1 Ekim 2024 Salı

Türk Düşmanlığının Kutuplaşmasında Türkiye

 

Türkiye şeriatçı-Arapçılık ve Kürtçülük ikilemine hapsedildi.

 

Türk halkı bu iki kutbun dehşet dengesinde taraf seçmeye zorlanıyor. Ülkenin en büyük ikinci partisi sözde “muhalefet” mantığıyla Kürtçülüğün yanında yer alırken, adında “milliyetçi” sıfatı geçen bir parti de gerek maddi menfaatler gerekse gücün yanında yer alabilmek için şeriatçı Arapçılığı destekliyor.

 

Sonuçta Türkiye, yabancı ve dahası açıkça Türk düşmanı bir kutuplaşmanın geriliminde zaman ve enerji kaybediyor.

 

Neden böyle?

 

Çünkü Arapçılığı kültürmüze dayatan şeriatçılar da Marksizmle solu sömüren Kürtçü asalaklar da “normatif ahlâkı” açıkça küçümsüyor. Dolayısıyla kendi davranışlarını vicdanen denetlemeyen, vicdanın yerine hedefi, amacı koyan bu iki kutup da ülkeden Türk adını silmek için elinden geleni yapıyor.

 

Türk düşmanlığı, bu iki kutbun Türk ülkesinde her türlü düşmanca tutumunu kendilerince meşrulaştırıyor. Türk çocuklarının milli benliklerini oluşturan Andımız’ın kaldırılmasında her iki kutbun  sessiz ve tartışmasız mutabakatı bunun ne kesin örneği. Ayrıca Türksüz Anayasa tartışmalarında da iktidar ve muhalefet partilerinin tamamen mutabık olmaları da aynı şeyi gösteriyor.

 

Peki ama bu tavrın psiko-politiği ne?

 

Bunun kaynağı amaç güdülü yaşamak. Amaç güdülü bir insan ya da kitle amacı dışında hiçbir meşruiyet kaynağı ve ölçüsü bilmez ve tanımaz.

 

Dolayısıyla yabancılaşmış, Türksevmez insanlar için adında “Türk” olan, vatandaşlığı Türk’ten kaynaklanan bir ülkenin fiziken olmasa da manen yok edilmesi başat amaç. Bu amaca ulaşmak için her türlü manipülasyon, yönlendirme, şartlama ve hatta şiddet eylemi Türkiye’nin iki  fiilî yönetim kutbunun kabul ettiği yöntemler.

 

İslamcılar “darül harp” olarak gördükleri Türkiye’de Araplaşmanın ve şeriatın önündeki Türk adının, Türk kimliğinin, Türk bilincinin  devlet gücüyle silinmesi için uğraşıyor. Kürtçüler de egemen Marksist örgütlenmelerinin Lenin’den miras aldığı, iç savaş dahil her yolla Türkiye’yi Iraklaştırmaya çalışıyor.

İki kutbun da hiçbir “normu” ve ölçüsü yok. İki kutup da uluslaşma dışı kalmış, yabancılaşmış, yozlaşmış kitlelerin ham demokrasi sömürüsünden yararlanıyor ve hukukla denetlenemeyen bu oy çığı ve çılgınlığıyla devletin ulusal temellerini tahrip ediyor.

 

Türkiye iyiyle kötünün mücadelesine sahne olmuyor. Türkiye kendi düşmanlarının çekişmelerinin arasında yok oluyor.

Hiç yorum yok: