Bazı akıllılar vardır… Üç kuruşluk emlâkçi komisyonunu ödememek için sokak sokak taban tepip illâ sahibinden satılık veya kiralık bir ev bulmak için…
Böyle bir ev nasıl bulunur? Bir kere böyle evlerin camlarında “Sahibinden satılık!” ibaresi bulunur. Evlerin sahipleri evlerinin değerinden çok emindirler ama emlâkçiye yedirecek paraları asla olmaz!
Emlâkçinin işi hayatı bizim için kolaylaştırmaktır. Her şeyin bir bedeli olduğu gibi bunun da bir bedeli vardır. Sahibinden satılık ev aramak için harcayacağınız enerji, simit, su, çay parası, ayakkabınızdaki eskime, arabayla bu cimriliğe girişiyorsanız benzin paranız ve en önemlisi ki siz kendinizi büyük ihtimalle ölümsüz sanıyorsunuzdur, vaktiniz bu işlerin hiç birine değmez.
Güzel bir parkta çayınızı içerken , ki o park Ankara veya İstanbul’da ise çayın taneninden âzâmî yararlanmak için çayın içine kendinden fazla alkalileştirici olarak “karbonat” atılmıştır, dilinizde o mengene gibi burukluğu hissetseniz de… Şairin nezaketi, güneşin ılıklığı, hadi diyelim kızların güzelliği sizi kuşlar gibi hafifletirken kitap okumak varken… Taban tepip binlerce ev arasında “perdesizini” bulmak enayilik değil de nedir?
Aslında konunun özeti “fırsat maliyeti”… “Fırsat maliyeti” de bana göre fazlalık.. Maliyet zaten kaçan fırsata verilen değerdir. Dolayısıyla harcanan zamanın GYSYİH’ya oranına bakarak emlâkçilerin kullanılmamasının maliyetini bulmak belki mümkün olabilir?
Dolayısıyla sırf bu sebepten perdesiz evlerin, camına kötü bir yazıyla “Zatlık” yazılan evlerin sayısı , emlâkçi ile satılan evlerin sayısından azdır.
Emlâkçilerin işi, satılan evin perdesi, tülü, güneşliği, sehpa danteli, halısı, kilimi, bordürü, helâ taşı yerindeyken evin el değiştirmesini sağlamaktır!
Bundan dolayıdır ki perdeli evlerin alnında “satılık” yazmaz! Perdeleri evleri ancak erbabı satar!
Bu nereden geldi yahu aklıma? Belki kendi evimizi alma usulümüzden? Biz evi aldığımızda pencerelerde perdesi, televizyonunun üstünde danteli falan yerli yerindeydi. İnanılmaz becerikli ve kibar emlâkçimiz bizim için eski sahibiyle konuşmuştu, biz de tereyağından kıl çeker gibi evimizi almıştık.
Biz tutup da mahalle mahalle, sokak sokak, kel bir ev arasaydık bu evi beş defa kaybederdik. Kıssadan hisse: Bütün evler alınıp satılıp kiralanabilir. Mesele sizin evin perdesine, penceresine, afili tenceresine kanıp kanmadığınız… Yani erbabı dururken satın alınacak evi bulmak için ayakkabınıza, debriyajınıza, burnunuza, bıyığınıza en önemlisi zamanınıza kıyacak kadar enayi olup olmadığınızdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder