Ne zamandır yazmıyordum.
Tezi bitirdik, enstitüyle
ilişiğimizi de kestik. Ne yalan söyleyeyim, hiçbir şeye devam etmek
istemiyorum.
Kimi zaman yazmanın ne önemi var,
merak ediyorum.
Sonra kendi kendime geride yazı
bırakmanın önemli olduğunu söylüyorum.
Şunu belirtmeliyim… Doktora
sayesinde pek çok şey öğrendim.
İşin en yakıcı yanı aslında ne
çok şey bilmediğimi gördüm. Bu gerçekten ürkütücü bir şey. İnsan şu aşamadan
sonra ders vermek konusunda çok daha tedbirli düşünüyor.
Sanki doktorayı yapmak,
bitirmekten daha önemliymiş gibi görünüyor.
Yine de kalıcı ve gerçek bir
değeri, düşe kalka, dişlerimizle ve tırnaklarımızla elde etmek güzel.
Fakat dediğim gibi…
Doktorayla bir sürü şey öğrenmeme
rağmen, hakkında kesinlikle emin olduğum tek şey cehaletim oldu.
Dün Reşat Nuri’nin hikâyelerine
başladım.
Boş ve işe yaramaz bir adamın,
henüz içini bir türlü dolduramadığını bilmesi…
Boş işler, “olağan işler” bunlar…
Boş verin gitsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder