5 Mart 2022 Cumartesi

Hangi Ucun Bokunu Önerirsiniz?

 


Rusya kendisini tehdit altında “hissettiği” için Ukrayna topaklarına girdi. Daha önce de resmen Ukrayna toprağı olan Kırım’ı ilhak etmişti.

 

Bunlar gerçekleşen olaylar. Bir insanı öldürdüğünüzde insan ölmüştür, sizin bahaneleriniz onu geri getiremez.

 

Bir insanın kolunu kestiğinizde de sayısız  bahaneler öne sürebilirsiniz ve eğer o insan size açıkça saldırmamışsa yaptığınız işin sonucu “her şey” demektir.

 

Rusya Ukrayna’yı işgal ediyor mu? Evet. Bunu yapmaya hakkı var mı? Sorun burada ortaya çıkıyor.

 

Açık bir saldırı, fiilli bir işgal olmaksızın, herhangi bir ülkeye saldırmanın bir bahanesi olabilir mi?

 

Ne yazık ki uluslararası ilişkilerde vicdan işlemiyor. Hatta o derece işlemiyor ki güçlünün her tecavüzü, mutlaka bir bahaneyle gerekçelendirilebiliyor, aklanabiliyor.

 

Bizdeki en “tartışılamaz” bahane de “NATO tehdidi”.  Rusya’nın kendisini tehdit altında hissetmesi içimizdeki empatiyi, şefkati, merhameti, adalet duygusunu uyandırıyor ama Ukrayna’nın kendisini tehdit altında hissedip hissetmediğini hiç kimse sorgulamıyor.

 

Her şeyden önce hâlâ soğuk savaşın dehşet dengesinin akıllarda sürdürüldüğünü görüyoruz. Ama daha garip olanı şu: Rusya dünyanın adalet, merhamet, iyilik, şefkat savunucusu falan değildi. Rusya’nın kişiliğinde hâlâ  şeytan ABD’yi dengeleyen hümanist SSCB’nin varlığını görenler en hırçın  biçimde Rus işgalini savunuyor.

 

Peki ama bağımsız ve egemen bir devlet olarak Ukrayna’nın kendi ittifakını seçme hakkı yok mu? Ya da Rusya Ukrayna’nın vasi devleti midir ki onun kiminle ittifak yapması gerektiği konusunda bu kadar cüretkâr davranabiliyor?

 

Buradaki temel sorun şudur:  “Şeytan NATO’ya karşı kahraman Rus”  simgeleştirmesi  ancak hamakat seviyesinde bir düşüncedir. Çünkü Putin, kucakladığı Rus çocuğuna “Rusya’nın sınırları yoktur!” dediğinde, menfaatleri gereğince her yeri işgal edebilecek bir devletten bahsetmiştir.  Ayrıca Putin’in yanılmıyorsam 2009’da Bush’a “ George sen hâlâ Ukrayna’nın bir devlet olmadığını anlayamıyorsun..” mealinde akıl verdiği de göz önüne alınırsa Ukrayna’nın da kocaman Rus ayısından neden tedirgin olduğu anlaşılabilir. Rusya’nın hiçbir ülkeye kendisini “koruyucu”, “hami”, “ düzenleyici olarak dayatmaya hakkı yoktur.

Bugün Rusya’nın “savunma savaşı” verdiği  gibi bir saçmalığı savunmak yarın aynı mantıkla Rusların Kazakistan’ı resmen işgalini de haklı çıkarmayı gerektirir ki Ruslar Kazakistan hakkında da Ukrayna ile aynı şeyleri düşünmekteler.  Bunu açıklamaktan da çekinmiyorlar.

 

Sırf Türkiye’nin menfaati adına Rus ayısını, bütün değerlerimizi sömürmesine, bütün ahlâkımıza tecavüz etmesine izin veremeyiz.

 

Nasıl Türkiye tehdit altındayken NATO üyeleri açık destek vermekten kaçınmışsa biz de bu savaşta NATO’nun bize bir şey dayatmasına engel olarak tarafsızlığımızı koruyabiliriz, korumalıyız da. Çünkü biz ittifakın emireri ya da bekçi köpeği değiliz. Peki NATO’ya üyeliğimiz ne olacaktır? NATO’ya üyeliğimiz Ümit ÖZDAĞ Hoca’nın dediği gibi hâlâ bu ittifak içinde bazı şeyleri belirlemek konusunda bize bir inisiyatif sağlıyor. Güney Kıbrıs’ın NATO’ya girmesini biz engelliyoruz. Güney Kıbrıs’ın KKTC’ye saldırmasını da bizim üyeliğimiz engelliyor.  Öte yandan NATO’dan çıkmamız halinde Güney Kıbrıs’ın anında NATO’ye girmesi ve bizimde NATO üyesi bir ülkeye saldırıyor durumda kalmamız söz konusu edilebilir.

 

Bu durumda Türkiye iki ucu boklu bir değneğin, “temizlenebilir” ucunu tutuyor.  Bu şekilde kendimizi mutlak bir bağımlılıktan koruyabiliyoruz.

 

Sorun eğer NATO veya Avrasya seçimiyse  bu seçimde düşünmemiz gereken şey şudur:

 

NATO içinde ordumuzun gücüne ve ülkemizin pozisyonuna göre belli bir etkimiz, diplomatik yerimiz ve inisiyatifimiz söz konusu.  Yeni bir Varşova Paktı olarak kurulacak herhangi bir Avrasya örgütlenmesinde acaba Ruslar bizi “eşit ortak” olarak mı göreceklerdir? Yoksa tank ve top üstünlüğüyle  içimizde açıkça  Rus yanlısı bir hükümet kurulmasını mı isteyeceklerdir.

 

Bir kıyaslama yapacak olursak bugün NATO etkisi, seçimlerle, bilinçlenmeyle dengelenebilecek, azaltılabilecek, müzakerelere açık ve daha mevzuat egemen bir etki gibi görünmekte. Oysa inisiyatifin  Rusya’dan başkasına ait olmayacağı herhangi bir yeni Varşova Paktı/Avrasya  örgütlenmesinde   “Sınırlarının olmadığını” söyledikleri ülkeleriyle her yeri kendilerine katabileceklerine inanan Rusları herhangi bir müzakereye, “eşit inisiyatif talebiyle” durdurmak sanırım mümkün olmayacaktır.

 

Diğer yandan Ukrayna halkı topyekün bir savunma harbine geçmişken ülkelerini” savunan” bu insanların NAZİ olduklarını söylemek kimse kızmasın ama SSCB propagandasının bile en alçakça hali gibi görünüyor. Burada sorun şu, kendi ülkelerinin meşruiyetine ve kendi egemenliklerine inanan Ukrayna halkının Rus ayısı karşısında hiçbir değerinin olmadığını düşünerek hangi ahlakı ve insanlığı savunabiliriz?

 

Tekrar ediyor ve bitiriyorum: NATO’nun emireri veya bekçi köpeği değiliz. Biz NATO ülkelerinin canı istediğinde savaşa sokabileceği bir  hazır kıta da değiliz. Eğer dünyada bir şekilde belli ittifaklara mecbur kalmışsak bile bu ittifaklarda  kendi menfaatlerimize  açıkça aykırı hiçbir işe kalkışmayacağımızı ortaya koymalıyız. “ Sana  NATO bunu yaptırmaz!” diyeceklere şunu sormak isterim: “Muhayyel bir Avrasya ittifakında acaba Rusların bize menfaatlerimiz doğrultusunda bağımsızca davranmak iznini vereceğini düşünüyor musunuz?”

 

  NATO’nun bizi zorlayacağını düşünenler zaten Türkiye’nin kendi başına bağımsız olmadığını ve hiçbir zaman da olamayacağını, Türkiye’nin ancak herhangi bir ittifakın ikinci sınıf ortaklığıyla birilerinin gölgesinde barışı koruyabileceğini düşünen sömürge aydınlarıdır.

 

O halde yapılacak iş NATO içinde tarafsızlığımı koruyarak bu savaştan uzak durmak, fakat toplum olarak da Rus işgalini, olası pek çok işgalden biri olabileceğini ve açıkça haksızlığını akılda tutmaktır.

Not: Buraya Türklerle savaştan dönen bir Rus'un şarkısını aktarayım ki neden tarafsız kalmamız gerektiği daha iyi anlaşılsın

 

 

 

 



Youtube bağlantısı: https://www.youtube.com/watch?v=tRZyjZG3WQA

1 yorum:

afşar dedi ki...

Çok çok teşekkür ederim. Geri kazanabilsek güzel olurdu. Blogu da izlediğiniz için çok teşekkürler. Her zaman beklerim.