12 Eylül 2018 Çarşamba

Onların Prensesi Ve İşporta Prensesimiz



Japonya 2. Dünya Savaşı’nda darmadağın  edildi. Bir Amerikalı komutan imparatora “ Artık şu Tanrılık iddiasından vazgeçseniz nasıl olur?” dedikten sonra imparator bir judo hasırı kadar sade bir insana dönüşüverdi.

Bir müddet ordu kuramadılar. Anayasalarındaki ilkeler büyük ölçüde Amerikalılarca belirlendi. İmparatorları ilâhî bir varlıktan sembolik bir yöneticiye dönüştüğünde, kimse onu suçlamadı, imparatorları da onlara küsmedi.

Dünyanın ilk beş ekonomisinden biri oldukları halde imparatorluk ailesinin yaşantısı, milletlerine yaraşır bir sadelikte devam etti.

Ve bu asil ailenin bir prensesi, geçenlerde Türkiye’ye geldi. Büyük atamızın huzurunda geleneklerinin en savaşçı asaletiyle selâm verdi. Öz disiplini şaşırtıcı derecede güçlü ve hareketleri bir o kadar içtendi.
 Ve birkaç yıl önce kendisine “sultan” denmesini isteyen, Türkçe konuşan  bir hanedan eskisi, yalnız Atatürk’e hakaret etmekle kalmadı, bir de “dedesinin sözde mal varlığını/mirasını  geri almak” istedi.

Japon prensesi Mikasa, sadeliğiyle derin bir sükûnet ve saygı hissi uyandırırken Osmanlı eskisi sözde “prensesimiz”, ancak işporta satıcılarına yakışır bir hırçınlıkla medyatik oluvermişti.

Peki bu iki insandan biz ne gibi bir ders çıkaracağız? Çıkaracağımız ders şu:

Mikasa, hayatı alt üst olup da bütün değerlerini yeni baştan inşa eden Japon’ların asaletini temsil ediyordu.

Sözde “prensesimiz” ise yozlaştırılmış bir demokrasiyle  bir düğmeye basarak istediğini yapabileceğini sanan ve yabancılaştığını uzun zaman fark edemediğimiz, üstelik de artık Türk olmakla ilgilenmeyen koskoca bir kitlenin cehaletine ve hırçınlığına dayanarak şımardıkça  şımardı.
Japon prensesi, damarlarındaki asil kanın ona ne tür bir kudret bahşettiğini bize gösterip vatanımızı onurlandırırken Türklüğü kanından silinmiş bir asalet asalağı, yabancılaşmış ve yozlaşmış bir kitlenin sözde gücüyle vatanımızı kirletti.

Not: Bu yazıyı, sözde prenseslerin görüntüleriyle kirletmek istemediğimiz için yalnızca Mikasa'nın görselini ekledik.

3 yorum:

selcen dedi ki...

Yörükler "Asil azmaz bal kokmaz " derler.Bizim sultan müsvettesi hangi cariyeden olduysa işte böyle yapar.

selcen dedi ki...

Ayrıca prensesin yarı beline kadar eğilip verdiği selam fotosunu da koy bence.

Afşar Çelik dedi ki...

Onu da düşündüm, fotoğürafa boğmak istemedim, aslında eklemek lâzım. Yörüklerdoğru söylemiş. Atamızın da yörük olduğu düşünülürse...