Küçük kızımla kahvaltı ettik.
Cumartesileri, bizim çocukların kurs günü. Her biri bir yerde çalışıyor.
Önce en küçüğümüzü Tekvando kursuna götürüyorum. O orada tepişirken küçük kızımla zaman geçiriyoruz.
Bana hiç bilmediğim, üstelik de anlayamadığım çevrim içi oyunlardan bahsediyor. Galiba bu kuşağın en sevdiği oyun "Minecraft".
Minecraft yaratıcılığa dayalı ve "katılımlı" bir oyun. Gene de ona bakmak bile ruhumu yoruyor. Belki de bir yoğunlaşma eksikliği falan çekiyorum ondan dolayı da oyun beni çabucak bıktırıyor.
Bir ara ne tür videolar çekerse daha çok ilgi çekeceğini falan konuştuk.
Anlayabildiğim kadarıyla Youtube hep aynı tür oyun videolarıyla dolu. "Orijinal" bir şey çekmek ilgi görmemek riskini taşıyor.
Kızımla ABDdeki ve bizdeki Youtubecular arasındaki kazanç farkını falan konuştuk. Sanal ağın bir yaşam tarzı haline geldiği ABD ile hâlâ biraz lüks sayıldığı ülkemizde elbette devasa bir fark vardı.
Küçük kızımın sanalağ kültürü inanılmaz geniş. Önünde TEOG falan gibi bir sınav olmasa bu konuya yoğunlaşabilmesini isterdim.
Küçük kızım bir yandan piyano dersinin notlarına bakıyor. "İlgili akorlar" galiba kafasını biraz karıştırıyor.
Artık oğlanı almak için yavaş yavaş hazırlanmam lâzım. Gerçi kendi başının çaresine de gayet güzel bakabiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder