24 Şubat 2017 Cuma

İnsan Olarak Türkçü

Tipolojiye Normatif Bir Yaklaşım

Atsız gibi bir anıt kişilik önümüzde dururken Türkçü tipolojisi hakkında konuşmak zor,

Gene de el yordamıyla da olsa "modern bir Türkçü tipi" hakkında kafa yormak yararlı olabilir. Kafamdaki "ilkesellik" şarta bağlılığı reddetmeğe eğilimli ise de... Ülkenin değişen şartları ve ahlâka değişen bakışla birlikte yeni bir yaklaşım gerekiyor sanki.

Ahlâk neden önemli? Ahlâk gönüllü bir uzlaşmanın ilk şartı. Ahlâka bağlılık konusunda bir uzlaşmaya varmasalar; insanlar nasıl bir arada yaşayabilirlerdi?

Hele söz konusu, ulus çapında bir beraberlikse ahlâk ,kurumlarımızı çok daha geniş bir çapta etkiler.

İlkel toplumsal yapılarda kurumlar öylesine az ve ilkeldir ki onların devamı için birincil referans güçtür. Kabil'e veya aşiret reisinin buyrukları birincil güçtür.

Oysa beraberliği daha çok ve karmaşık kurallara dayanan  toplumlarda birincil referans ,  bir " zarar vermemek iradesi" olarak ahlâktır. Ki ancak bu referans sayesinde insanlar her yanlarını kuşatan bir  dikenli kanunlar cehenneminde yaşamaktan kurtulur.

Atsız'ın ahlâkı, ulusun bekasına ve töresine sarsılmaz bir sadakat ile ortaya çıkar.

Zaman içinde artan nüfus, çarpık da olsa şehirleşme ve buna bağlı oluşan kozmopolitlik bu temeller üzerinde biraz daha "geniş" bir ahlâkî yaklaşımı gerekli kılmıştır ki bu yaklaşım az önce değindiğimiz "zarar vermemek iradesi" olarak ahlâktır.

Bu durumda Türkçü'nün ahlâkî yapılanmasında daha bireyci  olması ulusunun her bireyini kabullenebilmesinin ve ikna edebilmesinin şartı gibi görünmektedir.

Bu durum da onu buyrukçu ya da buyurgan olmak yerine daha ikna edici olmağa itecektir.

İknaya dayanan insan, fikirler üreten insandır. Türkçü, kendi aklıyla düşünmedikçe fikir üretemeyeceğim bilmelidir.

Kendi aklını kullanan insan onu varlığının ayrılmaz parçası olarak gördüğünden gerçek bir zararsızdık iradesini taşıyan  her fikre saygı duyacaktır.

Ve böylece o "medeniyetçi" bir insan olacaktır.

Ve böylece o medeniyeti tehdit eden her türlü ilkelliği ve şekilciliği reddedecektir.

Buraya kadar bahsettiklerimiz ulus üstü bir insan tiplemesi gibi görünebilir evvelki de öyledir.

Türkçü'nün bunlarla ilgisi nedir? İlgisi şudur:

Türkçü, medeniyet yaratıcısı olduğunu bildiği ulusunun hür ve müreffeh yaşamasını sürekli gözeten insandır. Bu yüzdendir ki Türkçü, Türk Ulusu'nun bekassının ancak medeniyetin korunmasıyla sağlanabileceğini bilir ve ona göre davranır.

Türkçülük artık kendisine şetiat prangası takmağa uğraşan şeriatçı siyasal milliyetçilikle yolunu kesin şekilde ayırmalı , fikri,vicdanı, irfanı hür Türk çocukları yetiştirmeğe odaklanmalıdır





2 yorum:

Derya Talipağaoğlu dedi ki...

Sayın Yazar, ülkenin hızlıca cumhuriyetin kurucu dinamiğinden uzaklaşması bir çok düşünen birey gibi sizde de çözüm arayışına ve dorgulamaya yol açmış. Türrkçülük benim de inandığım ideolojik temel olmakla birlikte şeriatçınyapılanmayı yasal zeminde laik devlet anlayışı ile çözebiliriz. Aksi durumda çok daha derin fayların oluşmasına neden oluruz. Eğitim, kültür v.s. söz etmiyorum ki o aşamayı çoktan geçtik. Ellerinize sağlık.

Afşar Çelik dedi ki...

Değerli yazarımız, sanırım ben yorumlarınızı pek anlayamıyorum.

"Türrkçülük benim de inandığım ideolojik temel olmakla birlikte şeriatçınyapılanmayı yasal zeminde laik devlet anlayışı ile çözebiliriz. Aksi durumda çok daha derin fayların oluşmasına neden oluruz." buyurmuşsunuz.

Yani şeriatçılığa karşı kanuni bir düzenleme yapılana kadar Türkçülerin, türbanlı ve sakallı şeriat yanlılarına " Allah rızası için bölünmeyelim, biz sizi reddetmiyoruz, siz de bizi reddetmeyin!" demesi mi gerekiyor?

Kabalık etmek istemem ama şu anda bu konuşmayı yapabilmemizin sebebi hâlâ resmen şeriata geçmemiş ve zayıf da olsa laiklikle yönetiliyor olmamız.

Birbirlerini nakzeden paradigmaların uzlaşma ihtimali yoktur.

Sizin şeriatçılara olası merhametiniz onlar nazarında onların gücünden korkmanız olarak yorumlanacaktır ve yorumlanıyor da...

Aklınıza , elinize sağlık. Ben o insanların bizimle çok da "bütünlük" içinde yaşamak istediğini falan hiç sanmıyorum.