Annem birkaç gündür, sanalağ hattının nakli için
uğraşıyor. Ayrıca koşu bandının servisinin de eve gelmesi için uğraşıyor.
Maalesef ikisi de ipe un sermiş gibi görünüyor.
Yılbaşı için hediye kuralarımızı
da çektik.
Bugün kuvvetli bir sağanak ve
sonra dolu yağdı. Allah’tan dolular iri
değilmiş.
Annem Netflix’te yeni bir dizi
seyrediyor: “Broadchurch”. Başrolünde Doctor Who’da severek seyrettiğimiz David
Tennant var. Bu dizide oldukça sert ve depresif bir karakteri canlandırdığını belirtmeliyim.
Sabahtan doktora danışmanımla
buluştuk. Şimdilik yapılması gerekenleri yaptık. Sonrasında eşimi beklerken
kafede yeni kitabımı yazarken bir garson kız roman yazıp yazmadığımı sordu.
Daha önce de orada yazdığım, dikkatini çekmiş.
Ayrıca sabahtan İngilizce
videolar seyrettim. Ne kadar çok İngilizce dersi varmış!
Böyle yazınca ne çok görünüyor.
Belki bir günlük böyle bir
şeydir. Oysa ülkenin doğusunda ve güneydoğusunda, “batılılar” hâlâ çekip gidecek yabancılar olarak görülüyor.
Ülkenin muktedirleri doğunun ve güneydoğunun Kürdistan olduğunu düşünmeğe devam
ediyor. Hayat pahalılığı hız kesmiyor. Ve bunlar hakkında yazınca ya faşist
sayılıyorum, ya ırkçı ya da “vatan haini”.
Muktediriyle, muhalifiyle yabancı bir çoğunluğun işgal
ettiği bir ülkede yaşıyorum.
Sahi ne istiyor bu insanlar?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder