İbrahim Şimşek'in yeni yazısını sunuyoruz. İlgiyle okunacağını tahmin ediyoruz.
Barzani kimdir ?
Yılmaz AYDOĞAN / BÖYLE GİTMEZ!
Yeni Adana Gazetisinden bir makaleyi okumanız dileğiyle buraya bırakıyorum. https://yeniadana.net/kose-yazilari/siyasi_ayak_9_barzani_baglantisi_2-4085.html
Bir “Cemaat ailesi” iken Şeyh Abdüsselam 1907 yılında Şirvani, Dolemeri, Mizari, Beroje, Nizari, Gerdi, Herki ve Bineci aşiretlerini bir federasyon çatısı altında toplamış ve o tarihten sonra “Barzani” tüm bu aşiretlerin toplamını ifade etmek üzere “aşiret adı” olarak kullanılır olmuştur.
Geçmişleri karanlıktır.
Bazı kalemler, Mesut Barzani gibi, onlar için doğruları değil “işlerine geleni” yazmaktalar. Barzaniler eğer samimi bir Müslüman ve Nakşîbendi aile olsalardı, İslâm âleminin Halifesi de olan Osmanlı Padişahı’na isyan edip Rus Çarı ile işbirliği yaparlar mıydı? Cumhuriyet kurulduktan sonra tam bir İngiliz işbirlikçisi olarak Ermeni Taşnak çetesiyle birlikte Ağrı ve Dersim isyanlarına destek verirler miydi? Üstüne, gelip Dağlıca’da Sınır Bölüğümüze saldırırlar mıydı? Bunlar nasıl açıklanabilir?
Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan Californiya Üniversitesi öğretim üyesi Yona Sabar’ın anlatımıyla Barzani Ailesi: “XVI. ve XVII. yüzyıllarda Kürdistan hahamları tarafından yazılmış el yazmaları ve belgeler bu dönemlerdeki dini, ekonomik ve sosyal hayat hakkında pek çok bilgi vermektedir. Bazı topluluklar hatta hahamlar bile ciddi yoksulluk içinde yaşadılar. Ünlü Barzani ailesi de bunlardan biridir. Bunlar Kürdistan genelinde Yahudi öğretimi için kullanılan birçok okul kurdular. Haham Nathaneal Barzani Kürdistan’da nadir bulunan çok fazla kitap ve el yazmalarından oluşan büyük bir kütüphaneye sahipti. Bu kütüphane oğlu Samuel Barzani’ye miras kaldı. Asıl ismi Samuel ben Rabbi Nathaneal Levi olan Samuel Barzani Kürdistan bölgesinin her yerinde haham olarak çalıştı. Barzani ailesi Haham Samuel’in kızı ünlü kadın haham Asenath da dâhil Kürdistan başta olmak üzere Bağdat ve Musul gibi büyük şehirlerde haham olarak kurdukları okullarda yönetici olarak faaliyet gösterdiler. Ancak XVIII. ve XIX. yüzyıllara gelindiğinde Kürdistan, Hıristiyan ve Yahudi nüfusunun azalmasına yol açan Osmanlı Devleti ile yerel ağalar ve aşiret reisleri arasında uzun süreli silahlı çatışmalarla karşı karşıya kaldı. Bölgeden gelen raporlara göre buralardaki Yahudi cemaati birkaç aileye indi, hatta hiç kalmadı.”
Ancak belirtmek gerekirse Barzani Ailesi’nden gelen şeyhlerin kendilerini mehdi, peygamber ve hatta yeryüzünün Tanrı’sı gibi sıfatlarla yüceltmeleri, dış dünya ile her türlü iletişime kapalı, Ortaçağ Avrupası şartlarında yaşayan cahil bir topluluğun, şeyhlerine körü körüne bağlılık göstermesinin oluşturduğu iklimden kaynaklanmış olabilir.
Öte yandan, tüm bu anlatılanların dışında Fransız yazar Chris Kutchera, “Barzani ailesinin Hıristiyan olduğunun kanıtı olarak kabul edilen gizemli bir kitaptan bahseder.”
Barzaniler konusunun fazla uzadığının farkındayım.
2500 yıl önce yaşamış filozof ve askeri bilge Sun Tzu ne diyordu?
“Başkasını ve kendini bilirsen, yüz kere savaşsan tehlikeye düşmezsin; başkasını bilmeyip kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne de başkasını bilmezsen, her savaşta tehlikedesin!”
Türk Milleti olarak bir “Varlık Yokluk Savaşı” veriyoruz! Öyleyse, “Karşımızdaki dost mu, düşman mı?” iyi tanımalıyız.
Değil mi ama?
“Barzaniler Yahudi mi, değil mi?” tartışması bizi alıp, “siyasi ayak”ın bir başka bağlantısına, bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri Yönetimi’nde de etkili olan, Siyonist Yahudilere götürür. … Gelecek yazıda onlara bakacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder