24 Haziran 2021 Perşembe

Gelenek Görenek Ve Çok Yüksek Ahlâkımız!

 


Memleketimizde bir baş örtüsü, bir namus davası, bir ahlâk endişesi her şeyin önünde tartışılıp duruyor.

 

Vay efendim, sen kızının çırılçıplak erkeklerin önünden geçmesinden nasıl rahatsız olmuyorsun falan…

 

Evvela… Ahlâk öyle bir şeydir ki kişinin kendisini ilgilendirir. Ahlâkın sorumlusu kişinin kendisidir. İnsanlar, ahlâklarından kendileri sorumludur.

 

Peki ahlâk nedir? Ahlâk, “zarar vermemek iradesidir.” Yani? Yani yaptıklarımızın başkasının, canına, malına ve hürriyetine zarar vermemesine dikkat etmek iradesidir. Bunun dışında, herhangi bir insanın ya da merciin emriyle meydana getirilebilecek bir ahlâk yoktur. Kısacası “emirle ahlâk olmaz”.

 

Bu ne anlama gelir? Bu şu anlama gelir: Ahlâk,  karşılığında şarap akan ırmaklar, sayısız tomurcuk memeli ebedi bakire huriler vaat edilen bir davranışlar talimatnamesi değildir.

 

Ahlâk, kadınların açıkta  kalan her yerine göz dikmeye hakkı olan potansiyel mütecavizlerin, onları kapanmaya zorlaması değildir. Ahlâk hayvansal üreme dürtüsüne sahip olamayan bir primat  cinsinin tecavüzünden uzakta kalmak için mümkün olduğunca örtünmek, kapanmak veya gizlenmek sanatı da değildir.

 

Ahlâk, içindeki bütün hayvansal üreme içgüdüsüne rağmen en açıktaki ve en korumasız varlığı bile kendinden koruyabilmek “iradesidir”. İrade de “kendiliğinden” gelişmez. İrade, insanı hayvandan ayıran  tek şeydir. İrade, “olması gerekenle olmaması gereken arasında”,  “zarar vermemek ölçüsüne” göre karar verebilmek yetisidir.

 

Dolayısıyla “ Sakal bırakmayan erkek maazallah kadın sanılabilir!” diyen adamın “ahlâkından “ bahsedilemez. Çünkü o adam sakal bırakmayan erkeğin kadın sanılabileceğinden bahsederken aslında “kadın olan her şeyin gizlenmediği müddetçe tecavüz edilebilir olduğunu” söylüyordur. O böylece korunmayan, örtünmeyen her kadına tecavüz edebileceğini, çünkü “ tabiatının” ya da “fıtratının” böyle olduğunu  söylemiş oluyordur.

 

Fıtratına aykırı davranabilen tek canlı insandır. Bunu da iradesiyle, kendisinden güçsüzü koruyup kollayarak, hayvanlar gibi çiftleşmeyerek vs. yapar.

 

Sorun pür günahsız ya da hatasız olmak mıdır? Hayır…

 

Asıl sorun, bütün hatalara veya “günahlara” rağmen  ahlâkı yani zarar vermemek iradesini savunmaktır.

 

Burada bir noktanın altını çizmeliyiz. Ezbere ahlâk ölçülerimizle “ahlâksızca” diye  nitelediğimiz, şehirli insanların  daha serbest cinsel yaşamlarını kınarken acaba kapalı hanımların bile hatlarına göz diken,  açık hanımları “satılık ya da kiralık evlere” benzeten, birden çok kadını “sözde” nikahla nikahlayan ve bununla övünen, bunu yaparken de aslında otuz altı çocuk yaparken yaşadığı cinsel iştahla  övünen  ve resmiyetin bütün kanallarını alabildiğine istismar eden insanların  bu tavırlarını, hangi “gelenek ve görenekle” ya da ahlâkla bağdaştırabiliyoruz?

 

Sakın “gelenek- görenek” dediğimiz bazı şeyler, bizim hayvani şehvetlerimizi aklamak için kullandığımız iki yüzlülüğümüz olmasın?

2 yorum:

SerdarTRK dedi ki...

Sayın Afşar Çelik videolarınızı takip etmesem de yazılarınızı beğenerek takip ediyorum. Aydınlatıcı yazılarınızın devam etmesini temenni ediyorum.

Dipçe: Ahlak tanımında zarar verilmemesi gerekenler arasına 'saygınlığına' şeklinde ekleme yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Afşar Çelik dedi ki...

Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Videoların nesinden hoşlanmadığınızı merak etmesem de yazıları okuduğunuza sevindim.

Hayat, mülkiyet ve hürriyet, bunlara saygısı olan herkes için geçerli temel haklardır.

Saygınlık zaten bunların hepsinin korunmaya değer olduğunu kabul etmekten doğar.

Vakit ayırıp yorum bıraktınız, teşekkürler. Her zaman beklerim.