Elimizdeki devlet bu…
Durmadan tekrarlanan “Ya asimilasyon ve baskı politikaları?!” denerek ortaya konan kin var ya…
12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevi insanın kanını donduran bir yermiş, kabul… Peki aynı dönemde Mamak nasıl bir yer?
Orada tutuklulara “Türk” oldukları için iltimas mı edilmiş?
Elimizdeki “devlet” bu!
Ya bu devleti düzelteceğiz veya düzelteceğiz. Her haksızlığa uğrayanın eline silâh aldığı bir hali, geçmişin toprağına kin ekerek var etmek “hakka hizmet etmek” değildir!
Etnik ayrılıkçılık “kin gütmek” hakkını kendinde buldukça, bölmeye çalıştığı toplumun “kinini” de kendine yönelttiğinin farkında değil mi?
Etnikçilerin kinleri “hak” sayılıyor ama şehidinden dolayı Apo’ya kızanların öfkesi “faşizm” öyle mi? Bu hangi vicdana sığıyor?
Zaten mesele, etnik ayrılıkçıların bize karşı, vicdanımızı bir silâh olarak kullanmaları… Bizim vicdanımızdan vazgeçemeyeceğimizi biliyorlar ve terörle her istediklerini kabule zorluyorlar. “Ayrılmak istemiyoruz!” diyorlar devleti kabul etmiyorlar. Devleti kabul ettiklerini söylüyorlar, “Liderimiz Sayın Abdullah Öcalan’dır!” diyorlar. Bu dilemma, ahlâksızlığın , vicdansızlığın sınır tanımaz iştahının bir delili…
Vicdandan vazgeçmek demek etnik terörün metotlarını benimsemek demektir. Sokaklara çocukları acımadan sürenlerin en büyük “avantajı” zaten oyunu kuralsız oynayabilmeleri… Onlar, zaten ahlâkın sorumluluğunu kabul etmedikleri için ahlâkı sırtında taşıyanları sömürebiliyorlar. “Diyarbakır cezaevi ne oluyor o zaman?” diyeceklere cevabımız : “Lânet olsun bu memleketin evlâdına eza etmiş herkese!” olur.
Vicdandan ayrılmadığımız için etnik ırkçıların ve bebek katilinin söylemlerini kullanmıyoruz “Bilmem kaç milyon bir ayaklanırsa..” gibisinden tehditler savurmuyoruz.
Bu devlet hepimizin, onu tadil etmek de hepimizin sorumluluğu.
Elimizdeki devlet bu!
Durmadan tekrarlanan “Ya asimilasyon ve baskı politikaları?!” denerek ortaya konan kin var ya…
12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevi insanın kanını donduran bir yermiş, kabul… Peki aynı dönemde Mamak nasıl bir yer?
Orada tutuklulara “Türk” oldukları için iltimas mı edilmiş?
Elimizdeki “devlet” bu!
Ya bu devleti düzelteceğiz veya düzelteceğiz. Her haksızlığa uğrayanın eline silâh aldığı bir hali, geçmişin toprağına kin ekerek var etmek “hakka hizmet etmek” değildir!
Etnik ayrılıkçılık “kin gütmek” hakkını kendinde buldukça, bölmeye çalıştığı toplumun “kinini” de kendine yönelttiğinin farkında değil mi?
Etnikçilerin kinleri “hak” sayılıyor ama şehidinden dolayı Apo’ya kızanların öfkesi “faşizm” öyle mi? Bu hangi vicdana sığıyor?
Zaten mesele, etnik ayrılıkçıların bize karşı, vicdanımızı bir silâh olarak kullanmaları… Bizim vicdanımızdan vazgeçemeyeceğimizi biliyorlar ve terörle her istediklerini kabule zorluyorlar. “Ayrılmak istemiyoruz!” diyorlar devleti kabul etmiyorlar. Devleti kabul ettiklerini söylüyorlar, “Liderimiz Sayın Abdullah Öcalan’dır!” diyorlar. Bu dilemma, ahlâksızlığın , vicdansızlığın sınır tanımaz iştahının bir delili…
Vicdandan vazgeçmek demek etnik terörün metotlarını benimsemek demektir. Sokaklara çocukları acımadan sürenlerin en büyük “avantajı” zaten oyunu kuralsız oynayabilmeleri… Onlar, zaten ahlâkın sorumluluğunu kabul etmedikleri için ahlâkı sırtında taşıyanları sömürebiliyorlar. “Diyarbakır cezaevi ne oluyor o zaman?” diyeceklere cevabımız : “Lânet olsun bu memleketin evlâdına eza etmiş herkese!” olur.
Vicdandan ayrılmadığımız için etnik ırkçıların ve bebek katilinin söylemlerini kullanmıyoruz “Bilmem kaç milyon bir ayaklanırsa..” gibisinden tehditler savurmuyoruz.
Bu devlet hepimizin, onu tadil etmek de hepimizin sorumluluğu.
Elimizdeki devlet bu!
3 yorum:
Herşeyden önce, ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken,yani çekmesi gerekirken bir de tehdit savurmasına izin verilen bir katile ses çıkarmayan yetkilileri kınıyorum.Onlara hakkımı haram ediyorum.
Diğer taraftan,bu teröristlerin,o yöre halkına bir sevgi ve şefkat beslediğine kesinlikle inanmıyorum.Dolayısı ile,onların hakkı hukuku bunları pek de ilgilendirmez.Barzanının hukuk uygulamaları bunların kafa yapısının örneğidir.Selamlar.
"Barzanının hukuk uygulamaları bunların kafa yapısının örneğidir." demişsiniz, olayı özetlemişsiniz Selcen Hanım.. Örnek ortada, kehanete gerek yok ki... Sağlıcakla kalın, gene gelin.
"Barzanının hukuk uygulamaları bunların kafa yapısının örneğidir." demişsiniz, olayı özetlemişsiniz Selcen Hanım.. Örnek ortada, kehanete gerek yok ki... Sağlıcakla kalın, gene gelin.
Yorum Gönder