7 Ağustos 2010 Cumartesi

Etnik Irkçılıkla Siyaset Olmaz



Hiçbir liberal demokratik ülkede, demokrasi, millî bütünlüğü tehdit edici politikalara alet edilemez.

Avusturya, “seçilmiş” bir çoğunluk partisinin açık ırkçı eğiliminden dolayı ülkeyi yönetmesine izin vermemiştir.
İngiltere’de hiç kimse, ırkını öne sürerek “İngiliz” olmadığını ve bundan dolayı da İngiliz kanunlarından ayrı özerklik istediğini söyleyemez.
ABD’de hiç kimse ülkenin ve “Amerikan ulusunun” üzerine inşa edildiği Anglosakson kültürüne, hayat tarzına İngilizcenin tekliğine karşı gelerek “etnik özerklik” talep edemez.

Avusturya iktisat okulunun büyük iktisatçısı ve düşünürü Ludvig Von Mises, dev eseri “İnsan Eylemi’nde”, antropolojinin, Alman ulusunun tek bir ortak atadan gelmediğini, bir aileler, kabileler ve soylar karışımı olduğunu, gösterdiğini, ifade eder.

Keza İspanya yüksek yargısı, İspanya'nın millî bütünlüğünü vurgulamış ve etnik ırkçı bir partinin faaliyetlerine bu ülkede son verilmiştir.
Örnek alabileceğimiz bütün gelişmiş liberal demokrasiler, bir yandan demokraside daha fazla talep endeksinin sunulmasının yollarını ararken bir yandan da bu talep endekslerinin karşılanacağı fikir piyasasının birliğini ve adaletini sağlayacak millî bütünlüğü ve egemenliği pekiştirmeğe çalışmaktadır.
İşin tabiatı da bunu gerektirmektedir.

Aksi takdirde millî bütünlük zedelenir ve insanlar ırksal kökenlerine göre devletten yararlanmak, kendilerini ırksal kökenlerine göre siyasette konumlandırmaya kalkar. Yarın bir gün sadece farklı bir ırktan olduğunu iddia ettiği için kendi ırkının mahkemelerinde yargılanmak isteğiyle karşımıza çıkacak kişilerin bizi götüreceği yer Marx’ın eserlerinin temeli olan ilkel kabilecilik cehennemi olacaktır.
Bu açıdan ülkemizde etnik ırkçılık demokrasiyi ve haklar söylemini ahlâksızca sömürmektedir.

Hatta ülkemizin millî yargı bütünlüğünü tanımamakta, etnik ırkçı siyasetçiler haklarında verilmiş yargı kararlarına açıkça isyan etmektedirler.
Bu isyanın aktörlerinin “barış” söyleminin anlamı “Şiddetimize boyun eğin yoksa sizi yok ederiz!”dir.

Bir ülkenin millî bütünlüğüne yönelik etnik ırkçı hiçbir ifade hürriyeti kapsamına giremez ve bu yüzden de siyasetin konusu yapılamaz!

Etnik ırkçılığa siyaset serbestinin anlamı, ırkçılığın, devlet imkânlarıyla beslenmesi, siyaset aracılığıyla toplumun ırksal ayrışmasına izin verilmesidir.
Bundan dolayı sağlık bir demokrasi için artık etnik ırkçılığın bir “siyaset” olamayacağı anlayışı yerleşmeli ve bu tür fikirlerin önü hukukla kesilmelidir.
Çünkü meselâ ülkemizde etnik ırkçılığın amacı, “etnik kimliklerin temel haklarının gözetilmesi” değil, ırksak kökene dayanan bağımsızlıktır.

Bu anlayış bir ülkenin kurucu millî unsurunu reddetmeyi, onun iradesini yok saymayı gerektirir ki bunu yapan her kim olursa o milletçe “düşman” kabul edilir.
Bu durumda eğer etnik ırkçılar, kendilerini millî bütünlüğün bir parçası saymıyorlarsa millî egemenlik sahasının yabancısı yani düşmanlarıdır ve ülkede yerleri yoktur, eğer bu ülkenin millî bütünlüğünün parçası olmaktan dolayı bazı hakları kullanmaya devam ediyorlarsa o zaman da “haindirler” gene bu ülkede yerleri yoktur.

Bir ülkenin millî bütünlüğüne ve millî varlığına karşı çıkan herkes ama herkes o ülkenin düşmanıdır. Ve bir millet düşmanıyla ancak “zor” ile muhatap olur. Düşmanla mutabakata varılamaz!
Millet düşmanlığına dayalı “sözler” ifade hürriyetinin kötüye kullanılması demektir ki bu tür istismarlara müsaade edersek, eşkıyalığın resmileşmesine müsaade ediyoruz demektir.

.

22 yorum:

e-SerdarK dedi ki...

İzin almadım ama yazınızı paylaşmak istedim. Buradan okuyabilirsiniz...

Afşar Çelik dedi ki...

Bağlantı verdiğiniz için sorun yok. İşinize yaradıysa ne âlâ... Ben de blogu okuyan yok sanıyordum. Yazınızı okudum, elinize, aklınıza sağlık. Gene beklerim.

e-SerdarK dedi ki...

İltifatınıza teşekkür ederim. Kendimce birşeyler karalıyorum...

Sizin, benim gibi yazılar yazanların çok fazla okunmamasının sebepleri hakkında aslında çok acımasız eleştirilerim ama özetlemek gerekirse; bizim yazılarımız magazin tadında değil, "gerekmediği kadar ciddi" buluyor insanlar...

Bugünlerde yaşananlardan sonra biraz da sindirildi sanırım insanlar, sağda solda çok yorum, yazı, iz bırakmak istemiyorlar belki de...

Afşar Çelik dedi ki...

Bugün üzerinde tartıştığımız çeşitli görüşlerin hepsi, istisnasız şekilde bireysel akıllardan çıkmıştır. Bunu belirtmemin sebebi şu: Sizin de şikayetçi olduğunuz bu yılgınlık, umursamazlık hali, bireyin etkisiz olduğuna dair yaygın bir yanlışa dayanıyor. Türkiye'ye giydirilmek istenen "cemaat" gömleğinin dokusunda bu yanlış inanç var. Dolayısıyla bir şeylerin farkında olan insanların, hakkı teslim etmek için ellerinden geleni yapmaları, bu kör inanca karşı en güzel cevaptır. Sihirbazlar kitleleri etkiler, filozoflar bireyleri... Çünkü sihirbazlar kendini aldatmak zevkine hitap eder, filozoflarsa hakikati aramak zevkimize... Siz ve ben zor olanı seçenlerdeniz... En azından mahşer gününde "Ülken kandırılırken sen ne yapıyordun?" diye sorulursa, şifresiz, kopyasız verecek bir iki cevabımız şimdiden hazır gibi... Bu da bir kazanç değil midir? :) Her zaman beklerim, sağlıcakla...

maslan25 dedi ki...

Yazınızı okudum ve tamamen yalan dolan ve yönlendirmelerden oluştuğunu gördüm. Bu yazıyı bolgda görebilirmiyim bilmiyorum çünkü daha düne kadar inkar politikası yapanlardan hiç bir farkınız olmadığını görüyorum.

Blogda verilen ingiltere, avusturya, ispanya örneklerinde de tamamen çarpıtma ve gerçekleri gizleme vardır. İngilterede zaten bir İrlanda Kurtuluş Ordusu (IRA) vardı ve kendi ülkelerinin bir kısmını ingiliz işgalcilerden kurtarmayı bilmişlerdir. İspanyada ise ETA örgütü mücadele etmiş ve BASK bölgesinin özerkliğini almayı başarmıştır. Avusturyada durum nedir bilmiyorum ama verdiğiniz örneklerin yanlış ve yanlı olmasından dolayı avusturyada da söylediğiniz gibi olmadığına kanaat getirdim.

Önce Kürtler yok dediler, sonra var ama turani ırktırlar dediler, simdi inkar edemiyoruz var diyorlar ama sosyal ve kültürel haklar verelim sussunlar diyorlar. Aralarına nifak tohumları ekerek kürtleri birbirine kırdırarak bitiremediler, 25-30 milyon kürt nüfusunu kaldıramıyorsunuz korkulu rüyanız olmuş durumda. Söyleyin bakalım asıl BÖLÜCÜ kim?

Afşar Çelik dedi ki...

maslan 25 hoşgeldiniz... Yazı yalan dolanla dolu mu sizce? O zaman şöyle düşünelim: "Kürt vardır. Aha bu Kürttür, bu da Kürttür!" deseydik sizi tanımış olur muyduk? Böyle mi olsun isterdiniz? Eğer sizi kendimizden bilmeden "Ayrı bir halk olarak" görseydik, sizce size herhangi bir demokratik hak verir miydik? Bakın bakalım İran'da Fars asabiyesi Kürtleri nereye koyuyor? Irak'ta Amerika'nın gidişiyle sizi bir kaşık suda boğmak için bekleyen Arap kavmiyetçiliği hiç dikkatinizi çekiyor mu? Araplar ve Farslar sizi " ayrı bir halk" olarak tanıyor ve sizce sizce iyi mi ediyorlar?

Biz ne diyoruz? "Kürt kardeşlerimiz" diyoruz., değil mi? Sizinle ortak aileler kuruyor, sizi "Türk" soyadının Türk ailesinin mensubu olarak görüyoruz, tıpkı dünyaya yayılmış 250 milyona yakın diğer bütün Türk kavimleri gibi. Kötü mü ediyoruz?

Sizin istediğinizi yaptığımız takdirde bu memlekette barınabileceğinize gerçekten inanıyor musunuz? veya sizce şu anda Türk milleti sizden korktuğu için mi suskun? Sizi "Kürt" diye işaretlememiz gerçekten hoşunuza gider mi? Yani siz "Bizi tanıyın! Bizim ırkımız dilimiz farklı!" dedikten sonra bu memlekette gene "eşit" demokratik bir hayat içinde yer alabileceğinize inanıyor musunuz? Sizi bir milletin parçası değil de eli silahlı, tehditkâr, kavgacı, hırçın bir kabileye indirgememiz, sizi öyle görmemiz mi sizi memnun eder?

Biri sizi "aile mahremiyetine" dahil etmişse, ona "Senden değilim!" demeniz ihanet olur.


Bölüm I

Afşar Çelik dedi ki...

Gelelim "bu topraklar "meselesine... Bu topraklar Türk toprağıdır aziz kardeşim. Bu topraklarda devlet nizamınıkuran, bu toprakları Bizans'ın kokuşmuşluğundan kurtarıp abad eden ve sizin de dahil olduğunuz yüce milletin adı Türktür! Türklük sizin anladığınız gibi( çünkü kendi mensubiyetinizi ancak öyle tanımlayabiliyorsunuz) ırka kan bağına aşirete, akrabalığa falan dayanmaz.

Türklük büyük bir ailedir. Aileye sizin aşiretlerinizde pek benzerine rastlanmayan şekilde dışarıdan katılımlar olur. Irkı, cinsi nesebi farklı bir sürü insan gelir bu aileye dahil olur ve bu ailenin "soyadını" alır. Kürtlük ırksal ve dilsel bir bağlılıksa, Türklük bir "değer " bağlılığıdır. Soyut bir şeydir. İnsanidir!

Yani? Türk Milleti( sizin bütün nankörlüğünüze rağmen içine dahil olduğunuz.. Ki siz derken doğrudan sizi kast ediyorum Kürtlerin bütününü değil, çünkü sizin sığ ve ırkçı bakışınız Kürtlerin genelinde aslında lanetlenen bir şey ve zaten başka türlü olamayacak şekilde ırkçılık yapan da sizsiniz...) bu toprakları "vatan" yapan büyük millettir ve kendi değerlerini ( değer ne demek bilmem biliyor musunuz ama? Sahip olmak ve sahip olunduğunda korunması gereken maddi ve manevi varlık) özgürce yaşayacağı bir coğrafyayı gerekli bedeli ödeyerek kazanmıştır. Bu coğrafyadaki herkesi de kendi devlet düzeninin barışına dahil etmiştir. İnanın bana bizde sizin ırkçılığınızın( gene size hitap ediyorum Kürtleirn tamamına değil) binde biri bizde olsaydı, daha Anadolu'ya girdiğimizde ( ki aslında Hakkari dağları bizim tamgalarımızla doludur, bir de o var...) önümüzdeki hiç bir kavmi kabileyi sağ bırakmazdık. "Biz buradaydık!" falan diyorsunuz ya.. O bizden dolayıdır işte, en azından bu kadarını anlayabildiniz mi?

Demek i burası TÜRK VATANI! Siz de bu vatanın bizim için ayrılmaz bir parçasısınız. Haaa! "Bizi sizin vatanınızda falan değiliz!" diyorsanız eğer...

1- Derhal ülkenin genelindeki hemşehrilerinize söylersiniz, tası tarağı toplar, "vatanları" her neresiyse oraya giderler..
2- Sonra.. Bie yere kulübe inşaa etmek istediğinizde sahibine sorar bedelini döer orayı alır kulübenizi yaparsınız. Biz, bizim vatanımızı tanımayan adama "Düşman" deriz. Eğer siz, sizi kendinden bildiği için kavminizin adını alnınıza damgalamayan bir millete "ırkçı", "işgalci" demeye devam eder de bize kendi vatanımızda savaş ilan ederseniz, kendiniz bilirsiniz... Bu vatanı devrin en güçlü ordularından tekrar söküp alan bir milletiz biz... Yani? Yanisini sen anlarsın artık...

Anlaşılmayan herhangi bir şey?

her zaman beklerim, hep böyle cesur ol işte! Aferin! Abilerine de söyle mayın döşemelerine gerek yok. Mehmetçik merhametlidir. Aman diyene kılıç kaldırmaz. Eroinden beyinleri peynirleştiği için canlarına susayanlara da gerekli tedaviyi yapar, tamam mı hemşerim?

Hadi sağlıcakla!

Bölüm II

maslan25 dedi ki...

Yazınıza cevap ve sanırım son cevap olacak çünkü karşılıklı fikir kısır döngüsü içinde tartışma mümkün değil. Empati yapabilen, karşısındakinin duygu ve düşüncesini anlayabilen kendini onun yerine koyabilen birileriyle konuşmak tartışmak elbette verimli olacaktır ama bunu göremiyorum. Bunun yerine tehditkar cümlelerle nereye varabiliriz?

Yani diyorsunuz ki türküm dediğiniz sürece sorun yok ama ne zaman ırkınızı dilinizi ifade etmeye çalışırsanız sizi yaşatmayız diyorsunuz. Peki bu yaptığınız ırkçılık değil mi? Türk milletine mensub olmanıza bizzat kendinizin ne kadar katkısı var? Ebeveynleriniz Kürt, Arap veya Fars olsaydı yinede Ne Mutlu Türküm diyecekmiydiniz? Birde Türk ismi bir ırkı değil bir topluluğu bir birliği ifade etmesi safsatasına asla ve asla inanmadım bunun üzerinden resmen ırkçılık yapılıyor. Bu tarz davranışlar iki halk arasında uçurumları artıracak ve ülkenin doğusunu ve batısını birbirinden ayıracak fikirlerin yerleşmesini sağlayacak. Bundan sonra burası bizim, şurası sizin diyecekler.

Halbuki karışılıklı anlayış göstererek diğerini asimile etmeye çalışmayarak diğerlerini rencide etmeyerek, “KIRO” demekten vazgeçilerek adaletli yönetilirse bu ülke öyle büyür ki, çevre ülkelerde bile söz sahibi olur. Benim amcaoğlu bir Türk kızı ile evli, kızkardeşimde bir Türkle evli ve onlarla aramızda zerre kadar problem yoktur. Tek kaldıramadığım inkar edilmek, adam sayılmamaktır.

Kürt olduğumu söyleyince ırkçılık mı yapmış oluyorum? Bu tarz tepkileri zaten bütün Türkler yapıyor. Birisi ırkını rengini belli etmeye çalıştığı zaman anında Terörist, Bölücü vs ilan ediliyor. Bunu hem okumuş hemde okumamış bütün Türkler yapıyor.

Bir diğer konuda youtube gibi paylaşım sitelerinde yüklenmiş olan bütün kürtçe kliplerde dinlesin veya dinlemesin sadece ve sadece küfür ediyor Türkler. Zaten bir klipte eğer kürtlere küfür ediliyorsa biliyorum ki o kürtçe bir kliptir ve küfür edenler Türklerdir. Oysaki o kadar güzel kelamlarımız var ve o kadar güzel sesler varki.

Bulgarlar, türkleri ve pomakları, çinliler uygurları ve moğolları, yunanlılar türk azınlığı, İranlılar türkmenleri ve avşarları, sırplar Boşnakları asimile etmeye çalışırken ne kadar için yanıyorsa öfkeleniyorsan, kürt kardeşin içinde öyle üzülüyormusun yoksa bunların hepsi haindir deyip için için seviniyormusun? Vereceğin cevabı ne kadar içten vereceksin merak ediyorum.Blogunuzun adı fikir kazanı ama sizin düşünceniz haricinde hiçbir fikri doğru kabul etmiyor olmanız biraz ters olmuyor mu?

Bizi farklılıklarımızla kabul etmeniz dileğiyle…

Afşar Çelik dedi ki...

Bu yorumunuzu daha yapıcı ve aydınlatıcı bulduğumu ifade etmeliyim.

Mesele şu: Kökenimin Arap olduğunu bilseydim bile evet "Ne mutlu Türküm diyene!" derdim hem de gururla. Çünkü biliyorum ki benim Türk olmamı sağlayan şey ırkım değil. Kaldı ki Kürtler ırken Türkler kadar karışık ve çeşitli bile değildir. Kürtler hepsi birbirini bilen bir kaç tane aşiretten meydana gelir. Kürtlüğe girmek için ırken Kürt olmak gerekir. Oysa Pascal Nouma gibi ünlü bir sporcu sadece Türk Milleti'ne yakınlık duyması, onun değerlerini benimsemesi, burada bizimle Türkçe konuşarak yaşamayı istemesinden dolayı bizden biri sayılır, Türk sayılır ve hepimiz de onu böylece ve kendiliğinden benimseriz. Mesele "Ben Kürtüm!" demek değil. Mesele, Kürtlüğün Türklüğü aşan bir siyasi bilinç olduğunu iddia etmek. Böyle davranılırsa, ülkenin üzerinde anlaştığı sosyolojik temele, ortak ada rakip ve düşman başka bir ad türetilmiş olur. ABD'de etnik kökenler bilinir ama kökenlerin Amerikalılık kimliğinin temsil ettiği İngilizcenin anadillliğinin, anglosakson kültürünün ve hayat tarzının, protestan değerlerinin üstüne çıkarak egemenlik iddiasına kalkışmasına ASLA İZİN VERİLMEZ.

Mesele Kürtçe klip yayınlayıp yayınlamamak değildir. Kürtçe klip yayınlamak için Türk kimliğini bir kabile kimliği haline getirip tartışılabilir kılmaya kalkmak ve etnik bir aidiyeti ona üstün kılmaya kalkmak, egemenliği etnik kimliğe vermeye çalışmaktır. İşte bu "ırkçılıktır".

Yani? Sen diyorsun ki "Ben senden ayrı bir ırkım! Bu gözle görünüyorsa eğer neden senin dediğini yapayım?"

Ben de diyorum ki "Senin ırkın beni ilgilendirmiyor ve kimliğimi de ırk şekillendirmiyor. Bu ülkenin üzerine inşa edildiği Türk kimliğini de senin ırkın ilgilendirmiyor. Ama burada yaşamanı sağlayan, kullandığın hakları sana kazandıran, mahkeme hakkını sana tanıyan, üniversite sınavlarına ayrımsız girmeni sağlayan, ev almanı sağlayan, can güvenliğini Sağlayan şey nüfus cüzdanlarımızı meydana getiren şey, uğruna savaşılıp kan dökülmüş ve dünyada bizi hür ve bağımsız kılmış TÜK KİMLİĞİDİR!"

Bir etnik kimliğin ifade hürriyeti,ona ülkeyi bölmek ve egemenliği parçalamak yetkisi vermez! Eğer Kürtçe şarkı söyleyebilmek için Türk askerini öldürmeyi meşru sayarsan hiç bir hakkın kalmaz, artık vatandaş olamazsın. O zaman düşman olursun ve yok edilirsin.

Eğer ırksal kökenleri bilinen insanlar meclise "Türk" kimliği ile giriyorsa bu dünyanın her yerinde böyledir. Almanya'da "Türk kökenli Alman milletvekili" olarak meclise girebilirsin. Alman meclisinde Türkçe konuşamazsın! Herkes senin kimliğine saygı duyar ama sen kurucu ve egemen kimliğe saygı duyduğun müddetçe.

Burada yaptıklarını Almanya'da yapmağa kalkarsan "Irkçılıkla" yargılanırsın." Çünkü Alman kimliğinin tekliğini kabul etmedikçe Alman devletinin etnik kökenlere körlüğünü kabul etmemiş sayılırsın ve dünyada bütün devletler mutlaka ama mutlaka bir milli kimliğe dayanır!

Afşar Çelik dedi ki...

2. Bölüm:
Farklılıkların kabulü, farklılıkların, ülkenin üzerine kurulduğu kimliği siyasi kimlik olarak tartışılmaz olarak kabul etmesi kaydıyla ve şartıyla kabul edilir.

Dersin ki "Ben Kürt kökenli bir Türk'üm!Bu bayrak benim de bayrağımdır, Türk ordusu benim de ordumdur ve bu bayrak ve bu ordunun beni koruduğu bu ülkede kendi dilimde şarkı söylemek istiyorum.Kendi romanımı yazmak istiyorum. Biliyorum ki Kürt kökenli bir Türk olarak bu ülkede herkes neyi kullanıyorsa ben de kullanıyorum ve bu devletin, bu milletin bir parçası olarak Türk Milleti'nin dostlarını dost, düşmanlarını düşman kabul ediyorum."

Eğer sen bunu söylesen Kürt sorunu diye bir şey kalmaz. Neden mi? Hayır Kürtler yok sayılacakları veya eritilecekleri için değil. Kürtlüğün üstünde daha soyut ve kapsayıcı bir kimlikle kendini bir hukuk birliğine bağladığın için. Eğer Kürtler PKK korkusundan sıyrılıp dimdik bunu ifade etseler, herkes ama herkes onların ifade hürriyeti için canla başla çabalar. Bir Kürt olarak sence senin PKK eylemleri karşısında nasıl durduğunla ilgili bir sorumluluğun yok mu? Bütün sorumluluk sence "işgalci Türklere mi" ait? Sen bir Kürt kökenli Türk olarak PKK yandaşlarına tepki göstermediğin zaman komşularını tedirgin etmekten rahatsız olmuyor musun? Eğer rahatsız olmuyorsan Kürtçe klibe kızılmasına da kızmak hakkın yoktur.

Peki kimliğinde resmi şekilde Kürt yazıldığı gün, komşularınla daha mı yakın olacağını sanıyorsun? Yoksa Türk ülkesini işgal etmiş ırkçı bir terörist azınlığın üyesi olarak algılandığın gün, ırksal kökenin ve ülkeyi bölen taraftan olduğun resmen belgelendiği için daha çok mu sevileceğini sanıyorsun? Şimdi istersen bir düşün. Kürtçe klibe duyulan öfke acaba bizim ırkçılığımızdan mı yoksa Kürtlerin ancak terörle kendilerini ifade edebileceklerini söyleyip duran etnik ırkçıların yarattığı tedirginlikten mi? Kürt olarak sen üzerine düşeni yaptın mı? Türk Milletini tehdit ederek mi onu kendinle barıştırmayı düşünüyorsun?

Bak burada senin yorumunu yayınladım. Uzun uzun cevap da verdim. Seni yargılayıp seni tehdit etmedim. Neden? Çünkü sen bu ülkenin vatandaşlığından açıkça vazgeçmemişsin. Yani hala tartışılabilir bir insansın.

Ve ben, beraberliği ve tarihi devlet tecrübesine ve hukuk birliğine dayanan bir büyük milletin evladıyım, etnik kökenimden tamamen bağımsız şekilde.

Sana bir şey söyleyeyim, senin söylediğine benzer şeyleri Kürtçü sitelerin hiç biri yayınlamaz ve cevaplamaz bile. Cevaplarsa da küfreder, bırakır.

En azından şunu düşün: "Kürtler yaşamı cehenneme çevirecek!" gibi bir lafı Türk Milletin'den asla duymadın ve duymayacaksın. Ama sen "Ne demek Kürtler yaşamı cehenneme çevirecek? Ben kimsenin hayatına kast etmem ve bunu da Kürtlükle bir tutamam! Ben de bir Kürt çocuğu olarak Türk bayrağına bağlıyım!" demedikçe ve üstelik seni asla "hayatını cehenneme çevirmekle" tehdit etmemiş bir millete kin kusmaya devam edersen sevilmeyi bekleyebilir misin?

Soru basit: "Bu ülkede yaşamak için Türk adına karşı savaşmanın çözüm olduğunu düşünüyor musun?" Sorunun cevabı "Evet!" ise o zaman savaşırız ve bu asla Türk Milleti'nin suçu olmaz. Senin önce "Kürtler yaşamı cehenneme çevirecek!" sözündeki saldırganlık ve ırkçılığın muhasebesini yapman lazım. Önce kendi topluluğunun içindeki saldırganlığın haklılığını sorgula ondan sonra gene savaşmak istersen sen bilirsin. "Savaş kelimesini en çok hangi taraf kullanıyor önce bunu bir tahlil et. Ve bu kelimeyi senin söylemenle benim söylemeye başlamam arasındaki farkı da lütfen iyi düşün. Her zaman beklerim. Diğer bloglara da yorum bırakırsan sevinirim, zaten fazla okuyanım yok :)

Afşar Çelik dedi ki...

Maslan25 Kardeş,

Madem blog açtın, içini doldur ki biz de yararlanabilelim. İsim güzel ama içerik boş? Bütün tepkin bu olmasa gerek? :) İyi bloglamalar!

MTT dedi ki...

Bloğunuzu ilk kez okuyorum, yazılarınızı içtenlikle çok doğru buluyorum. Ben arnavut kökenli biriyim. ama böyle yüce bir kimliğe sahip olduğum için gurur duyuyorum.
dünyaya hükmetmiş, gittiği yere adalat hoşgörü ve sevgi götürmüş bir milletin kimliğine sahip olmak bana gurur veriyor.ama baıları böyle yüce bir kimliğe sahip olmayı istemiyorlar. onlara kızdığım yok yanılma ve yönlendirme içerisinde olduklarını düşünüyorum.
çünkü sovyet rusya ve çarlık rusya büyüyen ve bloklaşan avrupa devleti karşısında sönük durumdaydı. NATO ülkeleri sayısı gittikçe artıyordu. NATO ülkelerine saldıramayacağını anlayan rusya çareyi etnik farklılıkları kullanarak buluştur. yani psikolojik savaş dönemi başlamıştır artık. bu sadece kürtleri kapsamıyor ama en kapsamlısı kürtlerdir. amaç Marxist-Leninist düşüncesini doğuya ve ortadoğuya yamaktır. bugün pkk ya bakın bu düşünce üzerinden hareket eder.
demeye çalıştığım şu bu bir oyundur. dış güçlerin doğu ve ortadoğu daki petrolleri ele geçirme planıdır. buralara ancak türkiye etkisiz hale getirilince tam olarak sahip olacaklardır. biliyorlar ki bin yılı aşkın brsüredir islamiyetin koruyuculuğunu üstlenmişiz ve bunu başarılı bir şekilde yerine getirmişiz. şimdi müslümanlara yapacakları saldırılarında türkiyenin karşı çıkacağını biliyorlar. korkularının kaynakçasıda Fatih Sultan Mehmet'e Kanuni'ye ve Çanakkalye dayanıyo...

Afşar Çelik dedi ki...

Efendim, hoş gelmişsiniz. Ayağınıza sağlık. Türkiye'nin boşuna batılılaşmasından bahsetmiyoruz. Batı toplumları haçlı seferlerinden sonra, doğunun, bilhassa Türklerin uluslaşma gücünü keşfetmiştir. Bu sebepten birincisi kavimler göçü ikincisi haçlı seferleri olmak üzere batının uluslaşmasının temel aşamaları olarak değerlendirebilriz ki sonraki adım coğrafi keşifler olmuştur. Siz de balkan coğrafyasındaki bir soydaşımız olarak enfes dile getirmişsiniz. Çünkü Batı en fazla karışmış, en fazla çeşitlenmiş ve bundan dolayı da milletleşmenin en hızlı yaşandığı yerdir. Kürt nüfusun batıya göçünde aslında refah arayışı kadar, milletleşmeye duyulan hasret de vardır. Milletleşme bize kökenlerimizi kaybettirmez. Kökenlerimizle büyüyebilmenin, kökenlerimizden daha geniş bir mensubiyetin imkânını sunar. Bu açıdan milletleşme bir köken inkârı ve reddi değildir. milletleşme, kabile, kavim bağlarıyla genişleyemeyen zihinlere, bir ortak soyadı altında genişleme ve çeşitlenme imkânı sunar. Bundan dolayıdır ki siz kökenlerinizle Türk kimliğinin çelişmediğini fark edebiliyorsunuz. Çünkü biri sizi soy ve kan bağlılığınız, diğeri ise dünyadaki 300 milyona yakın "bilinçsel soydaşınızla" paylaştığınız daha soyut ve aşkın "soyadınız". Her kardeş farklı yuvalar kurar ve kardeş çocukları da farklı kanlarla karışırlar ama soyadları hep baki kalır. İşte Türk de böyle bir "soyadıdır". Bir büyük ailenin genel adıdır. Ziyaretiniz moral verdi, her zaman beklerim, aklınıza, elinize sağlık

maslan25 dedi ki...

Öncelikle iyi bloglar.
Bu sabah gelen bir mail ile blogda yazışma olduğunu gördüm ve katılmam gerektiğini düşündüm nede olsa fikir kazanı ve her ne kadar fikirlerim aksi de olsa görüşlerim yayınlanıyor bunun için teşekkür etmeliyim.

Konunun bir şekilde dönüp dolaşıp dış mihraklara geleceği belliydi ve bunu bekliyordum açıkçası. Ortaya çıkan her karışıklık ve isyanda yabancı ülkeleri arkasında görme hastalığından kurtulamayacaksınız.

Osmanlıdan bu yana yanlışım yoksa 22 adet büyük kürt isyanı olmuştur. Bunların hepsinin arkasında yabancı ülkeleri aramak kafayı kuma gömmekten hiç farkı yoktur. Kaldı ki sadece kürtler isyan etmemiştir ki Sırplar, Yunanlar, Bulgarlar, Araplar gibi milletlerin yanında Celali isyanı, Ermeni isyanı, Patrona Halil isyanı, Kabakçı Mustafa isyanı, 31 Mart isyanı, Çerkez Ethem isyanı ve daha sayamadığım diğerleri. Kimi ağır vergilerden, kimi savaşlara asker vermemek, kimi dini ve mezhep isyanları, kimileri de zorunlu iskana karşı olmuştur. Ayrıca 1910 yılında Arnavutlar vergiyi bahane ederek ayaklanmışlardır.

Bu isyanların arkasında petrol vardı dış ülkeler petrole sahip olmak için karışıklık çıkardılar derseniz, halkına karşı gözünü ve kulağını kapatmış, onların isteklerini görmezden gelen yönetimleri haklı çıkarırsınız.

Son 5-6 yıldır yapılan düzenlemelerle ve açılımlarla Kürtler ve Kürtçe yok sayılmamakta ama bundan önce yapılan tüm yasaklamalar ve baskılar inanın unutulacak gibi değil. Yapılan bu düzenleme ve serbestlik ortamınında rafa kaldırılarak tekrar eski yasakçı ve baskıcı düzenlemelerin tekrar gelmesi hiçte imkansız değil. Çünkü yapılan tüm iyileştirmeler Anayasa güvencesinde değildir. Halkın iyiliği için yapılan şeyler gibi görünen bu düzenlemelerin arkasında eminim politik bir hesap vardır. Sakın ha bunun bir hükümet politikası olduğunu sanmayın tamamen bir Devlet politikasıdır. Belkide arkasında Kerkük, Erbili tekrar geri alırız hesabıyla yapılıyordur kimbilir?

Bir başbakanın değişiminde bütün bu yasaklamalar geri gelebilir işte o zaman herşeyin kontrolden çıktığı an olacaktır. O yüzden hiçbir hükümete ve kimseye güvenimiz yoktur. Dersim isyanında idam edilen Seyit Rıza öyle bir söz etmiştir ki hak vermemek elde değildir. Kendini asanlara aynen şöyle demiştir.
““‘Ben sizin hilelerinizle oyunlarınızla baş edemedim, bu bana dert oldu;
ben de size boyun eğmedim, bu da size dert olsun...’.””

Sizin yazılarınızda göremedim ama pek çok sitede Kürtlerin belli bir ırkının olmadığı, Arap, Fars, Türkmen, Ermeni vs. gibi irkların karışımı olduğu iddiasına karşı “Taberi Tarihi” adlı kitabıyla otorite sayılan
Ebû Cafer Muhammed b.Cerir et-Taberi’nin soyların orijinini yazan sözleriyle noktalayayım.

Sâm b. Nuh Arapların, İranlıların ve Rumların babasıdır. Hâm Sudan’ın babasıdır.
Yâfes ise Türk’ün ve Türk’ün amcasının oglu olan Ye’cüc ve Me’cüc’ün babasının
babasıdır.(Taberî, Târîh, I, 124)

Nuh’un üç çocugu oldu. Hâm, Yâfes ve Sâm’ın her üçünün de üçer çocugu oldu.
Sâm’ın Arap, Fâris ve Rum adında çocukları oldu ve bunların hepsi iyidir. Yâfes’in Türk,
Sakâlibe ve Ye’cuc ve Me’cuc adında çocukları oldu ve bunlardan hiçbiri iyi degildir.
Ham’ın da Kıpt, Sûdan ve Berber adında çocukları oldu. (Taberî, Târîh, I, 129.)

Sizinkiler kürtleri yok sayarken, Taberide sizleri ye’cüc ve me’cüc kavmiyle ilişkilendirmiş. Çuvaldızı başkasına batırırken iğneyide kendimize batırmayı unutmayın…

Afşar Çelik dedi ki...

Maslan Bey kardeşim gene gelmişiniz, hoş gelmişsiniz. Seyit Rıza’nın sadece İngiliz Dış İşlerine yazdığı o yaltaklanma mektubu bile, Kürtçülük hareketlerinin temelini ortaya koyar. Bunun yanında milletleşememiş Osmanlı anasının da isyan psikolojisini gayet güzel özetler. Biz Türkler istanbul’u fethetmekle övülmüş, İslam’a geçmeden önce de “Tanrı’nın kamçısı” olarak anılmış bir milletiz. Bir bir MİLLETİZ. Dolayısıyla bu sosyolojik oluşumu bir kabile veya aşiret mensubunun anlamsını beklemiyorum. Ki bunu Yunanlılar, Ermeniler, vs de anlayamamıştı. Buna rağmen Ortadoğu’nun diğer iki ulusunun aksine sizi kendi milletleşme sürecimizin ayrılmaz parçası kabul etmemiz karşısında kompleks duymanızı normal karşılıyorum. Taberi bizi neyle ilişkilendirmiş çok da umursamıyorum. Netice de sizin adınız orada geçmiyor, çünkü siz ancak bir ulus dairesi içinde anlamlı olan bir toplumsal ad taşıyorsunuz. Öte yandan Türk Milleti’nin sizi Yahudiler gibi, Hristiyanlar gibi ayrı urbalarla giydirip damgalamasını mı isterdiniz? Anlaşılıyor ki Osmanlı’nın çekirdeği olan Türk ulusunun sizi kendinden o şekilde ayırmaması karşısında hissettiğiniz tek şey kin, öfke ve nefret. Elbette bu sizin tercihinizdir. Sizi yok saymamak için düşman saymamızı , kendinizi belli etmenin tek yolu olarak görüyorsanız siz bilirsiniz. Çok caesur, kabadayı, kahraman bir milletseniz buyurun. Alın silahlarınızı, dökülün sokaklara… Buyurun… Eğer bağımsızlık, bayrak, toprak gibi talepleriniz varsa böyle şeyler, mugalatayla, seçim hileleriyle, seçimi kullanıp seçimi meydana getiren Türk Milelti’ne hakaret etmekle iki yüzlülükle, kalleşlikle, çor çocuğu bombalayıp uzaktan mayın patlatıp, otobüs yakmakla olmaz. Siz ayrı bir ulus musunuz, buyurun. Hadi buradan bütün Kürtlere çağrı yapın? İstanbul en büyük Kürt şehriymiş ya? Alsınlar ellerine silahlarını, alsınlar bakalım İstanbul’u? Aklınızı başınıza alın kardeşim. Büyük topluma, ağabeyinize kafa tutmanız bir yere kadar hazmedilir. Size de ancak Türk milleti sabreder, sabretmektedir. Irak’ta Araplar, İran’da farsalar sizi bir kaşık suda boğmak için beklemezken, Türk Milleti’nin nefretini üzerinize çekmek için daha fazla uğraşmayın. Oldu mu güzel kardeşim? Selametle… Gerçekten savaş istiyor musun? Sen onu söyle delikanlıca… Blogunuza da yazı koyacaksanız koyun hele bir de biz sizi yorumlayalım bakalım? Yok öyle kartondan blog yapıp da kaçmak, oldu mu?

maslan25 dedi ki...

Selamlar iyi bloglar

Her ne kadar yazmayım desemde 1-2 gün sabretsemde yinede dayanamayıp kendimi blogda yazarken buldum.

Blogda imzasız yazı yazıp klavye erkekliği yapmak istemediğimden dolayı kayıt olmak istedim farkında olmadan blog açmışım. Sizin yazılarınıza tepki haricinde blogda yazım yoktur olmasınıda istemiyorum zira o kadar vaktim yok gerçekten.

Son yazınıza kısa kısa cevaplar vererek başlayacağım ve devamında umarım son noktayı koymuş olurum.

İslama geçmeden önce Tanrının kamçısı değildiniz bu sadece Kaşgarlı Mahmutun bir uydurması idi. Hatta Hadis-i Kutsî: "Yüce Allah buyurdu ki: Benim bir ordum vardır, onlara Türk adını verdim, doğuya yerleştirdim, aleme düzen ve adalet sağlamaya memur kıldım."
Divanı Lügat-it Türk sayfa 292 İstanbul 1333
Varmı böyle büyük bir yalan daha? Hemde islamı alet ederek.

Diğer konu taberide ismimizin geçmediğini iddia etmişsiniz ya orda “Faris” olarak geçen ve Fars anlamına gelen milletin bir kolu olduğumuzu düşünüyorum. Biz kürtler, İranlılarla amca çocuklarıyız, ne onlar bizim atamız nede biz onların atasıyız, her durumda eşitiz. Her ailede olduğu gibi bizimde onlarla anlaşmazlıklarımız olmuş ve savaşmışızdır.

Bunların devamında her zamanki gibi tehditkar ifadelerle yazınız devam ediyor. Fakat yazılarımda ufak bir ayrıntı dikkatinizi çektimi? Benim tek savunduğum insan hakları iken talihsizliğim ise yukarıda Terörist olduğu iddia edilen bir bayanın resminin altında görüşlerimi yazmak olmuştur. Terör örgütünün ismi yazılarımda geçmiş midir? HAYIR. Fakat her yazınızda eli silahlı terörist muamelesi görmüşümdür.

Artık bu blogda fikir belirtmeyeceğim size iyi bloglar…

Afşar Çelik dedi ki...

Maslan Bey, tekrar hoşgelmişsiniz. Klavye erkekliği yapmak hususnda ki endişenizi haklı buluyor ve fakat hala öyle olduğunuzu düşünyorum. Zira memlekette etnik ırkçılığa hem şiddet hem de siyaset açısından karşı olmak artık tehlikeli bir hal almıştır. Siz henüz görüşlerinizin kuramsal bağlamda yanlışlığının, siyaset bilimi açısından kabul edilemezliğini, tarihsel açıdan yanlışlığını bilmiyorsunuz. Buna mukabil "Kürt olmak" bilincinizin neye dayandığının farkında değilsiniz. Öyleyse cevaplayalım kürt diye bir ulus yok! Belki ancak kavim denebilecek bir topluluk var, onun da adı ilk olarak Elegeş yazıtlarında geçiyor, yani Türk ULUS KİMLİĞİNİN bir parçası olarak. Dil dediğiniz karma iletişim aracınızn farsçadan etkilenmiş olması sizi fars yapmıyor. Kaldı ki köken olarak Farısi olmanız dahi sizi fars yapmaya yetmiyor. Çünkü kökeniniz ne olursa olsun sizi daha önce de belirttiğim gibi ulus kimliği içinde benimseyen tek toplum Türk toplumu. Ortadoğu'da ekmeğini yediği millete hakaret etmek, kendisini kardeş bilene "defol" diyebilmek hakkına sahip tek Kürt topluluğu Türk Kürtleri. Bir kere kavarayamadığınız durum bu. Çünkü sizin toplumsal yapınız Türk ulusunun kapsayıcılığını anlayabilecek araçları içermiyor. Çünkü dünyada 300 milyona yakın, ırksal bağlılığı hemen hemen olmayan, tamamen tarihle, kültürle ve kabullenmeyle bir arada bulunan ve birbirlerini kardeş, soydaş kabul eden insanları, kendi aşiretleri dışındakileri tavuğuna kadar katletmeye hazır insanların anlamasını bekleyemeyiz. Biz Tanrı'nın kamçısı olarak Kutadgu Bilig'den önce anılıyorduk bu bir. İkincisi Kutadgu Bilig İslamiyet sonrası bir eserdir. "haklar "söylemi hakkında da maalesef bir bilginiz yoktur. "hak" denen şey, başkalarına bir maliyet yüklenerek elde edilemez bu bir. İkincisi: Zaten sadece ortak bir kimliğin paçası olmanızdan dolayı ve o ortak kimlik ile kimseye herhangi bir imtiyaz tanınmazken, yani kimseye Türk kökenli olduğu için herhangi bir ayrıcalık uygulanmazken "insan hakkı" diyerek ülkenin, üzerinde kurulduğu ortak kimliğe karşı çıkmak bir hak müdafaası değildir. Bakın ben burada kendi adımla yazıyorum ve sizin taraftarlarınızn ki askerleri arkadan vuran, bebekleri , gençleri çocukları vurup bombalayıp yakan yaratıklardır onlar, öfkelerini göze alarak yazıyorum. Yani? Siz ve sizin tatarftarlarınız şiddetten bahsetseniz de bahsetmeseniz de artık tehdidin ta kendisisiniz. Seyit Rıza denen alçak, hiç bir suçu olmayan, karakollarında nöbet tutan Mehmetçiklerimizi tekini bile sağ bırakmadan şehit eden bir haindi ve bu gün siz de o hainin temsil ettiği saldırganlık ve ihanet kuumpasının sözde şiddetsiz savunucusu rolünü oynuyorsunuz. Dersimin şiddetle bastırılmasının sebebi, Kürt ırkçılığının saldırganlığı, ölçü tanımazlığı ve hainliği idi... Bunu bugün yaparsanız aynı karşılığı bugün de alırsınız, bu kadar basit. Siz insan haklarını molotofla, taşla, bombayla mayınla mı savunuyorsunuz? yım..

Bölüm1

Afşar Çelik dedi ki...

Burada milliyetçiler bile sizin kadar yorum yazmadı. Sanırım sizin buraya yazmanızın sebebi de " Her yere yetişiyoruz, her yeri görüyoruz, herkese her şeyi yapabiliriz!" tehdidinin sözcüsü olmanız? Yanılıyor muyum? Ben sizi tehdit etmedim. Sizin sözde vekilleriniz " Kürt halkı yaşamı cehenneme çevirecek!" diye kin kustu, tehdit etti. O kadar namusluysanız ona karşı durur: "Kimsin de bizim adımıza milleti tehdit ediyorsun? Köpeklik etme!" der, onu sustururdunuz. Ha bunu yaptınız mı? Yapmadınız.. Peki beni hayatımı cehenneme çevirmekle tehdit eden adamlara ve sizin gibi destekçilerine de dememi beklersiniz? Hayatımızı cehenneme çevirecek misiniz? Bombalar savaşın bir parçası mı? Siz tehdidin kendisisiniz. Bu gün Türkiye'de en güvenli şey, eli molotoflu, taşlı bir PKK eniği olmak. Yazıp yazmamak kendi bileceğiniz iştir. Ama önce tarihi doğru okuyun, kendinizi, denk olmadığınız toplumlarla kıyaslamayın, tarihteki yeriniz neyse ona göre konuşun. Siz Farslarla eşit falan değilsiniz. Siz iran'da koskoca bir hiçsiniz. Türkiye'de yaptıklarının dörtte birini yapmayan Kürtleri, İran'da vinçlerle asıyorlar. Onun için... Artık etnik ırkçılığı "insan hakkı" cehaletiyle savunmaktan vazgeçin. Kendinizi tehdit eden, saldırgan taraf olarak güvende hissettiğiniz için beni susturmaya kalkabilirsiniz. Bir şekilde sustura da bilirsiniz ama... Artık Türkiye'de yaygın bir nefretin nesnesi haline geldiğinizi anlayamayacak kadar da körsünüz. Sizin etnik ırkçılığa yakınlığınız belki tehdit kaabiliyetinizi artırdı ama artık güvenilir ve arzu edilir değilsiniz, bilesiniz... Her zaman beklerim. Siz de biraz bana tahammül edin.. medyayı molotoflarınızla, taşlı eniklerinizle, mayınlı köpeklerinizle, saldırgan vekillerinizle, ağzı bozuk belediye başkanlarınızla zaten işgal ettiniz, izin verirseniz sınırlı sivil alanımda kendi memleketimi savunayım, olur mu? NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Not: Gerçek adınız nedir? Blogunuzu ne zaman yazacaksınız? Biraz da ben takip edeyim bakayım... SON

özge karadeniz dedi ki...

Yazılarınızı tessadüf eseri farkettim.DTK denen sözde kuruluş bugün 13 şehit verdiğimiz bugün sözde kürdistanın özerkliğini ilan etmiş.Ve hiçbir tv kanalı,haber sitesi bundan söz dahi etmiyor.Bu millet daha nereye kadar uyutulacak derken yazılarınızı farkettim.Zira neredeyse böyle düşünenin bir tek ben olduğumdan şüphelenmeye başlamıştım.Kısaca , yazılarınızı okumaya devam edicem. Lütfen yazmaya devam ediniz. Teşekkürler

Afşar Çelik dedi ki...

Özge Hanım, hoşgeldiniz. Nazik sözleriniz için çok teşekkürler. 2007'den bu yana bu konuyla ilgili pek çok yazı yazdım. Gelinen şu noktada artık söyleyecek bir şey bulamıyorum. Söz iflas etmiş, vatandaşlık kavramının içi iyice boşalmış. Şerefli Türk ordusunun iki mensubu arkalarından kalleşçe vuruluyor, katilleri aranmıyor bile... 13 askerimiz karınlarını doyurdukları o yorgunluk anında pusuya düşürülüyor, kimse umursamıyor. Üstelik umursamayanlar toplumun %50'si! Daha ne yapılabilir, bilmiyorum Özge Hanım? Öteki yazılarıma da bir göz atabilirseniz, sevinirim, her zaman beklerim, sağlıcakla, saygılarımla.

Derya Yeliz ULUTAŞ dedi ki...

Yahu Afşar Abi var ya, bu yazını ve altındaki yorumları(2011 de yapılmış olanları) okusa millet, olayın özünü kavrayıp ülkenin nasıl bir yere doğru sürüklenmekte olduğunu anlar. Henüz ortadaki sorunun tam olarak ne olduğunu kavrayamamış olan, Kürt kökenli bir vatandaşın kendi hak ve özgürlükleriyle ilgili yaptığı beyanlardan sonra, " e adamlar da haklı ama, hak özgürlük filan.." diyen, hükümete bu yüzden destek veren insanların derhal bu şekilde bir açıklamaya ihtiyaçları var bence. Yakın çevremde gözlemlediğim kadarıyla, tabiri caizse ' arada derede kalmış' insan sayısı oldukça fazla ve ne yazık ki doğru bilgiye ulaşmamak için ellerinden geleni yapıyorlar..

Afşar Çelik dedi ki...

Yelizciğim teşekkür ederim.

Aynen canım, haklısın. "Arada derede kalan" insanların kararsızlığı bir süre sonra yok edici bir bilinçsizliğe dönüşüyor.

Bu yaptığımız tartışmaları Almanya'da İngiltere yapmamız ne kadar saçma olurdu, değil mi? Sadece bunu düşünmek bile etnik ırkçılığın, akıl dışılığını anlamaya yeter.

Sevindiğim nokta aradan 2 yıldan fazla geçmesine rağmen bu yazının hâlâ okunması, yorumlanması.

Zaman ayırıyor, okuyor, kafa yoruyor ve yorumluyorsun. Aslında ihtiyacımız olan da sadece budur. Sa ğol, var ol!