20 Ekim 2018 Cumartesi

İktisatta Yeni Bir Fizyokratik Yaklaşım Denemesi




Ekonomide fizyokratların demode oldukları düşünülüyor. Ekonominin   temel bilimler  yaklaşımı ile açıklanamayacağına dair  güçlü bir kanaat var.

Fakat buna karşılık gene de nedense onu modellemekten bir türlü vazgeçemiyoruz. Belki de ekonomide yaşanan krizlerin  sebeplerinden biri de  ekonominin doğasını anlamak için yanlış “modelleme” türünü benimsemiş olmamızdır.

Modelleme bir tür kalıp bulma girişimidir. Bir insan eylemi olarak ekonomide belirli düzenlilikler olması doğaldır. Ama sorun bu modellemenin mantığında yatmaktadır. Ekonometrik modelleme iki açıdan yanlıştır.

Bunlardan birincisi ve en önemlisi modellemeye esas teşkil eden verilerin tarihselliğidir.  Mevcut ekonomik modelleme çalışmalarında  artık değeri kalmamış geçmiş fiyat verilerinden hareketle geleceği anlamağa çalışıyoruz. Oysa  bir saat önceki platin fiyatlarının şu anda neyi temsil etmesi gerektiğini hiç kimse söyleyemez. Çünkü fiyat oluştuğu anda zaten pek çok kaynağın ve sermaye malının, miktarları, tüketimleri çoktan değişmiş olmaktadır.

Mevcut modelleme mantığının ikinci hatası, insan eyleminin  matematik kesinlikte bir algoritmaya dayandığın düşünmesidir. Oysa insan eyleminde aşılamaz bir belirsizlik duvarı daima mevcuttur. Bu belirsizlik duvarı iki şeyle beslenir: Bireyin cehaleti ve birey hakkında gösterilen cehalet.

Bireyin cehaleti bireyin eylemlerindeki belirsizliği doğurur.

Bireyin hakkındaki cehalet de üreticilerin ve satıcıların, onun piyasa davranışları hakkındaki cehaletleridir.

Bu iki cehalet türüne rağmen fiyatlar oluşmaktadır. Fakat sorun şudur: Fiyatın doğası, fiyatlar oluştuktan sonra anlaşılamaz.  Zayıf bir benzetme de olsa belki otopsi işlemlerine bakabiliriz.

Bir otopsi bize organların yerlerini söyleyebilir.  Tıp öğrencileri organları bire bir görmek için cesetleri inceleyebilir. Ama sorun  bir cesedin içindeki organların “düzenlerinin”, yaşayan bir insanın içindeki organlardan çok farklı olduğudur.

Bu açıdan ekonometrik modelleme artık ölüp gitmiş fiyatlar üzerinden yaşayan ekonomiyi matematiksel kesinlikte aydınlatma girişimdir.

Modelleme girişimi ile fizyokrasiyi beraber anmak bir hata gibi görünebilir ama her ikisi de”insan dışı bir otomatizm” kabulüne dayanan açıklayıcılardır. Bu açıdan “yan yana” anılmışlardır.

Fizzyokrasi, ekonominin, doğanın diğer unsurlarıyla aynı “yaratılışta”  olduğunu düşünmektir. Böylece ekonomi aslında doğadaki diğer canlılar gibi belli bir kan dolaşımıyla, teneffüsle vs yaşayan bir tür organizmadır. Ekonominin “kendiliğindenliğini” keşfetmek açısından bu fikir ufuk açıcı olmuştur. Amma velâkin ekonominin özünde bir “insan eylemi” olduğunu görememesi yüzünden, piyasalarda meydana gelen krizleri, sapmaları açıklamakta ciddi şekilde zorlanmıştır.

O halde fizyokratlar kesinlikle yanılmıştır. Acaba gerçekten yanılmışlar mıdır? Ya da farklı bir fizyokrat bakış geliştirmek hiç mi mümkün değildir?

Ekonometri, matematik kesinlikte  bir anlayış sunmak istemektedir. Peki ama gene de fiziğe , fizikokimyaya vs dayanan bir mantıksal kavrayış geliştirmek ekonominin doğasını anlamak açısından yararlı olamaz mı?

 Sözgelimi Keynes’in” Çarpan etkisi” hurafesi hâlâ iktisatçılar arasında konuşulmaktadır. Oysa bu açıkça bir hurafedir. Çünkü tüketimi arttırmanın bir “ katsayı” etkisi olmadığı her gün enflasyon tecrübemizle görülmektedir. Keynes’in “çarpan etkisi” hurafesi bir tür yanlış fizyokrat yaklaşımdır.

Kaynakların tükendiği bir gerçektir. Buna karşılık insan kaynakları sürekli “daha verimli tüketmek” arayışındadır ve sadece bu arayış sayesinde yıllar önce tükeneceği sanılan petrol  rezervleri hâlâ işletilebilmektedir. Bu yinede kaynakların azaldığı gerçeğini değiştirmemektedir. O halde ekonomide, kaynakların azalmasından kaynaklanan bir “düşürücü” etki söz konusudur.

Şüphesiz azalan kaynakların fiyatı buna zıt olarak yükselmektedir. Ve fakat… Ekonomide sadece kaynaklar azalmamaktadır. Kaynaklar azalırken kaynakların yeni kullanım alanları, onlarla ilgili eski kullanım yöntemlerini ve talep şekillerini de yok olma eğilimine sokmaktadr. Bu durum  bir takım  sermaye mallarının ve tüketim mallarının  artık üretilmemesi sonucunu doğurmaktadır.

Yine de ekonomi durmamaktadır. O halde bu durumu yine de “doğal” süreçlere benzeterek belli bir mantık oluşturmak düşünülemez mi? Bu durum açıkça enerjinin doğasına benzemektedir.  Belki “malların doğasına” fizyokratça bir bakış bir takım şeyleri daha iyi anlamamızı sağlayabilir.

Evrende enerji yoktan var edilemez ve yok edilemez de. Enerji ancak başka enerjilere dönüşür. Oysa malların tükendiğinden bahsetmiyor muyuz? Belki geri dönüşüm teknolojileri bu kadar gelişmeseydi bundan bahsedebilirdik. Oysa İsveç gibi geri dönüşüm sanayi için çöp ithal eden bir ülke varken “kaynakların tükenmesinden” bahsetmek eskisi kadar kolay görünmüyor. Ya da… Günden güne gelişen  enerji üreteçleri teknolojisiyle petrole bağımlı  yakıt tüketimindeki azalma umut veriyor.

Peki ama burada bir “artış” söz konusu değil mi? Bir yandan  kaynakların azalmasından, diğer yandan tüketim mallarındaki artıştan veya enerji üretimindeki verimlilikten bahsediyoruz.

Burada bir çelişki var gibi görünüyor.  Bunun sebebi, insanın varoluşunun doğanın işleyişine zıt olmasından kaynaklanmaktadır. Doğanın işleyişinde “kendiliğinden yürüyen bir otomatizm” varken insan tercihlerle yaşamak zorundadır. Bu da ona doğada olmayan bir akıl ve irade kullanma zorunluluğu getirmektedir. Bu durumda doğada enerjinin en düşük seviyeye doğru yönelmek eğilimine karşı insan, sürekli olarak enerjiyi korumak veya arttırmak zorundadır.

Ekonomi, “doğanın düşürücü” etkisine karşı insanın akılcı direnme çabasından başka bir şey değildir.

Bu açıdan ekonominin nesneleri olan malların her biri kendiliklerinden “doğanın etkisine” tabiyken “mülkiyet etkisi”, onların fiyatlar vasıtasıyla anlam ve değer kazanmasını sağlar.

“Mülkiyet etkisi” doğal etkilere karşı insan aklının ve iradesinin ortaya çıktığı ilk noktadır. Locke mülkiyeti, “doğa üzerindeki değiştirici ilk etkiye ya da çabaya” bağlarken onun doğa dışı ve yalnız insana özgü bir  değer olduğunu ortaya koyuyordu.

Ekonomi, doğanın etkileriyle insan etkinlikleri arasındaki  ince çizgide yürürken geliştirdiğimiz en temel anlayıştı. Ailesine yetecek kadarını avlamak ve toplamak için uğraşan insan aslında ekonominin temellerini atıyordu.

O ancak tarım toplumuna geçerken “arttırılabilir şeylerin” farkına vardı. Burada onun anladığı daha temel şey: “ İnsan müdahalesi olmaksızın hiçbir nesnenin doğada sayısının/miktarının artmayacağı” idi. Böylece bir başak buğdayın içindeki her bir buğday tanesinin başka bir başağın temeli olduğunu gördü. Bu ona, “yaratabileceği” veya “arttırabileceği”  mesajını verdi. Böylece artık gündelik yaşayan basit bir avcıdan, “yatırım yapan” bir girişimciye dönüştü.

Piyasa bir doğa otomatizmiyle işlemez ama doğanın unsurlarının içerdiği zorunlulukları keşfederek ilerler ve bunları insan yararına “arttırmak” için uğraşır. İşte Keynes’in “çarpan etkisi” derken  gözüne çarpan ancak çarpık gördüğü gerçek, budur.

Bu açıdan ekonomide  doğanın düzenlilikleri ve insan yönelimleri arasındaki ilişkiyi kavrayacak  yeni, matematikten bağımsız, sözel ve esnek bir anlatıma sahip  bir tür fizyokrat bakış geliştirmek, mevcut “ ölü matematik modelleme” yaklaşımından daha  açıklayıcı olabilir.

Yaklaşık bir İngilizce çeviri koymak önerisinden dolayı  teyze oğluma teşekkürler: Çeviride google'dan yardım aldım. Bir İngilizce dahisi falan değilim.Ama  düşüncelerimi gerçekten düşünenlere bir şekilde ulaştırabilirsem ne mutlu bana.

(I have  used google translater.  I aplogise for all my mistake... But i could not find a way to give my ideas to the critics of English  readers at least almost a correct translation...)

PS: (I have  used google translater.  I aplogise for all my mistake... But i could not find a way to give my ideas to the critics of English  readers at least almost a correct translation...)



A New Experimental Approach to Economics

Physiocrats are thought to be outmoded in the economy. There is a strong conviction that the economy cannot be explained by the basic science approach.

But for some reason, we still can't stop modeling it. Perhaps one of the reasons for the crises in the economy is that we have adopted the wrong model of inin modeling ı to understand the nature of the economy.

Modeling is a kind of pattern discovery attempt. It is natural to have certain regularities in the economy as a human action. But the problem lies in the logic of this modeling. Econometric modeling is incorrect in two respects.

The first and most important is the historicality of the data which is the basis of modeling. In the current economic modeling studies, we try to understand the future based on past price data that is no longer in value. However, no one can say what an hour ago the platinum prices should represent now. Because at the moment when the price occurred, many resources and capital goods, quantities, consumption have already changed.

The second error of the current modeling logic is that human action is based on a mathematical precision algorithm. However, an insuperable wall of uncertainty is always present in human action. This ambiguity wall is fed by two things: ignorance of the individual and ignorance about the individual.

The ignorance of the individual gives rise to uncertainty in the actions of the individual.

Ignorance about the individual is the ignorance of the producers and sellers about his behavior.

Despite these two types of ignorance, prices are formed. But the problem is: The nature of the price cannot be understood after the prices have occurred. We may look at autopsies, even if it is a weak analogy.

An autopsy can tell us where the organs are. Medical students can examine the bodies to see the organs one-to-one. But the problem is that the insan layouts an of the organs in a body are very different from the organs in a living person.

From this point of view, econometric modeling is an attempt to illuminate the economy that lives on dead-end prices with mathematical certainty.

It may seem like a mistake to remember the physiocracy together with the modeling attempt, but both are descriptors based on the acceptance of Model non-human automatism Model. In this respect, they are called ”side by side Bu.

Physiocracy is to think that the economy is in the same diğer creation as other elements of nature. Thus, the economy is actually a living organism, such as other living things in nature, living with a certain circulation, breathing, etc. In terms of discovering the  spontaneity Ekonom of the economy, this idea has been hinting. Because of the inability of the economy to see that there is a, human action makta in the core of the economy, it has been seriously challenged to explain the crises and deviations in the markets.

Physiocrats were then absolutely wrong. I wonder if they were really wrong. Or is it not possible to develop a different physiocratic view?

Econometrics wants to provide an understanding of mathematics certainty. But isn't it still useful to understand the nature of the economy to develop a logical understanding based on physics, physicochemistry, etc.?

Keynes's Multiplier effect ”, for instance, is still spoken of among the economists. But this is clearly a superstition. Because the increase in consumption has no coefficient her effect, it is seen with our inflation experience every day. Keynes's multiplier effect ”superstition is a kind of wrong physiocratic approach.

The sources are exhausted. On the other hand, human resources seek to en consume more efficiently ile and the oil reserves that are thought to be exhausted years ago can still be operated. This does not change the fact that resources are decreasing. Therefore, the economy has a ından lowering lar effect due to the reduction of resources.

Undoubtedly, the price of the decreasing resources is increasing. But only the resources in the economy do not decrease. While the resources are decreasing, the new areas of use of resources tend to disappear from the old methods of use and the forms of demand related to them. This situation results in the fact that some capital goods and consumer goods are no longer produced.

Nevertheless, the economy does not stop. So it is unthinkable to create a certain logic by likening this situation to natural ek processes? This situation is clearly similar to the nature of the energy. Perhaps a physiocratic view of. The nature of goods ar can help us understand things better.

In the universe, energy cannot be destroyed or destroyed. Energy only turns into other energies. But we're not talking about the depletion of goods? Maybe we could talk about it if the recycling technologies weren't so advanced. However, it is not as easy as talking about en exhaustion of resources mes when there is a country importing rubbish for the recycling industry like Sweden. Or den With the use of day-to-day energy generators technology, oil-dependent fuel consumption drops.

But isn't there an ”increase here? On the one hand we are talking about the reduction of resources, on the other hand the increase in consumption goods or the efficiency in energy production.

There seems to be a contradiction here. The reason for this is that human existence is contrary to the mechanism of nature. In the functioning of nature, there is an ”autonomous self-walker in nature and people have to live with preferences. This brings to it the obligation to use a mind and will that are not in nature. In this case, in order to keep the energy going towards the lowest level in nature, the human must constantly maintain or increase the energy.

The economy is nothing more than the rational resistance of man against the bir lowering of nature effect.

In this respect, each of the goods which are the objects of economics is subject to the “impact of nature fiyat, while is property effect“ enables them to gain meaning and value through prices.

Ir Property influence isi is the first point where human mind and will come into being against natural effects. Locke's property, while "binding modifier on the first effect or effort on nature," was a value that is unique to his natural and lonely person.

The economy was the basic concept we developed when we walked the thin line between the effects of nature and human activities. The man, who tried to hunt and collect enough for his family, was actually laying the foundations of the economy.

He realized the ler things that can be increased ”when he entered the agricultural society. The more basic thing that he understood here was: The number / amount of no objects in nature will not increase without human intervention . So he saw that each grain of wheat in a spike of wheat was the basis of another heap. This gave him the message that he could ın create “or“ increase  it. Thus, he became a “investing bir entrepreneur from a simple hunter who was living in a daily life.

The market does not operate with a nature automatism, but it proceeds by exploring the necessities of the elements of nature and tries to increase them for the benefit of the people. Here is the reality that Keynes sees as striking but distorted when saying dü multiplier effect .

In this respect, developing a kind of physiotherapist view with a new, mathematical, verbal and flexible narrative that will understand the relationship between the order of nature and the human orientations in the economy may be more explanatory than the current dead mathematical modeling approach.

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Yazının sonlarına doğru bir an gözümde 2001 krizinden bir hafta önceki NTV'deki ekonomi programı geldi.Bu uzman ekonomistler "küçük dağları ben yarattım " havasında konuşuyorlardı sakallı olan (deniz gökçek'ti galiba)habire öteki askılı pantol giyen ve mumya gibi bakanı pohpohluyordu.Biri daha vardı ama şimdi anımsayamadım.Uzun lafın kısası bu zübükler matematiksel olarak,ekonometrik olarak ekonomide herhangi bir problem olmadığını oo kadar inandırıcı olarak anlatıyorlardı ki ben onlara inanmıştım.Bir hafta sonra maaşımın yarısı krize gitti ve bu ekozevzekleri bir daha görmedim.Sayın yazar haklı başka bir ekobakışa ihtiyacımız var.

Unknown dedi ki...

Üşenmedim buldum ,"ekodiyalog programı, Asaf Savaş Akat, Deniz Gökçe, Ege Cansen, Taner Berksoy ve Mahfi Eğilmez" bu agalar fena çuvallamıştı.

Afşar Çelik dedi ki...

Bir takım matematik işlemleri yapıp bunların sonuçlarına bir takım isimler vermekle işler çözülmez. Ekonominin gerçekten nasıl oluştuğuna aldırmaksızın durmadan terminoloji yumurtlamak hiç bir işe yaramıyor.

İşte sizin fark ettiğiniz şey bu...

Önemli olan nasıl yaşadığının farkına varmak ve sizin yaptığınız da bu olmuş. Tebrikler ve saygılar.