2 Temmuz 2020 Perşembe

Yazıdan Dönen İlkellerin Altın Çağı



Ne zamandır yazmıyordum.
Yazı nasıl bulundu? - Yumurtalı Ekmek 
Yazmanın modası geçti galiba?

Medeniyet yazıyla gelişti fakat  yazı ötesi bir zamana mı geldik ne? İnsanlar okumaktan çok seyretmeyi seviyor herhalde. Hatta yazanları veya oynayanları seyretmeyi seviyor herhalde. Kendimi fevkalâde çağdışı hissediyorum.
Geçen günlerin  birinde kendisine bir sürü mektup yazdığım arkadaşlarımdan birinin Almanya’ya gittiğini öğrendim. Bana bir mektup adresi yollamasını istedim, yolladı.  Şu e-posta devrinde  mürekkepli mektup mu yazacağım? Galiba evet…

Fakat size kötü bir haberim var: E-posta bile yazı yazmayı gerektiriyor.

Öyle bir çağa girdik ki ancak yaşayanları seyrederek yaşayabilen ve doğrudan verilen sınırlı sayıdaki emirle iş görebilen  bir insan türünün egemenliği başladı.

Bu insan türünün doğum yeri, Türkiye. Gelecek nesiller bu türün tehdidi altında. Çünkü bu tür, yazı gibi son derece gelişmiş bir araçla geliştirilen uygarlığın düşmanı.

Doğada Yazı Yazmak | Burçin ErkanBu tür bırakın herhangi bir yazı inşasını, yazısal ifadeyi yazmayı herhangi bir yazıyı okumaktan bile aciz. İşte bu yüzden sınavlarda durmadan “Okuduğunu anlayan, okuduğundan bir anlam çıkarabilen öğrenci” arayıp duruyoruz boşuna. Öğrencilerden “okudukların anlamalarını” bekliyoruz ama onları okumağa özendirmiyoruz. Merak ediyorum, boş saatlerinde öğretmenler odasında kitap okuyan kaç öğretmenimiz var? Felsefeyi ve mantığı alabildiğine küçümseyip sonra da çocuklarımızın, okudukların neden anlamadıklarını merak ediyoruz.

Felsefeden ve mantıktan alabildiğine nefret ediyoruz ama çocuklarımızın önüne hayatları boyunca  toplumlarında bir daha kullanmayacakları kelimelerle dolu paragraflar koyup onların doktor olmalarını istiyoruz.

Türkiye Homo simplex diyebileceğimiz bir insan türünün egemenliğin girmiş durumda.

Bu türün başlıca özellikleri, yazısal ve kurgusal ifadeleri  anlayamamak, şartlanmasının dışındaki hiçbir veriyi algılayamamak.

Trafik levhalarından bir anlam çıkaramamak, yolun durumunu okuyamamak, dolayı anlatımları teşbihleri/benzetmeleri, anıştırmaları, çağrışımları anlayamamak, deyimleri ancak kelime kelime okuyarak  tercüme etmeye çalışmak gibi gariplikler bu türün belli başlı işlerinden…

Dolayısıyla bu tür bir insan kitlesinin “okuyacağı” şeyler de marketlerde ancak kedi maması veya deterjan muamelesi görüyor.

Sevgili okur, sen atık yoksun ve alabildiğine büyük bir bencillikle kendim için yazıyorum. Okuduğunla aklını buluşturmaktan aciz bir kitleye hiçbir şey yazılamaz. Böyle bir çaba beyhude bir çabadır.
Stupid Button - Apps on Google Play 
Öyleyse ben ne yapıyorum? Ben, kendi adına, kendi ülkesine, kendi ulusuna, kendi atalarına düşman olup da onlardan nefret ederek “insan” olacağını sanan bir maymunsular  egemenliğinin, kendi kendisini büyük ihtimalle  kazayla yok edeceği ( çünkü elin altıdaki yüksek teknolojiyi ancak daldaki muzu düşürecek sopa kadar kullanmayı bilen bir tür bu) o günden sonrasına bir kayır bırakıyorum.

“Geri kalmış ülke”,   henüz insanken yarışta bir şekilde geri kalmış toplumları ifade ediyordu. Oya “ gelişmekte olan ülke” ne yazık ki “insan olmağa uğraşan” ülke anlamına geliyor… Bunu nasıl mı iddia edebiliyorum?

Bilmem? Sizce nasıl iddia edebiliyorum?




Hiç yorum yok: