Bu sabah kızımı deneme sınavı
için dershanesine bıraktım. ( Özür dilerim artık ülkemizde “dershane” yoktu,
değil mi?)
Yolsa sinyal vermeden , şerit
değiştiren, kalkan, dönen arabalar ister istemez canımızı sıktı. Sonra kızım,
kavşakta ışıkları beklerken “ Yeşili kaçırmak üzücü, değil mi?” diye sordu.
Yeşili kaçırmak, kırmızıya
yakalanmak hepimizi üzen bir şey değil mi? O zaman aklıma şöyle bir düşünce
geldi: “ Şimdi zaman öldürmek isteyen biri için kırmızı ışık aslına nefis bir
fırsattır. Zamanı değerli bilenler için
de sürüş esnasında yapamadıkları ufak
tefek şeyleri yapabilmek, biraz daha düşünebilmek
ve belki yanındaki kızıyla konuşabilmek için nefis bir fırsattır.” Dedim.
O da bana “ Yani böyle agresif
bir ortamda öyle hissedilmesi normal değil mi?” diye sordu. O zaman da aklıma
trafik keşmekeşinin, aslında trafiği agresif bir şey olarak görmek
alışkanlığımızdan dolayı oluşabileceği fikri geldi. “ Ayrıca” dedim, “ Belki
kırmızı ışıkta durmak, yavaşlamak bir kaç saniye sonra meydana gelebilecek bir
kazayı engelleyecektir, kim bilir?” Bu düşünme biçimi kızımın aklına yattı.
Nitekim kızımı dershaneye
bıraktıktan herhalde beş dakika sonra ışıkları yanmayan bir kavşağa geldim. Üç yönden gelen üç araba
dönüş için birbirine bakıyordu. Herkes bir an önce yoluna girmek istiyordu. Ana
yolda ben olmama rağmen, solumdakine dönüş için yol verdim, ondan sonra diğeri
sağa döndü, yol boşaldı ve devam ettim.
Sürekli böyle düşünüp buna uygun
davranabilir miyiz? Aslında neden olmasın? Sürekli böyle davranamayacak
olduğumuza dair olumsuzluk kafamıza yerleştiğinde, daha gerçekçi, daha nazik,
daha sakin mi olacağız?
Belki sürekli nazik olamayacağız.
Ama nazik, sabırlı ve olumlu davranmanın
düşünmenin önemi kafamıza bir tohum olarak bir kere ekilmeli. Eğer bunu
bilinçli olarak düşünüp gereğine inanırsak bütün bu yararlı alışkanlıklar mutlaka yararlı
bir birikim oluşturacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder