Bir korku ülkesinin buğdaylarıyız
biz.
Biçilmekten korkmamız gerekmeli
sadece.
Oysa öyle değil….
Çünkü küflü, mantarlı içimiz.
Paslanmışız, çürümüşüz.
Ondan ötürü zehirle dolu içimiz,
bunu en namussuzca biliriz. İnsanın kötü olduğunu bilmesi kadar kötü bir şey
yok. Kötülüğü sindiriyoruz…
Sindirmek ne demek? İçine aldığın
şeyi içinden bir parça yapmak demek.
Biz kötülük sindiriyoruz. Çünkü
kötülükle besleniyoruz.
Hayır… Kötülükten bahsedip de ümitsizlik
etmemek lâzım, ben de biliyorum da… Göz göre göre yalan söylendiğinde…
Çocukluğumuzun en masum anılarına küfredildiğini işittiğimizde… Her şeyin tepe taklak edildiğini gördüğümüzde…
Akla seslenmek mümkün mü bu
memlekette?
Akıl böylesine hınçla böylesine
nefretle böylesine inatla reddedilirken…
Herhangi birini ikna etmek mümkün
mü?
Sabrınızın lâğıma akıtılıp
durduğunu gördüğünüzde, ne hissedersiniz?
Ne desek öfke doğruyor ne
söylemesek saldırganlık…
Varoluşumuz bir kabahat artık
memleketimizde, konuşmak neredeyse suç…
Hepiniz her gün aynı şeyleri
duyuyorsunuz, biliyorum.
Hepimiz aynı şeyleri “susuyoruz”,
onu da biliyorum. O zaman niçin
yazıyorum?
İşte onu bilmiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder