6 Temmuz 2021 Salı

Ortadoğu’nun Altındaki Nükleer Bomba: Kürt Bölücülüğü

 

Ortadoğu  Barışının Karşısındaki Gerçek Tehdit


Hayır… Ortadoğu sorunu sanıldığı gibi  İsrail Filistin çatışması falan değil. Çünkü Filistinliler çoktan bir kamp varoşu kabile devletçiliği rejimine alıştırıldılar. Karşılarında çok güçlü ve kendi düzenini dayatabilen ulusal bir devlet var: İsrail. Hamasa vs artık “kan dökücü Müslüman” karikatürlerinin birer figüründen öte değiller.


Son otuz yıldır Ortadoğu bambaşka bir hastalıkla enfekte. O hastalık da Kürt bölücülüğü. Amerikan  petrol zenginlerinin ve  ekâbir devlet adamlarının el birliğiyle palazlandırdıkları Kürt aşiretleri ve onların  kendilerinden daha hırçın katil çocuğu PKK  Ortadoğu’daki dört devleti gözler önünde acıka tehdit ediyor.

Artık sosyal medya hesaplarının en “vatanseverlerinde” bile Kuzey Irak kürt yığışmasına “Kürdistan” denmeye başladığı için okurları uyarmak istedim.

Kuzey Irak bir “Kürdistan” falan değil. Orası sahipli bir köpeğin zincirinden bağlandığı oyun sahası. Yemeğini, enerjisini veren yabancıları ısırmakta tereddüt etmeyen bu köpek tabiatlı güruh, Suriye gibi  gelişmemiş bir ülkeyi de bölmeyi aşardı.

Bazıları Kuzey Irak Kürt yığışmasının PKK’dan rahatsız olduğunu falan söyleyerek bu yığışmanın meşru bir özelliği olduğunu falan anlatmaya çalışıyor.

Kuzey Irak Kürt yığışması,  Ortadoğu’nun barışına ve huzuruna  yöneltilmiş tehditlerin neredeyse “nükleer” seviyede  yığıldığı  açık bir cephaneliktir.

Kuzey Irak Kürt yığışması, sözde bir bayrak ve  ucuz kalaşnikoflarla devlet ve ulus olunabileceğini sanan  Kürtçü ihanetinin kaynağıdır.

Kuzey Irak’ın Kürdistan olduğunu vs savunarak hiçbir Kürt’ün bize ısınmasını sağlayamayız. Bu aksine Kürt kökenli yurttaşlarımızda PKK’ya ve eli silahlı Kürtlere boyun eğdiğimiz, ülkemizin bölünmesine rıza gösterdiğimiz algısını uyandırır.

“ Bir Kürt kedisini bile teslim etmeyeceğini” söyleyen bir Kürt aşiret ağasıyla “dört devletten toprak talep eden” bir başka hadsiz Kürt aşiret ağasının “devlet” düzeyinde ciddiye alınması hiç kimseye huzur getiremez.

Bugün Kürt bölücülüğüne gösterilen en küçük bir hoşgörü yarın bize yeni silâhlı kalkışmalar, yeni Sur kalleşlikleri olarak geri dönecektir.

Ne yapmalı? Yapılacak şey basittir. Öncelikle Türkiye’de etnik siyaset ceza kanunlarıyla ve Anayasa hükümleriyle sonsuza dek yasaklanmalıdır.

Sonra Suriye ve Irak Arap yönetimleriyle anlaşarak bölgede eli silâhlı tek bir Kürt kalmayana kadar  Kürt bölücü terörüyle mücadele edilmelidir. İçinde Kürt kökenli yurttaşları olan devletlerin bu toplulukla ilişkileri kendi egemenlik sahasına terk edilmelidir. Ortadoğu’da Kürt silahlanmasının bölmeye çalıştığı dört ülke bu konuda derhal bir pakt kurmalıdır.

Silâhlı yapıları  dört ülkenin ortak operasyonlarıyla kesin ve kararlı biçimde  yok edilecek Kürt ihanetinin içerideki siyaset ayakları da derhal cezalandırılmalı, parti yöneticileri hapsedilmeli, ikinci derece yandaşlar vatandaşlıktan çıkarılmalı sınır dışı edilmeli  veya suçlarının derecesine göre “kısıtlanmış vatandaş” olarak kaydedilmelidir.

Bütün bunlar yapılmaksızın bir sözde Kürt devletinin oluşumuna izin verilirse ne olur?

Kürt terörü daha da azar ve İsrail’den çok daha tehlikeli bir biçimde bütün ulusal yapıları yok etmeğe yönelir.

O  yüzden Ortadoğu’yu temelinden yıkmaya  kurulmuş silâhlı Kürt ihanetinin sonsuza dek susturulması, Ortadoğu’da barışın ve huzurun tek çaresidir.

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok: