Bitcoin hakkında spekülasyonların
neredeyse tamamı kötümser. Bu sprekülasyonlar genellikle para bürokrasisinin endişelerini
ifade ediyor.
Peki ama Bitcoin hangi ihtiyaçtan
doğdu?
Benim tahminim, Bretton Woods’dan
sonra dünyanın rezerv parası haline gelen Amerikan Dolarının diğer tüm hükümet
paraları gibi devalüe edilebilmesi riski en nihayetinde “gerçek para” işlevi
görerek bir başka değişim aracı gereksinimini doğurdu.
Sanal dünyanın aslında gerçek
olmadığına dair duyulan korku, paranın da aslında sanal bir değişim aracı
olduğu gerçeğini göz ardı ediyor. Hükümet paraları sadece hükümetlerce basılabildikleri için insanlarda
doğrudan bir güven uyandırıyorlar. Bunun yanı sıra onlara dokunulabilmesi ilkel insanın güven
ihtiyacını karşılıyor.
Oysa sanal dünya dediğimiz yeni
imge ve gösterge dünyası hayatımızı bir üst seviyeye taşıyor ve modern insanın
soyutlama imkânlarını genişletiyor.
Bitcoin’den duyulan korku aslında
insanın soyutlama yeteneğinden duyulan korku gibime geliyor.
Dünyanın en büyük üreticisi ABD’nin
eski başkanlarından birinin “imza” sorumluluğunu sanal ortama taşıdığı bir
ortamda Bitcoin’den ürkmek mantıksız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder