Aslında bu acemi yazarların yapacağı bir şey,
onu da biliyorum. Kış üzeri güz sonu , altın elbiseli bir Ankara sabahında,
sevdiceğimi beklerken kitap okumanın, okuduğum kitaptaki kütüphanede bitmeyen bir
sepya cenneti, bulmanın hayali,
kıyıdan köşeden dolanarak geçerken ben üstüme tam da havaya uygun bir şeyler
geçirmenin memnuniyetiyle oturuyorsam eğer bu bana yetmeli ve dahi yetiyordu
da.
Bir yerlere saplanıp kalmak istiyoruz. Sonra
da saplanıp kaldığımız yerin doğru olduğunu bilmek istiyoruz. Aslında saplandığımız
yerin doğru olduğuna gönülden inanıyoruz ve her birimizi kendi demirden
imanımızı oluşturuyoruz.
Bu kötü mü?
Başkasına zarar vermezsek hiç de kötü değil
çünkü insan başka türlü huzur bulamaz.
Ve fakat… Bu ancak iyi insanların huzur bulma
biçimidir ve maalesef biz içimizde kötülük barındıran, kötülüğü bile isteye
içimizde mayalandıran, iyiliği kötülüğü paylaşıp da birbirini aklamak sanan bir
ikiyüzlü alçaklar yığınıyız.
Bugün oğlumla matematik çalıştım, iyi bir iş
yaptığımı gördüm, rahatladım.
Bugün uzun zamandır aramadığım bir genç arkadaşımı
aradım. Sağlığının ve keyfinin yerinde olduğunu öğrendim, başarılarında
ilerlediğini işittim, kıvandım.
Bugün ailecek bir Agatha Christie uyarlaması seyrettik, beraber zaman
geçirdiğimiz için mutlandım.
Bugün sona ermeden bloğa bir şeyler yazdım.
İyi bir insan mıyım bilmiyorum ama yarın geberip gittiğimde, en azından geride bir
şeyler bıraktım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder