26 Ekim 2018 Cuma

Senin Sanalağdan Beklentin Nedir?


İnsanlar sanalağda nelere ulaşmak istiyor?

Uzun soluklu bir blogun yazarı olarak, bunu uzun zamandır merak ediyorum.

Çünkü görünen o ki gerçekten işe yarar bir şeylerle hemen hemen hiç kimse ilgilenmiyor. Gönül isterdi ki gerçekten yararlı ve ufuk açıcı şeyler yazarak bir ufuk açabilelim.

Türkiye’de blog pek ilgi çekmiyor. İlgi çeken bloglar da daha ziyade “sen ben bizim oğlan”  güdüsüyle hazırlanan siyasî telkin araçlarından ibaret.

Sanalağın yazılı bölümü aslında gazetelerin kaderini paylaşıyor gibi görünüyor. Sanalağın ilginç görünen tarafı daha ziyade  aptalca sırıtmalarla, küfürlerle ve gene aptalca esprilerle dolu oyun videoları. Bunu nereden mi biliyorum? Bunu kendi çocuklarımdan biliyorum. Üstelik benim bir youtube kanalım da var. Kanalım da aynı ilgi yoksunluğundan mustarip.
Sanalağda gerçekten neye ulaşmak istiyoruz?

Gerçekleri araştıran kahraman muhabirlere mi?

Kendi tarafımızı tutan propaganda sayfalarına mı?

Artık neredeyse ulaşılması imkânsız hale getirilmiş cinsel içeriklere mi?

Alışveriş önerilerine veya ürün testlerine mi?

Elimizin altında koca bir dünya var. Bugün bir hocamın önerisiyle açtığım youtube sayfalarında inanılmaz güzel ders anlatımlarına rastladım. Acaba bunlar yeterince izleniyor mu?

İlerleme bir merak işidir. Çünkü merak “ Daha iyisi nasıl olabilir?”  sorusunun ateşleyicisidir.

Sorun sanalağda gerçek ve yararlı meraklara yer bulup bulamayacağımız. Çünkü o merakı gidermek için çaba göstermeden  geçirdiğimiz her saniye toplam  insan sermayemizi eritip yok ediyor.



7 yorum:

Unknown dedi ki...

Oğlum internete girince aptallaşıyor.İzlediği youtuberin zeka seviyesine(maksimum) endeksleniyor.Ayırt etmede ve cümleleri anlamada zorluklar yaşamaya başlıyor.Hareketlerindeki eşgüdüm zayıflıyor,hatta konuşmaktan çok ünlemlerle kendini ifade etmeye başlıyor "of,öf,uf vs..."Üstelik aylarca onu men ettikten sonra topu topu iki saat internette takılınca tüm semptomlar bila istisna tekrar oluşuyor.Bu kadar yıkıcı bir etkiyi yedi defa okuma yazma öğretmek zorunda kaldığım epilepsi hastası öğrencimde görmüştüm.Bir tespitte bulunayım;internet kullanıcısıysanız yaş farkı hiç onemli değil;tasarlayan bir beyin-zihin yoksa makina sizi tasarlamaya-köleleştirmeye-aptallaştırmaya başlıyor.Bu korkunç bir şey, potansiyelimizi kazıyan,bizi fonksiyonsuzlaştıran bir durum.Prof'un oğlu alet kullanamayan, kullanmaya- bulmaya niyeti de olmayan, kılsız şempanzeye dönüşüyor. (Örnek için primatların affına sığınıyorum)

Afşar Çelik dedi ki...

Mükemmel, duyarlı tespitler! Ağzınıza, aklınıza sağlık.

Unknown dedi ki...

Madem sayın yazar henüz teşrif etmemiş bende yorumu bir adım öteye taşıyayım.Efendim sanalağın dumura uğrattığı gençliği kurtarmak için onları yapılandırmacı, üretken, idealist yetiştirecek son derece spesifik, değişme ve gelişmekte,tepki üretmekte,adaptasyonda yetenekli bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.Tıpkı japon ve kore örneğinde olduğu gibi.Ya bunu davamız yapacağız ve başaracağız yada tersine evrimle silinip(tanrı korusun) gideceğiz.Bence zaman canlılara bu oyunu oynuyor.Bizim gibi ortadoğu kafalılar biyolojik ata yurduna evrilirken türümüzün esas oğlanları hibrit canlıları (yarı makina) yaratacak.Yani tren kalkmak üzere tamda Niçe'nin öngördüğü gibi.

Unknown dedi ki...

Bu son kontrolümdü sizi protesto için "tony soprano "izleyip yatacağım.

Afşar Çelik dedi ki...

Buradayım. Yorumunuzu anlamağa çalıştım. Çocuğumuzu etkin olarak yaşayacak bir hale getirecek bir eğitim sistemini sanırım öneriyorsunuz.

Kafa yorduğunuz için çok teşekkür ederim. Her zaman beklerim.



Lucius dedi ki...

Aslında bu ilgisizlik sadece şu anki zamanda ve Türkiye'ye has bir durum değil. İnsanoğlu neredeyse yüzyıllarca kimyayı boşlamış onun yerine simya ile uğraşmaya yönelmiş. Faydalı bilgiler/bilimler her zaman için toplumlardaki az sayıdaki kişi tarafından değer verilmiş ve korunmuştur. Tarih boyunca insan toplumları genelde boş bilgilerin peşinden koşmuştur. Dolayısyla sanalağda bu genel eğilimin devamı ama gerçekten bilginin peşinde koşanlar içinde çok faydalı yanları var.

Afşar Çelik dedi ki...

Alatlı bu konuya erken dönemde , yanılmıyorsam "Schrödinger'in Kedisi'nde" eğilmiş ve sanalağın aslında faydasız bilgiden oluştuğunu söylemişti.

Sanırım zaman onu yanlışladı.

Okuyup zaman ayırdığınız ve dahası yorumladığınız için çok teşekkürler.

Her zaman bekliyoruz.
Saygılar.