17 Haziran 2024 Pazartesi

Dokunulmaz Şeriat ve Kısıtlanan Tanrı İnancı 1


Şeriat savunulabilir mi?

 

Şeriatı savunmanın bugün için mümkün görünen tek zemini, “inanç-ibadet hürriyeti hakkı”.

 

Peki ama şeriat ne?

 

Şeriat, din denen kurumun uygulanma şekli. Peki o halde din ne?

 

Din de içinde kitap, elçi, şeriat ve kilise/ruhban kurumlarını barındıran siyasi egemenlik biçimi.

 

Dini diğer siyasal egemenlik biçimlerinden ayıran şey ne? Dini diğerlerinden ayıran şey, meşruiyetini Tanrı’ya dayandırması. Peki ama bunu nasıl yapabiliyor? Bunun için insanların Tanrı inançlarını kendi üstüne alıyor.

 

Yani Tanrı’ya inanan herkesin bir dini olması gerektiği kanısını insanlara dayatıyor.  Tam bu noktada öncelik sorununu tersine çeviriyor. Nedir o öncelik sorunu? Öncelik sorunu şu: İnsan dine, Tanrı’ya inanıyorsa inanır, ama dine inandığı için Tanrı’ya inanmaz. Kısacası, insanlar din sahibi olmadan da Tanrı inancına sahip olabilir.  Bunun örneği İbrahim’in Tanrı’yı bulma kıssasıdır. İbrahim Tanrı ontolojisine ulaşırken ona herhangi bir din yol göstermemiştir. İbrahim Tanrı fikrine herhangi bir kilisenin herhangi bir ruhbanının telkiniyle ulaşmamıştır. Ona herhangi bir elçi de ayet getirmemiştir.

 

O halde Tanrı fikri dinin çok ötesinde bir fikirdir. Dolayısıyla da Tanrı inancı, “dine inanmayı” gerektirmez. Tanrı’nın varlığına “inanmak”, onun bilgimiz ötesinde kaldığı düşüncesinin bir eseridir. Hakkında yaratılmışlar gibi bir fikre sahip olamayacağımız için Tanrı’ya “inanırız”.

 

Oysa din böyle bir şey değildir. Din, bir “kurumdur”. Yani hem davranışlarımıza yön veren bir “kurallar” sistemi olmaktan ötürü hem de insanların bir “kurmacası” olduğu için, “insan yapısı” bir kurumdur. Burada temel sorun, dinin, kendisinin Tanrı’dan geldiğine bizi inandırmasıdır.

 

Burada iki sorun vardır:

Bu sorunlardan birincisi, “kavranamaz” bir varlığın “sözlerini” kavrayıp kavrayamayacağımız….

İkincisi, kavranamaz bir varlığın neden bizim gibi bir canlı türünün gündelik hayatının tüm ayrıntılarını düzenlemek isteyeceği…

 

Din ise hakkında konuşmamızın imkânsız olduğu Tanrı hakkında sürekli konuşur ve dahası, onun “adına” konuşur ve zor kullanır.

 

Sorun şudur: Tanrı’ya inancımız, din kurumunu nasıl yetkilendirir? Herhangi bir “âlimin” bizim inancımız ile yetkilendirilmesi mümkün müdür? Ya da insanlar Tanrı’ya, birileri Tanrı adına konuşsun da Tanrı adına zor kullanabilsin diye mi inanır? Elbette böyle değildir. Tanrı inancımızdan, kendi zor kullanma yetkileri için yetki devşirmek din profesyonellerinin işidir.

 

Neden bazı insanların Tanrı’yı “daha iyi anladığını” düşünmemiz gerektiğini açıklamak da mümkün değildir. Meselâ Tanrı’yı anlamak için neden belli bir dili bilmemiz gerektiği de belli değildir. Ya da o dili bilenlerin arasında bile Tanrı telâkkisi ve “şeriat” gibi fiilî uygulamalarda neden bu kadar fark olduğunu açıklamak da mümkün değildir.

 

Din, kendisini, insanların “bilgi dışında kalan” inançlarının dokunulmazlığıyla zırhlandırır. İnsanların inançlarının “dokunulmazlığı”, bu inancın “tartışma” dışı olduğuna dair yaygın uzlaşmadan kaynaklanır.

 

Oysa din, Tanrı adına konuşan, akıl yürüten ve hüküm veren insanların faaliyet sahasıdır. İçinde insan aklının sınırlılığını ve yanlışlanabilirliğini barındırdığı içindir ki din, “inancın” kutsallığına ya da dokunulmazlığına sahip olamaz.

 

Din Tanrı’dan gelmiş bile olsa, onun uygulanmasıyla ilgili bütün alt kollar, (mezhepler) tartışmalı ve sınırlı insan aklının ürünleridir. Mezhepsiz din olamayacağına göre de dinin Tanrı’dan geldiğini düşünmemiz çelişkidir. Bu durumda Tanrı’dan gelmeyen bir “kurum”, tartışmaya kapatılmış ve kaynağından rasyonalite olmayan bireysel “inancın” kutsallığını sahiplenir, temellük eder. Böylece şeriat, inancın dokunulmazlığını kendi hesabına geçirir.

 

Günümüz Türkiye’sinde şeriat taraftarlığının alabildiğine at koşturması, din ve inanç arasındaki ayrımın üstündeki  “dokunulmazlık” tabakasının incelmesine yol açıyor.

 

Din ve inanç arasındaki ayrım netleştirilmedikçe  siyasal İslâmcılığın popülist vicdan sömürüsünün serinkanlılıkla ortaya konması mümkün görünmüyor.

 

Devam edeceğiz…

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok: