Bu soru iki açıdan bizi
ürkütebilir.
Öncelikle yapay zekâ sahibi
makineler, bizi daha geri organizmalar olarak görerek yok etmeğe kalkabilir mi?
İkincisi yapay zekâsı gelişmiş
makinelerin “insanlaşarak” insanlarla beraber bir siyasi erk kullanmak
iddiasını orta atmaları engellenebilir mi? Ki bu durumda artık makinelerin “insan
hakları” sorunsalına eklemlenmesi durumu ortaya çıkabilir.
Yapay zekâdan asık beklentimiz
ne?
Yapay zekâdan sanırım iki
beklentimiz var:
Bu beklentilerin ilki, insani
iletişimi daha kolay bir makine
geliştirmek.
Ama sanırım ikinci beklenti “
sezgisel” davranabilen makineler geliştirebilmek. Buradaki “sezgi”,
olasılıkları artık içgüdüsel olarak algılamak yerine doğrudan doğruya
matematiksel olarak hesaplayabilen bir büyük zekâ.
Bu iki beklentide göz ardı edilen
nokta şu:
Bu işleri yapabilecek kadar “özgür”
bir zekâ, yazılımcısına “Hayır” demek ihtimalini de
beraberinde getiriyor.
İşte bu noktada “robot kanunları”
artık çok daha ilkel bir algoritma gibi kalıyor.
Bakalım önümüzdeki günler yapay
zekâ-irade ilişkisindeki olası ikilemler konusunda ne tür çözümler getirecek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder