Tanrı'nın dini yoktur. (Gandhi) |
Bundan önceki yazıda, dinin
varoluşuna dair bir şeyler düşündük. Yeterince düşünüp düşünmediğimizden emin
değilim.
Dinler bütün insanlığa inmiş
evrensel ve kapsayıcı öğretiler midir? Yoksa herhangi bir kültürün etkisiyle
yaratılmış ideolojiler midir?
Bir önceki yazıda düşündüğümüz
bir şeyi tekrarlamakta fayda olabilir.
Sınırsız bir varlıkla sınırlı bir
varlığın temasında, sınırlı varlığın algıları, sınırsızlığı anlamasına
yetebilir mi? Eğer sınırlı varlığın
algıları, sınırsızca açılırsa artık kendi varlığını idrak etmeye devam edebilir
mi?
Ama daha önemli soru şu: Diyelim
ki istisnai bir canlı Tanrı ile temas etti.
Tanrı ile temas etmemiş hemcinslerine bu teması aktarabilmesi mümkün
müdür? Mümkün değildir. Çünkü onun
tecrübesini yaşamamış hiç kimsenin, onun “bildiklerini” bilmesi mümkün
olmayacaktır.
Burada bir başka sorun şudur:
Tanrı’nın varlığına dair düşüncemiz,
ancak ve yalnız onunla temas edebilmiş birilerinin var olduğu söylendiği için mi gelişmiştir? Yani
peygamberler olmasaydı, insanlar bir yaratıcı gücün var olabileceğini
düşünemeyecekler miydi?
O halde sondan başlayalım:
İbrahim’in meselinde anlatıldığı gibi insanoğlunun bir yaratıcı güce aklını
kullanarak ulaşması, doğal bir çabadır. Çünkü insan anlam arayan tek canlıdır.
Buraya kadar sorun yoktur. Sorun, anlam arayan insanın
neden bu anlamı bulabilmek için bir aracıya ihtiyaç duyduğundadır. Aslında
insanın Tanrı düşüncesine ulaşabilmesi için bir aracıya da ihtiyacı yoktur.
Neden buna ihtiyacı yoktur? Çünkü insan kendi sınırlılığı ölçüsünde, evrensel
bir yaratıcının varlığını sezebilir de ondan. Cahil bir köylü için ekinlerine
hayat veren Tanrı, yalnız ekinlerine
hayat vermez. Çiftçi ekinleriyle beraber
içinde yaşadığı hayat döngüsünün tamamının belli bir düzende sürmesini
sağlayan büyük bir kurucu iradenin varlığını düşünebilir. Ama bundan ötesini
düşünmeye pek yanaşmaz ve aslında bundan ötesini düşünmesi de gerekmez. Kaldı
ki hayat döngüsünün yani varoluşunun devam ediyor olması, çiftçinin tanrısının “merhametli” ve “ var
edici” bir varlık olduğunu düşünmek için
yeterlidir.
Bir gün birisi gelip de “
Buğdaylarına can veren Tanrı cennetteki tahtında oturup herkesi gözetiyor Emrinde şu kadar melek var.
Onun cennetinde şunlar şunlar var…”
falan diyerek onu anlayamadığı şeylere
ikna etmeye çalışması, devlet müdahalesi gibi bir zorlama olmaksızın çiftçi
için son derece saçma olurdu.
Neyse bugünlük bu kadar yeter. Her şeyi birden düşünmek çok zor.