23 Kasım 2009 Pazartesi

Dersim’de Mehmetçik Olmak


Dersim konusu aklın ve vicdanın terazisinden uzaklaştırılıp Türk düşmanlığının bir gerekçesi haline getirildi gibime geliyor.

Kurulu devlet nizamından hoşlanmadıkları için askerlerimizi öldüren ve bu isyana kadınlarını da dahil edip ellerine tutuşturdukları silâhlarla askerlerimize ateş ettirmiş bir topluluk var ortada.
Kanlı bir operasyon yapılmış, had aşılmış olabilir ki bunu tasdik etmek zaten mümkün değildir.
İşin kötü yanı şu ki kadınlarının ellerine silâh vererek onları öne süren adamların, daha ortada hiçbir şey yokken karakollarımızı basıp tek biri sağ kalmayana kadar hem de defalarca askerlerimizi şehit etmelerinin vebalini kim üstlenecektir, bunu cevabını kimse vermeye yanaşmıyor.

Türk Ordusu’nun askeri olmaktan başka hiçbir suçu olmayan Mehmetçik’i kalleşçe şehit edenlerin şeref yoksunluklarının bedelini kim ödeyecektir? O karakollardaki Mehmetçikleri şehit edenlerin kaç tanesi, o Mehmetçik’lerin analarının bir gözyaşına değerdi, önce bunun hesabı verilmeli! Kendilerine defalarca kurulu meşru devlet nizamına isyan etmemeleri için nasihatler yollanan bir topluluğun bunlar hiç olmamış gibi Türk millî hâkimiyetine tecavüz etmeye kalkmasına nasıl bir cevap verilmeli idi?

Bu gün de aynı kanlı ve insanlık dışı isyanı sahiplenenler, evlerinde öküzleri kadar değer vermedikleri kadınlarını, birer yevmiye kapısı haline getirip üzerlerinden devleti soyduktan sonra, kış gününde sokaklarda çırılçıplak peçete sattırdıkları çocuklarını, çatışmalarda öne sürmekten çekinmiyorlar.

Dersim bir Alevîlik çatışması değildir.
Dersim, bu topraklardaki Türk hâkimiyetine karşı alenî bir ayaklanmadır ve bugünkü anakronik hümanist terminolojiye göre de açıkça ırkçı bir başkaldırıdır.
Bu isyanın kendisi bizatihi gayrı meşrudur, alçakçadır.
Sonrasında meydana gelen aşırılıklar dahi, bu “ırkçı” ve feodal isyanın gayrı meşruluğunu değiştiremez.

Hiçbir devlet kendisine karşı böyle bir ayaklanmayı hoş göremez.
Devlet gücünün haddi aşan şekilde kullanılması, daima denetlenmeli ve kısıtlanmalıdır. Bu, gücü yetenin devlete karşı ayaklanmasının bir kahramanlık destanı gibi savunulmasına izin verilebileceği anlamına gelmez.

Dersim isyanına bir tür kurtuluş savaşı anlamı vermeye kalkarak hümanizm taslayanların, isyanın başlangıcında, her şeyden habersizken karakolunda şehit edilen Mehmetçik’lerin bu vatana ve milletlerine verdikleri anlamı göz ardı edivermeleri çok düşündürücüdür. Aynı zevat zaten bu gün de Mehmetçik’i ve onun ailesini ölümle korkutarak millî hâkimiyetimizi bölebileceğini sanmaktadır.

Çünkü herkesin anlam dağarcığını, kendi aşireti dışındakileri düşman sayan ilkelliğin dağarcığı kadar kısır sanmaktadır.

Kimse kusura bakmamalıdır ki bu ülke bizimdir ve adını koyan Türk Milleti için orası da Tunceli’dir!


2 yorum:

selcen dedi ki...

İşte budur.Yüzyıllarca aşiret zihniyetiyle koyun gibi güdülen toplulukların,şeyhlerinin akılsızlığı yüzünden düşürüldükleri acı durumu söylemek neden zor geliyor bazılarına?Solcu oldukları zamanlarda "feodalite"nutukları çekenler şimdi seyitlere ağıt yakıyorlar.EEE fırıldaklık bu işte.

Afşar Çelik dedi ki...

Türkiye'nin Türk vatanı olduğunu kabul etmedikleri için... Sanırım bu topraklardan gitsek bile bize hınçları bitmez. Ta ki türk adı tamamen ortadan kalkana kadar...