Popülaritenin doruklarında bir hareket var ülkemizde: “Genç Siviller”… Mustafa Balbay’ın provokatif haberine bir nazire olarak kendilerine bu adı seçen gençler bir anda liberal camianın göz bebeği haline geldi.
Darbe kimden gelirse gelsin ona karşı olmak gerektiği üzerine kurdukları söylemleri çok sevildi, sempati gördü.
Buna mukabil, bir darbeye hangi felsefeyle karşı olduklarına dair herhangi bir ipucu vermediler. Darbe karşıtlığının içi doldurulmamasına rağmen, onlar peşinen liberal sayıldılar.
Oysa ne temel haklarla ilgili kabullerini açıklamışlardı, ne demokrasinin niteliği ile ilgili bir fikir beyan etmişlerdi.
Sanırım zaten herhangi bir “felsefî temel “ endişeleri de yoktu.
Sivil Gençler ülkemizdeki felsefi boşluğun anlaşılması için fevkalâde güzel bir örnek.
Zira neyin niçin savunulduğu anlaşılamadan insanların kendilerini bir şeylerin taraftarı sayıvermeleri bu boşluktan kaynaklanıyor.
Darbelere karşı olmak bir asgari müşterektir ama “liberal” değerler tarafında olmak için yeterli midir?
Darbelere karşı olmak, militarizmin egemen olmasına karşı olmak anlamına gelebilir ama çoğunluğun herhangi bir azınlık üstündeki sınırsız egemenliğine karşı olmak anlamına da gelir mi?
Veya “kaynakların” ( ki bu terimin iktisadi anlamdaki “kaynaklarla”, tüketim malları, ara malları ve hatta parayı da içerecek şekilde kullanılması ve daha da kötüsü bunun hiç eleştirilmemesi de korkunç bir körlüktür…) “demokratik” usullerle dağıtılıp dağıtılmaması gerektiğine dair herhangi bir fikri ip ucu taşımamaktadır.
Veya piyasanın “ehlileştirilmesi” için düzenlemecilik, planlamacılık taraftarlığı ile ilgili de bir ip ucu göstermemektedir.
Genç Siviller’in ideolojik kökeni hakkında bir fikrim yok. Buna mukabil medayadaki popüler temsilcileri olan genç bir köşe yazarının yazılarından gördüğüm kadarıyla radikal enternasyonalist olmanın dışında belirgin bir renk taşımıyorlar. Millete bakışlarının sol kurucu rasyonalizme dayandığını fark edemiyorlar ve buna mukabil etnik ayrılıkçılığın ırkî kökenli müdafaasına sessiz kalmaları, liberal okulda toplumsal düzenin kendiliğindenliği argümanından bihaber olduklarının bir delili.
Bunun yanında, inanç hürriyetine dair keskin tavırlarına mukabil, “dindar siyasetin” ekonomi politiğini, “toplumsal düzen” kabulünü hiçbir şekilde eleştirmemeleri, tahlil etmemeleri de gene hareketin fikrî sığlığının bir göstergesi…
‘68 kuşağına yönelik eleştirilerinde de temel değerleri anti militarizm…
Temel tavırları” karşı olmak” ki bu da bu hareketin tipik bir sol ideolojik köken taşıdığı izlenimini uyandırıyor.
Herhangi bir fikri/felsefi bildirilerini göremediğim bu grubun temsilcisinin yazılarına baktığımda felsefesizliğin, sivri dillilik ve mübalâğalı bir tepkisellikle örtülmeye çalıştığını görüyoruz.
Etnik ayrılıkçılığın şiddet eylemlerini kerhen kınarken, “tadil edilebilir” bir devlet fikrini kesinlikle düşünmüyor görünmemesi bu felsefesizliğin ve aşırılığın bir örneği. Bu aşırılık ve hakların varlığını adeta devletin yokluğuna bağlamak izlenimi uyandıran fikirleriyle bu hareket temsilcisi, salt reaksiyoner bir anarşist tavır sergilediğini sanırım göremiyor.
Öte yandan gene meselâ bir ucundan aklamaya çalıştığı etnik ayrılıkçı şiddetin hedeflediği yapılanmanın, temel haklarla, demokrasiyle bağdaşır bir yapı olup olmayacağını hiç sorgulamıyor…
Bunun yanı sıra bu hareketin “ekonomipolitiğinin” ne olduğu açık ve net değil. Daha öne değindiğimiz gibi darbe karşıtlığı korporatist olmaya engel değildir ki ülkemizde “demokrasi” denince akla gelen nedense budur.
Biryandan ülke yönetiminde militarizme karşı olup bir yandan ekonomik kabulleri netleştirmemek açık bir tenakuz olmasa bile ciddi bir felsefesizliğe işaret eder.
Dolayısıyla salt şiddet karşıtı bir oluşumun bu kadar kolay liberal sayılması yanlış.
Popüler medya temsilcilerinin yazıları ışığında değerlendirdiğimizde, Genç Sivillerin fikirlerinin gündelik, agresif polemiklerden, “kötü durum senaryolarından” öteye gidemediğini söylemek mümkün ki bu tarz da solun tipik tarzıdır.
Öyle görünüyor ki Genç Siviller, ülkemiz medyasını besleyen sol PAF takımının apoletsiz B takımı olarak ağabeylerinin liginde bol gürültülü polemiklere imza atacaklar ama liberal camiaya ne gibi bir fikrî katkıları olacağını şahsen bilemiyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder