Memleketimizde bir baş örtüsü,
bir namus davası, bir ahlâk endişesi her şeyin önünde tartışılıp duruyor.
Vay efendim, sen kızının çırılçıplak
erkeklerin önünden geçmesinden nasıl rahatsız olmuyorsun falan…
Evvela… Ahlâk öyle bir şeydir ki
kişinin kendisini ilgilendirir. Ahlâkın sorumlusu kişinin kendisidir. İnsanlar,
ahlâklarından kendileri sorumludur.
Peki ahlâk nedir? Ahlâk, “zarar
vermemek iradesidir.” Yani? Yani yaptıklarımızın başkasının, canına, malına ve
hürriyetine zarar vermemesine dikkat etmek iradesidir. Bunun dışında, herhangi
bir insanın ya da merciin emriyle meydana getirilebilecek bir ahlâk yoktur.
Kısacası “emirle ahlâk olmaz”.
Bu ne anlama gelir? Bu şu anlama
gelir: Ahlâk, karşılığında şarap akan
ırmaklar, sayısız tomurcuk memeli ebedi bakire huriler vaat edilen bir
davranışlar talimatnamesi değildir.
Ahlâk, kadınların açıkta kalan her yerine göz dikmeye hakkı olan
potansiyel mütecavizlerin, onları kapanmaya zorlaması değildir. Ahlâk hayvansal
üreme dürtüsüne sahip olamayan bir primat cinsinin tecavüzünden uzakta kalmak için
mümkün olduğunca örtünmek, kapanmak veya gizlenmek sanatı da değildir.
Ahlâk, içindeki bütün hayvansal
üreme içgüdüsüne rağmen en açıktaki ve en korumasız varlığı bile kendinden
koruyabilmek “iradesidir”. İrade de “kendiliğinden” gelişmez. İrade, insanı
hayvandan ayıran tek şeydir. İrade, “olması
gerekenle olmaması gereken arasında”, “zarar
vermemek ölçüsüne” göre karar verebilmek yetisidir.
Dolayısıyla “ Sakal bırakmayan
erkek maazallah kadın sanılabilir!” diyen adamın “ahlâkından “ bahsedilemez.
Çünkü o adam sakal bırakmayan erkeğin kadın sanılabileceğinden bahsederken aslında
“kadın olan her şeyin gizlenmediği müddetçe tecavüz edilebilir olduğunu”
söylüyordur. O böylece korunmayan, örtünmeyen her kadına tecavüz edebileceğini,
çünkü “ tabiatının” ya da “fıtratının” böyle olduğunu söylemiş oluyordur.
Fıtratına aykırı davranabilen tek
canlı insandır. Bunu da iradesiyle, kendisinden güçsüzü koruyup kollayarak,
hayvanlar gibi çiftleşmeyerek vs. yapar.
Sorun pür günahsız ya da hatasız
olmak mıdır? Hayır…
Asıl sorun, bütün hatalara veya “günahlara”
rağmen ahlâkı yani zarar vermemek
iradesini savunmaktır.
Burada bir noktanın altını
çizmeliyiz. Ezbere ahlâk ölçülerimizle “ahlâksızca” diye nitelediğimiz, şehirli insanların daha serbest cinsel yaşamlarını kınarken acaba
kapalı hanımların bile hatlarına göz diken,
açık hanımları “satılık ya da kiralık evlere” benzeten, birden çok
kadını “sözde” nikahla nikahlayan ve bununla övünen, bunu yaparken de aslında otuz
altı çocuk yaparken yaşadığı cinsel iştahla övünen ve
resmiyetin bütün kanallarını alabildiğine istismar eden insanların bu tavırlarını, hangi “gelenek ve görenekle”
ya da ahlâkla bağdaştırabiliyoruz?
Sakın “gelenek- görenek”
dediğimiz bazı şeyler, bizim hayvani şehvetlerimizi aklamak için kullandığımız
iki yüzlülüğümüz olmasın?
2 yorum:
Sayın Afşar Çelik videolarınızı takip etmesem de yazılarınızı beğenerek takip ediyorum. Aydınlatıcı yazılarınızın devam etmesini temenni ediyorum.
Dipçe: Ahlak tanımında zarar verilmemesi gerekenler arasına 'saygınlığına' şeklinde ekleme yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Videoların nesinden hoşlanmadığınızı merak etmesem de yazıları okuduğunuza sevindim.
Hayat, mülkiyet ve hürriyet, bunlara saygısı olan herkes için geçerli temel haklardır.
Saygınlık zaten bunların hepsinin korunmaya değer olduğunu kabul etmekten doğar.
Vakit ayırıp yorum bıraktınız, teşekkürler. Her zaman beklerim.
Yorum Gönder