Sanırım ben kitlemi, okur yazar
ve milliyetçi insanlar olarak hedeflemiştim.
Ve fakat galiba fena halde yanılmışım… Çünkü bu hedef kitlesi
memlekette örneğine en az rastlanan grupmuş.
Çünkü okur yazarlar arasında milliyetçiliğin pek
matah bir şey olduğunu söylemek zor. Çünkü memlekette okur yazar olarak
sayılmak için insanlar vatansız, milliyetsiz, kimliksiz ve mümkünse etnikçi ve
daha da mümkünse Kürtçü olmak gerektiğini düşünüyorlar. Ve zaten ana akım
medyayı ve kitap piyasasını da bu kitle
belirliyor.
Dolayısıyla bir insanın Türkçü
olması halinde ağzıyla kuş tutsa okunması ya da dinlenmesi mümkün değil.
Öbür yandan milliyetçilerin de
okur yazarlıkla pek işleri yok. Okur yazar olanları için herhangi bir
üniversitede akademik bir memuriyet, entelektüel
sayılmanın en kestirme yolu. Milliyetçilerin herhangi bir uzmanlık alanında
kimin işine yarayacağı belli olmayan çeşitli makaleler yazmak ve sonra elde
edilen unvanlarla camia içinde itibar devşirmekten öte bir hedefleri olduğunu
söylemek zor.
Onlara çeşitli kitaplardan,
felsefeden bahsetmek falan dünyanın en saçma işi…
Yani bir sanalağ günlüğü yazarı
olarak fakir, iki kere şanssız… Üstüne
yapıştırdığı “Türkçü” etiketiyle okur
yazarların vatansız ve soysuz önyargılarının dışlamasına maruz kalırken
ilgileriyle de köylü-kasabalı olmaktan vazgeçemeyen milliyetçi kitlenin, “salyangoz
satıcısı” oluyor.
Velhasıl-ı kelâm: Günlük yazarı
ne İsa’ya yaranabiliyor ne de Musa’ya…
Hadi bakalım, hayırlısı…
Gene Black List müziklerinden biriyle sizlerleyiz dostlar!
Gene Black List müziklerinden biriyle sizlerleyiz dostlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder