişti.
2 yorum:
Sayın yazar, her türlü terörist saldırı, insanların yaşama hakkına, yaşam tarzına ve özgürlüklerine karşı düzenlenmiştir. Ellerinize sağlık.
Efendim, vakit ayırıp okuduğunuz ve yorum bıraktığınız için sizin elinize ve aklınıza sağlık.
Yorum Gönder