Şu anda hücre zarının
yapısıyla ilgili yeni bir teori var: Skutoid geometrisi. Bilim ve Teknik’te
İlay Çelik SEZER* konuyla ilgili aydınlatıcı bir yazı yazmış. Bu geometrinin
keşfi , hücre zarının sandviç yapısı hakkındaki düşünceleri bambaşka bir
aşamaya taşıyor. Öyle ki bu keşif, düşünebildiğimiz basit simetrilerin ötesine
geçiyor.
Peki ama bu bize ne düşündürmeli?
Öncelikle yapay bir hücre zarı yapılabilmesi ihtimali bize, böyle bir keşfin, yapay hücreler, yapay dokular ve yapay
organlar elde etmekte bize öncülük
edebileceğini düşündürüyor.
Fakar buradaki temel sorun,
canlılığın özü gibi görünüyor.
Canlılığın özü, “doğru dizilimli bir DNA”dan mı ibaret? Yoksa canlılığın
içinde henüz doğasını anlayamadığımız bir “bilinç” mi söz konusu? Diyelim ki skutoid
geometriyi birebir taklit edebildiğimiz glukoproteinik yapılar
sentezleyebildik... Bu yapılar ne kadar stabil kalabilecekler? Bu yapıları ayakta
tutabilecek enerji yolaklarını nasıl oluşturacağız? Bu yolakları oluşturabilsek
bile enerji oluşumunu nasıl “ateşleyeceğiz”? Diyelim ki bir tür sentetik
mitokondride enerji oluşumunu da sağladık… Bunun devamlılığını nasıl
sağlayacağız?
Acaba hayatta kalma güdümüzün temelinde, DNA’mızın /kalıtımımızın
var olmak güdüsü mü yatıyor? Belki de gerçekten
Dawkins’in söylediği gibi bedenlerimiz, aslında hayatta kalmak için çabalayan
DNA’nın kullandığı boş kabuklardan ibaret.
Yapay organ konsepti bana şu anda
fazlaca fantastik geliyor. Daha akılcı bir seçenek olarak “sinirlerle
uyarılabilen protezler” gibi görülüyor.
Peki “canlılığı birebir taklit edebilen yapan organlar” yerine bu neden
daha akılcı görünüyor? Çünkü bu, sinirsel iletişimi taklit etmek bütün bir yaşamı
taklit etmekten daha kolay ve kısa vadede daha yararlı bir şey. Bunu da mümkün
kılabilecek şey nano/teknolojideki gelişimler.
Bunu nasıl iddia edebiliyoruz? Hücre zarından geçişi kolaylaştıran
iyonik polimerik nanokompozit komplekslerin,
deneysel aşamada bile olsa bir şekilde başarıyla uygulanmasından…
Hücrelerle iletişimin nano
düzeyde sağlanabilmesi olanağı ya da olasılığı, yarı organik protezlerin yapımı
için ümtivar görünüyor.
Belki canlılık birebir
yaratılamayacak ama onun dijital bir polimerik izdüşümü bile hayatları
kısıtlanmış insanlar için yeterince büyük bir ümit veriyor.
* http://www.bilimteknik.tubitak.gov.tr/makale/epitel-hucrelerde-yeni-kesfedilen-geometri-skutoid
3 yorum:
"Çünkü bu, sinirsel iletişimi taklit etmek bütün bir yaşamı taklit etmekten daha kolay ve kısa vadede daha yararlı bir şey" bu cümleye katılıyorum.
Yoksa canlılığın içinde henüz doğasını anlayamadığımız bir “bilinç” mi söz konusu?Bu cümle zihnimde bir çıra gibi yanıyor.
Şu anda sevinçten ve minnettarlıktan hiç bir şey yazamıyorum. Ne haliniz varsa görün. Teşekkürler!
Yorum Gönder