Geçen gün ilk kar yağdığında,
yalındaki fırının kalfası, abanın çıkacağı yola kül döktü de o sayede arabayı otoparktan çıkarabildim. Gün
ışımamıştı, sokaklar ıssızdı.
Sabah erken saatlerde zaten fırına
gitmeyi çok severim. Taze ekmeklerin kokusuna bayılırım.
Sabah benim için o kadar uğraşan
fırından boş çıkmak istemedim. Birkaç tane taze poğaça ve açma aldım.
Karanlığın içinde arabanın yüzüne
karlar çarparken kaymamak için uğraşıyordum. Nihayet gün ışıdıktan bir müddet
sonra hastaneye vardım. Nöbetçi
hemşirelere poğaçaları bıraktım, sevindiler. Nöbette yorulmuş insanlara bir tazelik, bir dinçlik vermek de pek hoşuma
gider.
O gün öğleden sonra eşimle
telefonda konuştuğumda, bıraktığım poğaçalardan birini oradaki hastalardan
birinin çocuğunun yediğini, çok sevdiğini söyledi.
O çocuğun sevinci her şeye değmez
miydi? O iyi kalpli fırıncı kalfasının iyiliği, bir çocuğun sevinci olup
filizlendi. Arada bir işe yaradığımda seviniyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder