Bazı arkadaşlarım beni sosyal
medyada engelliyor.
Muhtemelen beni faşist, ırkçı,
insanlık düşmanı bir suçlu gibi görüyorlar.
Onlara göre ben muhtemelen
Türklüğü savunduğum için faşist, ırkçı, ayrımcı bir insanım.
Burada benden nefret edebilmek
hakkını kendilerinde görüyorlar. Onlara göre
ben, gene muhtemelen Kürt düşmanı, göçmen düşmanı, ayrımcı, ırkçı, faşist bir
insan olduğum için benden nefret ederlerken rahatsızlık hissetmiyorlar.
Beni muhtemelen nefret etmekle
suçlarken beni “meşru bir nefret objesi” sayabiliyorlar.
Ölçülerine göre Türkiye Türklere
ait bir toprak değil. Onlara göre Türk çocuklarının,
kendi milletlerini üstün, övünülesi, değerli
görmesi “normal” değil. Onlara göre Türk
çocuklarının, vatanlarını sahiplenmesi, koruması, savunması, güzelleştirmesi
normal değil.
Onlara göre “insan” kimliksiz,
tarihsiz, kültürsüz bir uhrevi yaratık.
Kafalarında ahlâkî bir insan
idesi yaratıyorlar ve bu idenin her türlü kimlikten bağımsız ve üstün olduğunu düşünüyorlar. En azından “insan”
dedikleri zaman neden bahsettiklerini anlıyoruz.
Bu beni acı acı güldürüyor. Peki neden?
Çünkü beni sosyal medyada engelleyip
de benden nefret etmeyi insanlık ve ahlak gereği sayan arkadaşlarım, nefret
ettiğimi düşündükleri insanların amaçlarını, dünya görüşlerini, bakış açılarını
ya bilmiyor ya da bilmezden geliyorlar.
O arkadaşlarım, mesela Kürtçülerin,
Türk adından ve egemenliğinden nefret etmesini, Türk vatanının bir bölümünü
terörle, ihanetle ayırmaya çalışmasını meşru kabul ediyor.
Gel gelelim meselâ hakkını
savundukları Kürtçülerin kan dökerek elde etmek istedikleri topraklarda,
herkese Kürtçe konuşturacaklarını, sözde ulusları ile övüneceklerini, çocuklarına
sözde uluslarını sevdireceklerini, sözde tarihlerini ellerinde tuttukları
topraklarda herkese dayatacaklarını ya bilmiyorlar ya da bilmezden geliyorlar.
Bu bir komplo teorisi gibi gelebilir
ama benden nefret ederken vicdanları hiç sızlamayan bazı eski arkadaşlarım, vizesi için neredeyse
yalvaracakları ulusların, kendi ülkelerinde nasıl davrandığını gizliyor.
Burada aklıma şu geliyor.
Nefretsiz bir dünya mümkün değil.
İnsan mutlaka bir şeylerden nefret eder.
Nefretimizin her zaman bir hedefi
olur.
Biz ancak Türk’ten nefret edenden,
Türk’e karşı olandan, Türk’ü kabul etmeyenden nefret ederiz. Neden böyle? Çünkü
Türklük, ahlâka aykırı bir olgu değil. Çünkü Türk olmaktan vazgeçerek “insan”
olunamaz.
Bir nefret dalgası var ama bu
nefret Türk çocuklarından kaynaklanmıyor.
Keşke askerlerimizi,
öğretmenlerimizi, bebeklerimizi, şehit
eden, öldürenlerin içindeki Türk nefreti de arkadaşlarımı azıcık rahatsız etseydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder