Yatılı İlköğretim Bölge Okulunun kısaltması olan YİBO, Türkiyede koylerinde okul olmayan cocuklarla, maddi olanaklari kisitli olan ailelerin cocuklarina egitim vermek amaciyla kurulmus sayilari 700'e yaklasan Ilkogretim Okullaridır.
Sayıları 700’ü buluyor ve yurt genelinde yaygın okullar bunlar.
Şüphesiz devletin sürekli “düzeltilmeye “çalışılan millî eğitim politikalarından bu kurumlar da etkileniyor. Şüphesiz kuruluş zamanlarındaki şartların değişimine intibakta zorlanıyor da olabilirler.
Ulaşım imkânlarının artmasıyla belki de yatılılık özellikleri anlamını da yitirmiş olabilir.
Bunların hepsi tartışılır ve tartışılması da gerekir.
Fakat bu okulların, etnik ırkçıların dediği gibi birer “devşirme” okulu olduğu iddiası açıkça ahlâksızcadır.
Devletin belli bir ideolojiyi öğrencilere empoze etmesi doğru mudur? Bu eğitim- öğretimin genel sorunudur. Her velinin kendince uygun bulduğu tarza çocuğunu terbiye edebilmesi daha hakkaniyetli değil midir?
Bu soruları şahsen liberal ilkelere göre cevaplamak isterim.
Mesele şu ki maalesef memleketimizde bilhassa YİBO bölgelerinde kimsenin bahsettiğimiz tarzda “özel eğitim” verecek maddi kudreti hâlâ yoktur. O halde bu eğitim-öğretim işini kim yüklenecektir?
Kaldı ki YİBOlar yurt geneline yayılmışlardır. Meselâ Kastamonu'daki bir YİBO kimi asimile etmeye çalışacaktır?
Bunun yanı sıra çocuklara toplumsallaşmalarında belli bir yurt sevgisi ve birlik anlayışı aşılamak gerekir mi gerekmez mi? Bu sadece YİBOların değil bütün okulların başta gelen işidir.
Hiçbir yere ait olmayan sadece isimsiz bir hukuk düzenine bağlı olan, boş, kimliksiz insanlar yetiştirmek mümkün müdür? Dünyada kendisini herhangi bir ulusa bağlı hissetmeyen insanlar şüphesiz vardır ama bu durumun “normal” sayılması sosyolojik gerçeklikler açısından mümkün değildir.
Etnik ırkçılar, Türkiye liberallerinin eğitimin özelleşmesine dönük argümanlarını , “asimilasyon” söylemiyle gayet güzel istismar etmektedir. Liberal akıl her topluluğun kendi mezhebine ve meşrebine göre “eğitim” verebilmesini savunur. Bunu da kendi imkânları ve tarzıyla yapmasını ister.
Türkiye libralleri maalesef etnik kimliğin oluşmasına gösterdikleri hassasiyeti millet kimliğinden esirgedikleri için etnik gerilimin şiddete varan farklılıçlık imtiyazı talebini aynı ölçüte göre eleştirmektedirler.
Etnik ırkçılar kendi özel okullarını kurabilmek istemiyorlar, devletin imkânlarını etnikçilik propagandası için kullanabilmek istiyorlar.
Devletin eğitim vermesi belki kendi ideolojisini fertlere dayatması açısından zararlıdır ama çoğunluğun toplumsal maliyetini ve belirleyiciliğini inkâr ederek çoğunluğun yarattığı imkânları kendi ideolojisini empoze etmek için bölüşmeye kalkmak da bana pek bir liberal talep gibi görünmüyor. Bu, servetin herkesin hakkı olduğu kolektivist iddiasının bir başka şeklidir ki zaten memleketimizde etnik ırkçılığın Marksist temelli olduğu düşünülürse, etnik ırkçılığın hak teplerinin aslında neden liberalizmin haklar kabulüyle örtüşemediği de anlaşılır.
YİBO’ların asimilasyon merkezleri olması tam bir yalandır, çünkü bunun aksine aynı zamanda , devletimizi düşman kabul eden bazı etnik ayrılıkçı öğretmenlerin öğrencilerin topluca beynini yıkamaya çalıştığı da bilinmektedir.
YİBOlar gerçekten asimilasyon amaçlı kurulmuş olsalardı bu memlekette tek bir etnik topluluk kalmazdı. Neden böyle olmamıştır? Çünkü etnik ırkçıların bütün hakaret ve ithamlarına rağmen, devletimizin hatalarına rağmen “asimilasyon” bizim toplumsal “genlerimizde” yoktur.
Çünkü milletimiz imparatorluk tecrübesi yaşamış ve bundan dolayı etnik şiddet karşısında kırgınlık ve şaşkınlık yaşayan bir millettir. Etnikçiliğin kompleksli ve dar bakış açısıyla YİBO’ları eleştirmek vicdana da ahlâka da sığmaz.
4 yorum:
Merak ettiğim, YİBO' lardaki eğitim programı tüm ülkede sunulan eğitimden farklı mı? Eğer YİBO asimilasyona hizmet ediyorsa, tüm ilköğretim okulları da aynı işi yapıyor. Tek fark YİBO öğrencilerinin yatılı okutulmasıdır. Aslında her köye 2-3 öğrenci için 8 yıllık okul açılırsa iyi olur. Hatta mümkünse Hastane yapalım her köyümüze, belki öğrencilerimiz hasta olup da merkeze kadar gelmek zorunda kalırlarsa, yolda asimile olurlar, Allah korusun.
Demek ki farklıymış? Siz de mi faşist çıktınız Sayın Ayarsız? Belki öğrencileri hiç yatırmamalı hep ayakta tutmalıyız?
Çok güldüm, gene gelin, sağolun...
Elinize sağlık Afşar bey,
Bu asimilasyon iftirası da artık kabak tadı verdi.Eğer gerçekten asimile etseydik acaba bunların sesi çıkabilir miydi?Bir istatistik yapılsa ve YİBO'larda okuyup bugün belli yerlere gelmiş insanlarımızın sayısı ortaya çıksa ne güzel olurdu.Gerçi o zaman da bu etnikçiler onların zaten asimile oldukları için oralara geldiklerini söyleyeceklerdi.
Asimilasyonu beceren milletlere helâl olsun diyorum.Selâmlar.
Selcen Hanım,
Hoşgelmişsiniz. Asimilasyonu tasvip ettiğinizi düşünmüyorum.
Etnikçilerin kırmaya çalıştıkları şey, ülkenin çoğunluğunun belirleyiciliği galiba. Azınlığın temel haklarının dokunulmazlığı, çoğunluğun yok sayılmasını gerektirmez.
Dolayısıyla bir memlekette devlet tarafından bir eğitim öğretim işi yapılıyorsa, bu, mümkün olan en fazla kişiye temel bilgileri ulaştırmayı gerektirir ki bundan dolayı bir resmi dilimiz vardır.
YİBOlara hakaret edenler, ancak ellerinde silah, bu memleketi bölerek hak sahibi olacaklaırnı söyleyenlerdir.
Onların derdi, bu memleketi benimseyerek, bu memleketin bir parçası olarak ifade hürriyeti hakkını kullanmak değil.
Öyle olsaydı, çok önceden "Biz de kendi dilimizde eğitim yapmak istiyoruz, kendi imkânlarımızla, mahalli kültürümüzü yaşatmak istiyoruz, bu vatanın bir parçası olarak yaşamaktan gayrı da niyetimiz yoktur.." derler idi. Belki bunu diyenler de olmuştur?
Ama bu gün gelinen noktada hak talebinin ayrıcalık talebine dönüştüğünü, çoğunluğun eli silahlı gruplarca tahkir edildiğini görüyoruz.
Türk milleti, çocukları teröristlerce şehit edilirken, o teröristleri "koruyucu" (Emine AYNA) sayan adamların "hak" talepleriyle ilgilenebilir mi?
Gene beklerim.
Yorum Gönder