Saptırılmış Sol Bilinç Ve Fiilî PKK Destekçiliği
Vatanseverliklerinden şüphe
etmediğim insanlar arasında bile bir “norm kaymasının”, belirtilerini görmek
beni adamakıllı üzüyor.
Bu norm kayması, HDP’nin “siyaset
çerçevesinde kalan” bir örgütmüş gibi görülmesiyle ortaya çıkıyor.
HDP siyasi bir örgüt mü? Dahası “siyasî”
sıfatının meşruiyet sınırı nasıl belirlenmelidir? Bu sınırlar belirlenmeden
siyasî eylemi eleştirmek ve belki daha sonrasında yargılamak mümkün olamaz.
Öncelikle şunu belirlememiz
gerekiyor:
Her ulus için geçerli bir ulus
üstü “adalet uygulaması” diye bir şey yok.
Dünyanın en gelişmiş demokrasilerinde bile o demokrasileri kuran
ulusların kültürlerini, örflerini,
kurucularının hukuksal normlarını aşan ve bunlara “amir” bir üst
ulusötesi norm söz konusu değil.
Dikkat edilirse AB Anayasası
dahi, ulusların ulusal devletlerinin
bütünlüğü konusunu, o ulusların kendi hukuk yapılanmasına bağlamıştır.
Hal böyle olunca HDP gibi etnik
ırkçı bir partinin siyasetinin geçerliliği veya herhangi bir siyasi söylemi var
sa bile bu söylemin Türk ulusal devletinin kuruluş ilkeleri ile ( Bazıları
kuruluşumuzda lâik olmadığımızı söyleyebilir ama bu durum Türk devrimiyle zaten
fiilen hayata geçirilmiştir.) ne kadar bağdaştığını sorgulamamız gerekmez mi?
HDPli sözde siyasetçiler
siyasetlerinin PKK ve onun önderi tarafından belirlendiğini asla saklamıyor. Emirlerini
doğrudan doğruya bir bebek katilinden alıyorlar. Bir vatan hainini alenen
savunuyor ve onun sözde önderliğini,
sözde ilkelerini silah zoruyla, tehditle Türk Ulusu’na kabul ettirmeğe
çalışıyorlar.
HDP eline doğrudan silah
almaksızın, eline silâh geçirmiş Kürt etnik bölücülüğünün sözcülüğünü yapıyor.
Ne yazık ki hiçbir ama hiçbir solcu
“ Türkiye’nin bir Türk devleti olması tartışılamaz bir gerçektir. Bunu
tartışmaya dahi açmağa kalkmak vatana ihanettir!” diyemiyor.
Bunun sebebi basit: Sol
ideolojisi itibariyle aslında Atatürk’ün öncülük ettiği Türk devrimine yabancı
kalmış, enternasyonalist bir ideolojik kamp olarak yaşıyor. Bu kampın içinde,
Türk adına, Türk kültürüne, Türklük bilincine, Türklük gururuna dair herhangi
bir değer ve norm barındırılmıyor.
Lâikliğe, akla değer veren
insanlar da artık yavaş yavaş solun çizdiği bu Türk dışı “uygarlık” tablosuna
adapte olmağa ve böylece yalnızlıktan kurtulmağa çalışıyor.
Bu arada ne oluyor?
Bu arada İslâm’ı kullanarak Türk’ü
islam dışı ve ırkçı bir kabile olarak görenlerle Türklüğü “ büyük insanlığın “
dışında kalan işgalci bir ırk olarak gören Kürtçüler, Türk düşmanlığı cephesini
“ vatansız solcularla” birlikte daha da genişletiyor.
Solun içinde “ Türk” demeden,
Türklüğüyle öğünmeden, Türk’ü dünyanın geri kalanından kutsal ve üstün bilemden
“vatansever” olunabileceğini sanan fiilen vatansız ve kimliksiz bir kitle
büyüdükçe büyüyor ve o kitleyi de “Ne Türk dedim ne Kürt” kaçamağıyla siyaset
yaptığını sanan CHP temsil ediyor.
Böylece Atatürk’ün açık
Türkçülüğüne, vatanseverliğine, bağımsızlık idealine silahsız da olsa saldıran
herkes “demokrasi sınırları içinde” kabul ediliyor. Oysa Türk ülkesinin kuruluş ilkeleri silahsız da olsa saldırıya uğradığında
savunulmazlarsa silâhlı bölücü
saldırıların zımnen ve ivedi biçimde kendilerine meşruiyet zemini elde
edecekleri unutuluyor ya da görmezden geliniyor.
Bir arakdaşım HDPli sözde
vekillerin yargılanmasına karşı çıktığını söyledi. Bunun onları daha da
saldırgan ve dahası “meşru” yapacağından bahsetti.
HDPli vekiller doğru sebeplerle
ve doğru şekilde mi tutuklanmıştır ben de emin değilim. Ama emin olduğum bir
şey var. HDPli vekillerin arzu ettikleri şeylerin hayata geçmesine izin
verirsek, ülkenin bir kısmı Kürdistan diye bölünecektir. Söylediklerinin sonuçları
apaçık Türk ülkesinin bölünmesi olarak ortada olan insanların barışçıllığından
bahsetmek belki başlangıçta safdillik kabul edilebilir ama bu körlükte bir
müddet daha ısrar, gaflete, hamakate en sonunda da ihanete dönüşür.
Ne yazık ki solun en vatansever
kesimlerinin dahi içine alan norm kayması, HDPli sözde siyasetçilerin aslında normal, barışçı,
uygar insanlar olduklarına dair bir ikna
ortamı yaratıyor. HDP’nin “normal” sayılmasıyla birlikte Türk vatanını savunmak
ve Türk olmak zorlaşıyor. Kimin umrunda?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder