“Kutsal”, dokunulamayanı, eleştirilemeyeni işaret ediyor.
Her insanın böyle bir alanının, nesnesinin olması onun “doğal hakkı” sayılıyor.
Aslında kutsallık, kendi başına bir anlam ifade etmiyor; en
azından medenî toplumlarda. Dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez olan şey
“temel haklar”. Tamam da “temel haklar” ne o halde? Neden onları “temel”
sayıyoruz? Onlar olmaksızın bir bina falan
yapamıyor muyuz?
Temel haklar olmadan insan var olamıyor, bu kadar basit. Bu
hakları yok ettiğimizde, insan da yok oluyor. Yani? Hayat hakkı olmadan insan
yaşayamıyor. Elinde kendisi için tutacağı bir varlık olmadığında insan
yaşayamıyor. Kendi yolunu çizemediğinde insan yaşayamıyor, çünkü yaşamı
başkasının elinde olduğunda, yaşamını koruması da mümkün olmuyor.
Bunlar bize neyi gösteriyor? Bunlar bize neyin “kutsal”
olduğuna dair yaşamsal örneklerimizin ve ölçülerimizin olduğunu gösterior.
Demek ki kutsallık, özü itibariyle bizim kanaatlerimizden ya da sebepsiz
inançlarımızdan bağımsız bir şey.
Tamam da “vatan”, “millet”, “hüriyet” vs gibi kavramlar ne o
zaman, değil mi? Bunlar bizim “uydurduğumuz” şeyler değil mi? Hiç bir hayvanın
milliyeti, vatanı vs olmadığına göre kafamızda yarattığımız kavramlara
kutsallık atfetmemiz neyin nesi oluyor?
sana ait “vatan”, “millet”, “milliyet”, “tarih” gibi kavramların doğadan hazır elde edilmediğini, bunların, insan türünün hemcinsleriyle beraber yarattıkları ortak “değerler” olduklarını anlamamız gerekir. Bu yüzdendir ki “seçmediğimiz” ailemize sevgi ve bağlılık duyduğumuz gibi ailelerimizi güven içinde tutan “milleti” de aynı şekilde sever ve ona bağlanırız.
Bir insanın aklını silsek, kelime üretme ve anlama kapasitesini
elinden alsak, onun elinden insanlığını almış oluruz. Tamam da insanlığı
elinden alınmış bir varlığın artık insan değerlerine, insan sorumluluklarına
sahip olmasını bekleyebilir miyiz? İşte kutsiyet bu yüzden, anlam, kavram ve
bağlam yaratabilen insanın “kendi doğasını” ilgilendiren bir dokunulmazlıktır.
Bir başka deyişle, kendisinden vazgeçtiğimizde bizde
eksiklik yaratmayan, var oluşumuzu etkilemeyen, insanlığımıza zarar vermeyen
şeylerin kutsallığı yoktur. Peki vatan, milliyet gibi kavramlar böyle midir?
Hayır. Çünkü onları kaybetmemek için hayat hakkımızdan vazgeçebiliyoruz. Demek
ki insanın anlamlandırdığı bu olgular,
insanın doğasının ayrılmaz parçaları.
Devam edeceğiz...
2 yorum:
Heartfelt thanks for your exceptional post—it was both insightful and inspiring.
Thanks for your kind comment but my vocabulary is still awful.
I wonder why you wrote your comment in English if you could get my video?
By the way thanks again. Everytime welcome this store... :)
Yorum Gönder