5 Eylül 2023 Salı

Gerçek Mi Aşiret Mi?

 İbrahim Şimşek'in yeni yazısını sunuyoruz. İlgiyle okunacağını tahmin ediyoruz.

Barzani kimdir ?

Barzani ailesi 17 yüz yıla kadar bilinmeyen bir ailedir, 17 yüz yılda ilk isimleri barzan kasabasında taşındıklarında duyulmuştur. Barzanilerden bahseden ilk İtalyan Missioner DA L. P MAURIZIO GARZONI'dir. Vatikan Missioneri olan Garzoni bölgede Hristiyanların kendisine yardım etmediğini, tek yardım edenin de molla olduğunu belirtir. O dönemde o bölgede molla mevcut değildir. İlk molla ilanından sonra o bölgede Kurda adı altında kürtçe dil yaratmaya çalışan kişide bu Missioner Garzonidir. Bu bahsettiği mollanın aşireti olarak sorani ve babanileri gösterir, ve ekler Türkiyede bunlara baban , Irak'ın kuzeyinde Sorani aşireti derler. Aslında amacı bir kürt palavrası üzerinden ırk yaratmaktır, ve bunun için barzaniyi hem dini açıdan üstünlük kursun diye molla , hemde Soran yani Baban Aşiretini kürt ilan eder. Şeref Han Şerefnamesinde Soran aşireti diye bir aşiretin olmadığını, gerçek ismin Pir Budak Bebei oldugunu belirtir . Garzoni yaptığı çalışmasında birde bilmeden bilgi verir. Bu soran / Baban aşiretinin bağlı olduğu aşiretin lideri Karacaoğlandır der. Karaca oğlan Ak Sungurun torunlarındandır. Karacanın oğlu khirk (sonra kurt ve kürtleşecektir ) . Barzani aşireti tanımı tamamen bir hatadır , bunun açık nedeni Garzoni bahsetmiş olduğu soranilerin Karaca aşiretine mensup olduğunu açık bir şekilde telafuz eder. Barzani bir ailedir ki sorani de bir ailedir , aşiret değildir. Barzani hakkında mevcut olan belgeleri en iyi Erdal Sarizeybek paşanın yazmış olduğu kitaplarda aramak gerekir. Barzanilerin bir Kürt Aşireti olduğu tartışmalıdır.


Yılmaz AYDOĞAN / BÖYLE GİTMEZ!

Yeni Adana Gazetisinden bir makaleyi okumanız dileğiyle buraya bırakıyorum. https://yeniadana.net/kose-yazilari/siyasi_ayak_9_barzani_baglantisi_2-4085.html


Bir “Cemaat ailesi” iken Şeyh Abdüsselam 1907 yılında Şirvani, Dolemeri, Mizari, Beroje, Nizari, Gerdi, Herki ve Bineci aşiretlerini bir federasyon çatısı altında toplamış ve o tarihten sonra “Barzani” tüm bu aşiretlerin toplamını ifade etmek üzere “aşiret adı” olarak kullanılır olmuştur.


Geçmişleri karanlıktır.


Bazı kalemler, Mesut Barzani gibi, onlar için doğruları değil “işlerine geleni” yazmaktalar. Barzaniler eğer samimi bir Müslüman ve Nakşîbendi aile olsalardı, İslâm âleminin Halifesi de olan Osmanlı Padişahı’na isyan edip Rus Çarı ile işbirliği yaparlar mıydı? Cumhuriyet kurulduktan sonra tam bir İngiliz işbirlikçisi olarak Ermeni Taşnak çetesiyle birlikte Ağrı ve Dersim isyanlarına destek verirler miydi? Üstüne, gelip Dağlıca’da Sınır Bölüğümüze saldırırlar mıydı? Bunlar nasıl açıklanabilir?


Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan Californiya Üniversitesi öğretim üyesi Yona Sabar’ın anlatımıyla Barzani Ailesi: “XVI. ve XVII. yüzyıllarda Kürdistan hahamları tarafından yazılmış el yazmaları ve belgeler bu dönemlerdeki dini, ekonomik ve sosyal hayat hakkında pek çok bilgi vermektedir. Bazı topluluklar hatta hahamlar bile ciddi yoksulluk içinde yaşadılar. Ünlü Barzani ailesi de bunlardan biridir. Bunlar Kürdistan genelinde Yahudi öğretimi için kullanılan birçok okul kurdular. Haham Nathaneal Barzani Kürdistan’da nadir bulunan çok fazla kitap ve el yazmalarından oluşan büyük bir kütüphaneye sahipti. Bu kütüphane oğlu Samuel Barzani’ye miras kaldı. Asıl ismi Samuel ben Rabbi Nathaneal Levi olan Samuel Barzani Kürdistan bölgesinin her yerinde haham olarak çalıştı. Barzani ailesi Haham Samuel’in kızı ünlü kadın haham Asenath da dâhil Kürdistan başta olmak üzere Bağdat ve Musul gibi büyük şehirlerde haham olarak kurdukları okullarda yönetici olarak faaliyet gösterdiler. Ancak XVIII. ve XIX. yüzyıllara gelindiğinde Kürdistan, Hıristiyan ve Yahudi nüfusunun azalmasına yol açan Osmanlı Devleti ile yerel ağalar ve aşiret reisleri arasında uzun süreli silahlı çatışmalarla karşı karşıya kaldı. Bölgeden gelen raporlara göre buralardaki Yahudi cemaati birkaç aileye indi, hatta hiç kalmadı.”


Tarihçi yazar Ahmet Uçar Hürriyet Gazetesi’ne verdiği bir röportajda bu konuyla ilgili olarak Sabar ile aynı doğrultuda bilgiler vermemektedir. Uçar’a göre: “Bölgede Barzani adıyla bilinen bir tek aile vardı ve bu aile
yaşıyordu. Osmanlı arşivlerinde bulunan bir belgede 1855-56 yıllarında Barzan köyünün mensuplarından Yahudi Sallum Barzani’nin önce İstanbul’a ardından Selanik’e sürgüne yollandığı yönünde bilgiler mevcuttur. Ayrıca Barzani ailesi sürekli ‘mehdi’ çıkarmıştır ve Mehdilik Yahudilikte çok önemli bir kavramdır.”


Ancak belirtmek gerekirse Barzani Ailesi’nden gelen şeyhlerin kendilerini mehdi, peygamber ve hatta yeryüzünün Tanrı’sı gibi sıfatlarla yüceltmeleri, dış dünya ile her türlü iletişime kapalı, Ortaçağ Avrupası şartlarında yaşayan cahil bir topluluğun, şeyhlerine körü körüne bağlılık göstermesinin oluşturduğu iklimden kaynaklanmış olabilir.


Öte yandan, tüm bu anlatılanların dışında Fransız yazar Chris Kutchera, “Barzani ailesinin Hıristiyan olduğunun kanıtı olarak kabul edilen gizemli bir kitaptan bahseder.”


Barzaniler konusunun fazla uzadığının farkındayım.

2500 yıl önce yaşamış filozof ve askeri bilge Sun Tzu ne diyordu?

“Başkasını ve kendini bilirsen, yüz kere savaşsan tehlikeye düşmezsin; başkasını bilmeyip kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne de başkasını bilmezsen, her savaşta tehlikedesin!”

Türk Milleti olarak bir “Varlık Yokluk Savaşı” veriyoruz! Öyleyse, “Karşımızdaki dost mu, düşman mı?” iyi tanımalıyız.

Değil mi ama?

“Barzaniler Yahudi mi, değil mi?” tartışması bizi alıp, “siyasi ayak”ın bir başka bağlantısına, bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri Yönetimi’nde de etkili olan, Siyonist Yahudilere götürür. … Gelecek yazıda onlara bakacağız.

Hiç yorum yok: