19 Eylül 2010 Pazar

Sezon Sonu Uzun Arasında Bir Bölünme Senaryosu III


Gelelim Türkiye’nin bütününe sahip çıkan daha büyük ırkçı hayallere.
Kürt’ler ancak ve yalnız, Türk Milletinin milletleşmesine dahil edildikleri içindir ki Türkiye’nin tamamında vardırlar. Yani hem Türk olmadıklarını, yani ülkeyi kuran büyük milletin parçası olmadıklarını söyleyip hem de millî egemenlikten yararlanma hakları olamaz! Bu işin tabiatı gereğidir. Siz İngiltere’de hangi kökten gelirseniz gelin fiilen bir “İngiliz” olmaz, İngiliz taabiyetini kabul etmez, İngilizce’nin tekliğini benimsemez ve Kraliçenin egemenliğine ve İngiliz yasama organının tekliğine itaat etmezseniz İngiliz vatandaşı olamaz, ve bu vatandaşlığın haklarından yararlanamazsınız.
Dolaysıyla Türkiye’nin tamamıyla ilgili hak iddiaları Kürtçülük iddiasıyla birlikte yürütülemez. Yürütülmeye kalkıldığında bunun doğal sonucu- elbette medeni bir hukuk devletinde- derhal vatandaşlıktan çıkarılmaktır. Türkiye’nin tamamında hak iddia eden, Türk milli bütünleşmesini istismar ettikten sonra kendilerini ayırmaya çalışanlar ya etnik kimliklerini ibraz etmeden ikamet alamamalı ve bundan sonra da uğradıkları toplumsal dışlamadan şikâyet etmemeli veyahut da hem Türk olmadığını açıkça bildiğimiz işgal güçlerinin memleketimizden sökülüp atıldığı gibi ülkeden atılmalıdırlar.
Hem Türk olmadığını, bu toprakların asli sahibinin, kurucu egemeninin bir parçası olmadığını söyleyip hem de aynı hukuk birliğinin nimetlerinden yararlanmayı istemek kimsenin harcı ve haddi değildir. Eğer Türkiye bölünmez ve etnik kimlikler resmen tanınmaya başlarsa bu durumda ne olacaktır?


Bu durumda işe alımlarda kişilere etnik kimlikleri sorulabilecektir. Bu durumda herhangi bir işyeri sahibinin bütün kanuni ayrımcılık yasaklarına rağmen resmen Kürt olduğunu bildiği bir ayrımcıyı işe almamasının da sayısız hile-i şeriesi derhal ortaya çıkacaktır ki etnik terör vasıtasıyla etnik kimlik edinmiş bir topluluğun toplumumuzda eskisi gibi “kardeş” yerine konacağını sanmak herhalde ahmaklığın en büyüğü olur?



Ülkenin batısında kalan Kürt’lerin muhtemel akıbeti bu olduğunda sözüm ona su ve petrol cennetine kavuştuğunu zanneden Kürt ırkçıları, hayatlarını sürmelerini sağlayan Türk varlığı bölgeden çekildiğinde, boş hava alanları, öğretmensiz okullar, doktorsuz hastaneler, en önemlisi yeşil kartı kendi emeğiyle beslemeyen enayi vergi mükelleflerinin yokluğuyla karşı karşıya kalacaklardır.

Bugün kuzey Irak ABD desteği ve bu desteğe güvenen birkaç ümmetçi iş adamın sayesinde ekmek yiyebilmektedir. İş dünyasının, kuralı kaidesi olmayan yalnızca aşiret ağalarının keyfi idaresiyle yönetilecek ve kuvvetle muhtemel ki sosyalist bir Kürdistan’a, Türk devletinin güvencesi ve desteği olmaksızın gireceklerini sanmak ham hayalciliktir. Bugün Kuzey ırak yalnızca Türk Millî bütünlüğü sürdüğü için var olabilmektedir.



Kaldı ki Türk Milleti millet kavramına kökten düşman dinci iktidara rağmen bölgenin enerji havzasının su kontrolünü etnik ırkçıların eline vermeyi kabul etmeyecektir. Azıcık millî şuuru olan bir hükümet tam aksine bölgenin petrol politikalarında aktif rol almak için kuzey Irak petrol havzalarında fiilî kontrol elde etmeye çalışırdı…



Eğer Kürtlerin Türk milletleşmesinden dışlanması ve kendilerine nefretle yaklaşılması arzu ediliyorsa Kürt ırkçılığı “Kürdistancı” ve “ ülke çapında” hayalciliklerine devam edebilir. Her ikisinin de neticesi Kürtlerin kesin reddi olacaktır. Belki Türk’ten arındırılmış bir ülkeye sahip olabilirler ama geride de Kürt’ten kesin şekilde arındırılmış bir ülke ve Kürt’lere duyulacak derin ve kalıcı bir öfke kalacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nde resmi bir azınlığa mensup olmaksızın –ki bunlar dahi Türk Ermenileri, Türk Yahudileri olarak anılırlar- hem Türk olmamayı iddia edip hem de Türk Milleti’nin sağladığı hukuk birliği ve emniyet konforundan yararlanmanın mümkün olmadığını Kürt ırkçıları bilmelidir.


BİTTİ.

Hiç yorum yok: