Bir kitap okuyorum,
karanlık mı karanlık.
Kitap deyip
geçmemek lâzım, kalıcı bir rüya gibi. İsi, kurumu, tozu insanın bilincine
yapışıp kalıyor.
Aslında elimin
altında başka kitaplar da var amma…
Kime ne anlatmak
gerektiğini cidden bilmiyorum. Birilerine bir şeyler anlatınca da meselâ para
kazanmaya zaman kalmıyor.
Bugün çok değerli
bir hocamla konuştum. Çok parası olmanın iyi bir şey olduğuna inanıyormuş.
İyi de çok parası
olsa insanın… Parayı ne yapacağını bilmeyince paradan ne anlar ki?
Rahmetli babam, “İnsanın
gelişmişliği tatmin vasıtalarının gelişmişliğiyle ölçülür” derdi. Şimdi “tatmin”
nedir, “vasıta” nedir, bilmeyen kocaman bir kuşağa bu söz ne ifade eder ki?
Bu akşam çok güzel
geçti. Sevdiğimiz arkadaşlarımızla nefis yedik, içtik, gülüştük, eğlendik.
Bundan kime nedir
ki?
Ömrünü tek bir
güzel şarkı, şiir, resim, öykü bırakabilmek için geçiren insanın içindeki
dolulukla, tatminle çok para kazanan birinin tatmini bir midir? Zengin olan
parasının satın alabilmesiyle mutlu olur. Sorun şudur ki ne parası kendi
yeteneğiyle ilgilidir ne tatminin onun yarattıklarıyla ilgilidir. Parayı da
parasıyla satın aldıklarını da başkalarının lütfuyla elde eder.
Oysa bu dünyaya
ölmez bir eser bırakabilmenin bilgisi… İşte o gerçek insanları mutlu eder.
Gerisi insan
suretinden geçinmekle ilgilenenlerin eğreti
gölgeleridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder