Doğu Türkistan’ın Çin’e Sovyet
işgal korkusundan dolayı katıldığı bilgisi Sencer İmer tarafından verilmekteyse
de işin aslı, 19. YYdan itibaren Doğu Türkistan’ın Çin yayılmacılığının hedefinde
olduğudur.
Komünist Çin’i kendi vatanlarından
daha fazla benimseyen bir kısım solcularımızın, bir türlü görmeğe yanaşmadığı
gerçek, Çin yayılmacılığının , komünist rejimde bile hiçbir şekilde azalmadığı veya değişmediği.
Çünkü rejimleri değiştirenler
de devletleri kuranlar da daima
uluslardır. Tarih/geçmiş bilincine sahip
olup da geleceğe dair hedefler belirleyenler de uluslardır.
Dolayısıyla Doğu Türkistan
sorunu, “ Çin egemenliğinin doğallığını kabul ederek, üzerinde ufak tefek düzeltmeler yapılması gereken” bir sorun
değildir. Doğu Türkistan sorunu, Çin’in,
kadim ve meşru Türk yurdu Doğu Türkistan’ı açıkça işgali sorunudur. Dolayısıyla da böylesi bir
sorun, kendi vatanlarında esir hayatı yaşayan Türk’lere bir
takım inanç ve ifade hürriyeti hakkı bahşedilerek ya da lütfedilerek
çözülemez.
Doğu Türkistan sorunu, doğrudan
doğruya Çin’in orada var olmasından ibarettir.
Solcularımızın, ideolojileri
gereği bir “üst yapı/burjuva kurumu” olarak görerek “vatanı” küçümseyebilmeleri ihtimaline rağmen Doğu
Türkistan, Türkiye’den ayrı
görülemeyecek bir Türk vatanıdır.
Bunun yanı sıra Çin’in yayılmacılığı ve “emperyalizmi” rejimini değiştirmesine rağmen ortadan
kalkmamıştır. Şimdi özellikle Maoculara sormak istediğim soru şudur: “ Madem
Çin kendisini emperyalizmden, komünizm
ile kurtarmıştır, neden yıktığı emperyalist rejimin işgal ettiği topraklardan
çekilmemiştir?”
Cevap aslında basittir.
Solcularımızın kahir ekseriyeti, dünyanın “ideoloji” denen öküzün boynuzlarının
üstünde durduğunu sanmaktadır. Oysa dünya, ulusların, ulusal menfaatleri ve
tarih bilinçlerinin ekseninde
dönmektedir.
Dolayısıyla “Doğu Türkistan’daki Türk’lerin durumlarını
iyileştirmek için Çin’le dostane ilişkiler kurmak” pısırıklığı bizi hiçbir yere
götürmez. Yapılması gereken -ki bunun başımızda vatansever Türk yöneticilerin olması
gerekir- Çin’in Doğu Türkistan’da
işgalci olduğunun, Doğu Türkistan’ın, Çin’in tarihi bir parçası olmadığını tekrarlamaktır.
Peki hela ibriğimize kadar Çin’den
ithal ederken bunu neden söylemeliyiz?
Bunun de cevabı basit. Çin asla
Doğu Türkistan sınırında kalmak istememektedir.
Doğuda olduğu kadar batıda da kendisine bir deniz kıyısı edinmek istemektedir. Bu yüzden de
sürekli Orta Asya komşu ülkelerinin topraklarını azar azar kemirmekte,
sınır ihlallerini ilerletmekte,
vatandaşlarının Orta Asya’da gayrı menkul almasını teşvik etmekte, Orta Asya pazarlarına
sürekli vatandaşlarını sokmakta, bölgede Çince’nin kullanımını yaygınlaştırmağa
çalışmaktadır.
Rejimi ne olursa olsun Çin,
dünyanın en tehlikeli emperyalist ülkesidir. Büyük nüfusu, yayılmacılığının en
öneli unsurudur.
Bu yüzden de Doğu Türkistan, Çin
yayılmacılığına ve yok ediciliğine karşı uygar dünyanın en önemli müdafaa hattıdır. Eğer Doğu
Türkistan bağımsız olmaz ve diğer Türk devletlerince de desteklenmezse Çin
burayı batıya doğru bir sıçrama tahtası olarak kullanacaktır ve onu
hiç kimse engelleyemeyecektir.
Doğu Türkistan, Çin vahşi
emperyalizminin önünü kesebilecek tek
güç olan Türk cesaretinin son kalesidir.
Bu yüzden de mütemadiyen, onun
bağımsızlığının sağlanması için çalışmak Türkiye Türk’lerinin en önde gelen
vazifelerindendir.