Ortadoğu Barışının Karşısındaki Gerçek Tehdit
Son otuz yıldır Ortadoğu bambaşka
bir hastalıkla enfekte. O hastalık da Kürt bölücülüğü. Amerikan petrol zenginlerinin ve ekâbir devlet adamlarının el birliğiyle
palazlandırdıkları Kürt aşiretleri ve onların kendilerinden daha hırçın katil çocuğu
PKK Ortadoğu’daki dört devleti gözler
önünde acıka tehdit ediyor.
Artık sosyal medya hesaplarının
en “vatanseverlerinde” bile Kuzey Irak kürt yığışmasına “Kürdistan” denmeye
başladığı için okurları uyarmak istedim.
Kuzey Irak bir “Kürdistan” falan
değil. Orası sahipli bir köpeğin zincirinden bağlandığı oyun sahası. Yemeğini,
enerjisini veren yabancıları ısırmakta tereddüt etmeyen bu köpek tabiatlı
güruh, Suriye gibi gelişmemiş bir ülkeyi
de bölmeyi aşardı.
Bazıları Kuzey Irak Kürt
yığışmasının PKK’dan rahatsız olduğunu falan söyleyerek bu yığışmanın meşru bir
özelliği olduğunu falan anlatmaya çalışıyor.
Kuzey Irak Kürt yığışması, Ortadoğu’nun barışına ve huzuruna yöneltilmiş tehditlerin neredeyse “nükleer”
seviyede yığıldığı açık bir cephaneliktir.
Kuzey Irak Kürt yığışması, sözde
bir bayrak ve ucuz kalaşnikoflarla
devlet ve ulus olunabileceğini sanan Kürtçü ihanetinin kaynağıdır.
Kuzey Irak’ın Kürdistan olduğunu
vs savunarak hiçbir Kürt’ün bize ısınmasını sağlayamayız. Bu aksine Kürt
kökenli yurttaşlarımızda PKK’ya ve eli silahlı Kürtlere boyun eğdiğimiz,
ülkemizin bölünmesine rıza gösterdiğimiz algısını uyandırır.
“ Bir Kürt kedisini bile teslim etmeyeceğini”
söyleyen bir Kürt aşiret ağasıyla “dört devletten toprak talep eden” bir başka
hadsiz Kürt aşiret ağasının “devlet” düzeyinde ciddiye alınması hiç kimseye
huzur getiremez.
Ne yapmalı? Yapılacak şey basittir.
Öncelikle Türkiye’de etnik siyaset ceza kanunlarıyla ve Anayasa hükümleriyle
sonsuza dek yasaklanmalıdır.
Sonra Suriye ve Irak Arap
yönetimleriyle anlaşarak bölgede eli silâhlı tek bir Kürt kalmayana kadar Kürt bölücü terörüyle mücadele edilmelidir.
İçinde Kürt kökenli yurttaşları olan devletlerin bu toplulukla ilişkileri kendi
egemenlik sahasına terk edilmelidir. Ortadoğu’da Kürt silahlanmasının bölmeye
çalıştığı dört ülke bu konuda derhal bir pakt kurmalıdır.
Silâhlı yapıları dört ülkenin ortak operasyonlarıyla kesin ve
kararlı biçimde yok edilecek Kürt
ihanetinin içerideki siyaset ayakları da derhal cezalandırılmalı, parti
yöneticileri hapsedilmeli, ikinci derece yandaşlar vatandaşlıktan çıkarılmalı
sınır dışı edilmeli veya suçlarının
derecesine göre “kısıtlanmış vatandaş” olarak kaydedilmelidir.
Bütün bunlar yapılmaksızın bir
sözde Kürt devletinin oluşumuna izin verilirse ne olur?
Kürt terörü daha da azar ve
İsrail’den çok daha tehlikeli bir biçimde bütün ulusal yapıları yok etmeğe
yönelir.
O yüzden Ortadoğu’yu temelinden yıkmaya kurulmuş silâhlı Kürt ihanetinin sonsuza dek
susturulması, Ortadoğu’da barışın ve huzurun tek çaresidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder