6 Mart 2017 Pazartesi

ARAFTAYIM

Bu günlerde araftayım. Düşüncelerim, duygularım, algılarım hatta inançlarım arafta.

 Hap olarak hazırlanmış fikirler, ezberlenmiş prospektüsler, güvenilirliği ispatlanmış tedavi yöntemleri gibi bir ağız söylemler..Gel deyince gelecek, git deyince gidecek sütçü beygirleri.Ruhunu kaybetmiş ölü bakışlar, gözlerinde çakmak çakan kurnazlar, akıl veren akılsızlar, her şeyi bilen, hiç bir şeyi bilmeyen akıldaneler, klavye silahşörleri, bir gün öyle bir gün böyle uzaktan kumanda ile çalışan atıl kurtlar..

Arafın rüzgarına en çok Rodrigo iyi geliyor. Arada umutlanır oluyorum, Ay Carmela dinliyorum.İspanyolların Franco yönetimine karşı verdikleri mücadelenin bayraklaşmış marşı.Eğlenceli de ayaklarınızla tempo tutabiliyorsunuz.Sonra yorgun düşüyorum, bu kez gözlerim doluyor, Cem Karaca'dan Çok Yorgunum'u dinliyorum;

'Seyir defterini başkası yazsın,
Çınarlı kubbeli mavi bir liman,
Beni o limana çıkaramazsın,
Çok yorgunum,
Beni bekleme kaptan.'

Diyorum ya araftayım. Kendimi, yalnız da kalsam ayakta kalma üzerine kurguladım.Kurguladım diyorum, bazen ben bile etten kemikten olduğumu hatta kırılgan bir kalbim olduğunu unutuyorum.

'Ne yalnızlık ne yalan üzmesin seni,
doğarken ağladı insan
bu son olsun, bu son.'

Düşünmek, sorgulamak zor zanaat, vesselam.Hızlı düşünürsünüz, elalemin görmediğini görürsünüz, kurnaz derler.Hapı yutmaz, akıldanenin tekinin yancısı olmazsınız, öküzün altında buzağı ararlar.İki satır yalakalık yapmazsan kibirli derler.Özgürlükler dersin, bırak kadın başını kapatıyorsa kapatsın dersin liboş derler. İsveç'de ikinci sınıf özgürlük savaşçısı ol derler.Başını kapatan kadın hikaye yazar; tüm kahramanlarını başı açık kokonalardan seçer, gider yapma kardeşim, senin yaşam tarzını ben savunurken, yapma beni yarı yolda bırakma, bak iki satır yazıyorsun, belli ki iki satırda okumuşsun, ezeberden prospektüs yazmayı bırak dersin, çok anlam yüklediğini fark edersin.

Araftayım, aslında ne İsa'ya ne de Musa'ya yaranmak gibi de bir derdim yok.Düşüncelerim doğum sancısı çekiyor. Derdim, doğarsa bana Rachmaninoff dinletsin.

1 yorum:

Afşar Çelik dedi ki...

İlla bir yorum yazmamız gerekmez. Çünkü kadınlar bazen sadece içlerini dökmek ister.

Değerli yazarımızın yazdıkları hakkında bir şey söylemeyeceğim ama sadece blogun "kişiselliğinin" hakkını verdiğini söylemeliyim. Anlayabildiğim kadarıyla batılılar blogu tam olarak böylesi bir "açık günlük" olarak kullanıyor.

Bazılarımız Fikir Kazanı'nı bir tür "vaaz kitabı" gibi görebilir ki bunda benim de tesirim çoktur.

Hep ukalalık edemeyiz. Bazen yazarlarımız akıllarının, ruhlarının günlüklerini tutacaklardır, iyi de edeceklerdir.

Derya Hanım'ın daha sık yazması dileklerimle...