20 Ocak 2010 Çarşamba

Unutturulmak İstenen 20 Yanvar Ve Ermeni Vahşeti





20 “Yanvar” nedir?


Bizim takvimimizde “Ocak” adıyla bilinen ayın 20’sinde 1990 yılında Rus birliklerinin Azerbaycan’ın bağımsızlık talebini silâh zoruyla ezmeye çalışmasının yıldönümüdür.


Bu olay birkaç açıdan çok önemli…


19.yy’dan itibaren Kafkaslarda yerleşen Rus nüfuzunun sarsılması, Rus egemenliğinin Kafkasların güneyinde erimesi gibi ciddi sonuçları engellemek için çaresiz ve hırçın bir gayrettir…
İkinci olarak da Kafkasya’nın güneyinde Rus nüfuzunun Ermeniler üzerinden yürütülmesinin işaretidir.


Son olarak petrol ve doğal gaz gibi stratejik kaynaklar üzerinde doğrudan denetimi yitirmek ihtimali Rus vahşetini tetiklemiştir.


Eski Sovyet Federasyonu’nun çok köklü ve önemli kültür merkezlerinden biri de Bakü’dür. Sovyet Devrimi’nin gerçekleşmesi ve bunu takip eden yıllarda bu yüzden, sayısız Azerbaycan Türk entelektüeli Sovyet iktidarınca katledilmiştir.


Azerbaycan, ordu varlığı bulunmayan, güney kısmıyla bağı koparılmış, zengin doğal kaynakları sömürülmeye açık, iştah çekici bir lokmaydı ve Lenin “ Devrimin kanı petroldür, Bakü petrolü olmadan devrimi yaşatamayız!” derken emperyalizmin kızıl yüzünü dünyaya gösteriyordu.
Böylesine önemli bir ülkeyi “tehlikeli akrabalardan” koparmak için Ermenistan adlı yapay ülke, Ruslar tarafından Anadolu coğrafyası ile devamı olan Güney Kafkasya arasına bir hançer gibi sokulmuştu.

20 Ocak 1990 Ermeni varlığının Hazar kıyısı Türk varlığına karşı bir silâh olarak kullanılmasının tecrübesiydi.20 Ocak 1990 sabahı, Bakü Ermenileri, önceden tespit ettikleri hedefleri Rus zırhlı birliklerine göstererek ülkenin işgalinde av köpekliği yaptılar. Onların beklenmedik ihaneti yüzünden pek çok Türk inanılmaz bir vahşetle ve hızla katledildi.


Bu aslında Hocalı ve Karabağ olaylarının da bir işaretiydi. Çünkü o olaylarda da Türk’ler Ermeni komşularının ihanetiyle gafil yakalanmışlardı.


20 Ocak olayları bu sebepten Rus yayılmacılığının da ötesinde asıl Ermeni ihaneti ve vahşetinin sayısız örneklerinden biri olarak tarihe geçmiştir.


20 Ocak olayları, Anadolu Türk coğrafyasının Hazar’a kadar sürdüğünün düşmanlarımızca bir tasdikidir de öte yandan. Bu olay, Ermenistan’ın kurulmasıyla kesilemeyen Türk birliğinin koparılması için son bir umutsuz çabadır.


Bunu söyleyebilmemizin bir diğer sebebi Ermeni’lerin yaşadıkları her yerde Türk varlığına karşı istisnasız düşmanlıklarıdır. Azerbaycan’da ve Türkiye’de Ermeni mezaliminin bu kadar eş zamanlı olması tesadüf sayılabilir mi?

Bu açık gerçeklere rağmen önceleri Sovyet sempatizanlığı ve ajanlığıyla malum sonraları, soldan aldıkları enternasyonalizm ve Türk düşmanlığı mirasıyla şimdinin nevzuhur ve sahte liberalleri, etnik ırkçı ayrılıkçılar ve onların destekçileri, enternasyonalist dinciler, basın egemenliklerini bu olayları unutturmak için gayet güzel kullanmışlardır.


Bugün artık Türkiye 20 Ocak 1990 olaylarını hatırlamamaktadır bile.


1915’te mecburi bir tehcir olayını Türk Milleti’ni karalamak için bir “soykırım” haline getirmeye çalışanlar kirli vicdanlarıyla Türk varlığına yönelik sayısız Ermeni vahşetini unutturabilmek için ellerinden geleni yapmakta.


20 Ocak, Türk milletleşmesi karşısında Ermeni etnik kompleksinin, içinde barındırdığı vahşeti bir kere daha gösterdiği bir ibret günüdür.


20 Ocak, ordusuz bir Türk ülkesinin millî bilincinin, Sovyet emperyalizminin kanlı yüzünü ortaya çıkardığı ve her şeye rağmen dimdik ayakta kaldığı bir şeref günüdür!


“20 Yanvar” Türk çocuklarına okutulmalı ve yurtlarının tanklara karşı çırılçıplak bedenlerle nasıl savunulduğu onlara öğretilmelidir.
Ne mutlu Türk’üm diyene!











Hiç yorum yok: