Çocukları neden eğitiriz? Eskiden
buna terbiye etmek denirdi. Terbiye yalnızca nezaketle ilgili değil.
Terbiye neyin yapılıp neyin yapılmaması gerektiğini çocuğa
ezberletmektir. Çocuk onca bazı davranış kalıplarını ezberler, uygular sonra
bunları alışkanlık edinir ve daha sonra da artık düşünmeye gerek kalmaksızın
hayatı boyunca tekrarlar.
Yalnız bu “terbiye” denen şey de
belli bir şekilde verilir. Eğitimde belli bir aynılık sağlanmazsa ülkenin her yerinde ayrı bir sürprizle
karşılaşabilirsiniz. Demokrasi, yönetimlerin
barışçı şekilde değiştirilmesidir ama her kabilenin kendi başına çocuk eğittiği bir savan rejimi değildir.
İşi gene döndük dolaştık siyasete
mi getirdik? İyi de dönerken, şerit değiştirirken sinyal vermeye gerek
duymayan, sağlama yapan, emniyet şeridi işgal eden, karşıdan karşıya geçerken
sola sağa bakmayan insanlar yalnızca bir oy vererek Allah gibi hükmedebileceklerini biliyor.
Yere tüküren, yolun sağından
yürümeyi bilmeyen, açık gördükleri her kadını “fahişe” yerine koymaktan
utanmayan insanlar, yalnızca bir oy vererek insanların ahlakına din yoluyla
tasallut edebileceklerini biliyor.
İyi de bunun eğitimle ilgisi ne?
İlgisi şu:
Çocuklara her türlü saçmalığı
öğretebilir, ezberletebilirsiniz. Bunu
hayvanlara da yapabilirsiniz. Hayvanları eğiterek uzaya bile gönderdik. Buna da “eğitim” diyebilirsiniz. Yalnız
hayvan eğitimiyle insan eğitimi arasındaki fark şudur: İnsan eğitiminde iş
uyarımla davranış elde etmenin yanı sıra bir de inan yavrusuna sebep-sonuç ilişkisi kurmak
yeteneğini kazandırmaktır.
Köpek, “otur” dendiğinde, oturur
ama bunun dışında kendi iradesiyle sebep sonuç ilişkisi kurarak eyleme geçemez.
Oysa insan yavrusu kendi başına her şeyi yapabilir. O halde insana kendi
toplumunun doğrularına ve yanlışlarına göre “neyi neden yapması veya yapmaması
gerektiği” öğretilmeli ki toplumda herkes birbirinden yanı davranış kalıplarını
göreceğini bilebilsin.
Tamam da Türk toplumunun “normlarını”
kim belirleyecek? Bu normlar Atatürk tarafından belirlenmiştir. Toplumumuzda
kadın erkek ilişkilerinden trafik davranışlarımıza kadar her şey, akılcılığa
dayandırılmış ve Türk millî varlığıyla ayağa kaldırılmıştır.
Bu nasıl gerçekleşmiştir? “
Dünyada Türk olarak varız! Dünyada Türk olarak bağımsız ve şerefle varız!”
diyen çocuklar ders çalıştığında kimi,
nasıl müreffeh ve özgür kılacağını öğrenerek yetiştiriliyordu. Bugünse
Türklüğün anlamını bilmeyen çocuklar, yere tüküren, başı açık her kadına kötü
gözle bakan, şerit değiştirmeyi bilmeyen büyüklerinin elinde, soysuz menfaatperestler olarak yetiştiriliyor.
Bugün yapılan ilk şey Türk çocuklarının aklından Türklüğü silmek
; daha sonra da onları “herkese karşı nazik”, “ herkes karşısında düşünceli” olmak
yerine yalnızca Arapları veya Müslümanları seven, geri kalanına karşı gücü
yettiğince vahşi ve kaba davranan, çıkarcı, iki yüzlü, güç tapınıcısı
yetişkinler yapmak.
Eğitimde, milliyetçiliği, lâikliği
ortadan kaldırırsak varacağımız yer çocukları, sahiplerine köpek edilmiş insan yavruları olarak yetiştirmek olacaktır. Eğitimi,
milliyetçilikten ve lâiklikten uzak hiçbir toplumda, insana saygılı ve hele
üretici bir insan yetiştirilemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder