31 Mayıs 2013 Cuma

MHP nerde Türkçüler nerede?

Türk milliyetçiliği nereye evriliyor, neye dönüşüyor?

Türk milliyetçiliği günden güne Türk şeriatçılığı haline geliyor.

"Türk için Türk'e göre Türk tarafından" ilkesi "Türk için Arap'a göre herhangi biri tarafından" haline getiriliyor.

Milletin cahil ekseriyetinin taassubunu düzeltmek için çalışılmıyor. Aksine bu taassuba teslim olunuyor, buna yaranılmaya çalışılıyor.

Halkın taassubunu düzeltmek dinin ve milletin selâmeti için elzem. Bunun için de siyasetin din sömürüsünden arındırılmalı.

Oysa MHP'nin laiklik diye bir endişesi yok. Hâlâ  Türklüğünü idrak edebilmek için Arap şahadetine muhtaç olan birilerinin elinde şeriatçılık bataklığına saplandıkça saplanıyor.

Milletin bekası söz konusuyken alkolle uğraşmak dincilikten başka bir şey değil.

Artık Türkçüler adı milliyetçi olan dinci  kitleden ayrılmalı ve bu kitleye her türlü ilişki kesilmelidir.

Çünkü bu ilişkide küçümsemem, itelenen hep Türkçüler oldu. MHP'nin milliyetçiliğinin artık Türkçülükle ilgisinin kalmadığı anlaşılmalıdır.

28 Mayıs 2013 Salı

Her yanımız ahlâk mübarek

Eskiden kuralın güvencesini hissederdik.

Bugün dinci taassubun keyfi insafına terk edilmiş vaziyetteyiz.

Dincilik hoşuna gitmeyen insanları  hiç bir kural tanımadan "bertaraf" etmekte beis görmüyor.

Artık ahlak denen şey kul hakkıyla falan ilgili değil. Artık ahlâk, kadını erkekten uzak tutabilmekten ibaret.

Kadını bir deliğe yıkıp saklayabildikten  sonra ne yaptığımızın bir önemi yok.

26 Mayıs 2013 Pazar

Alkolle değil dinle kıyak ol!

"Kafası kıyak nesil" istemiyorlarmış. İfadedeki  bediilik ve nezaket göz kamaştırıcı, doğrusu...

Bir siyasetçi eğer bir  bağımlılığı ifade etmek istiyorsa, bunu edebi dilde  anlatmalıdır. Siyaset kürsüsü argonun mekânı olamaz.

Vatandaşlarının terniyeşi insanlar olduğu bir memlekette hele bir başbakanın bu derece " müptezel" bir argo kullanması, düşünülemez.

Demek ki Ak Partili siyasetçilerin bütün Türkçeleri  bu ve bunun gibi argo istifinden ibarettir. Bu, dolmuşçu argosudur. Siyasetçiler millet terbiyesi karşısında mesul kişilerdir. Dincilik kenar mahalle argo terbiyesinin toplumu oy çoğunluğu ile istila etmesinden başka bir netice doğurmamıştır.

Ayrıca "kafası kıyak nesil" tabiri  bir kesimi açıkça ve terbiyesizce tahkir etmektir, dinciliğin oy avcılığı için giriştiği ahlâk dışı bir ayrımcılıktır, ötekileştirmedir.

Başbakan kafaları içkiye uyulman kişileri belki görüyor ama dinci yalanlarla robotlaştırılan nesilleri göremiyor.



6 Mayıs 2013 Pazartesi

Ne Kadar Ümitli O Kadar Medenî


Medeniyet ve psikoloji arasında nasıl bir ilgi var diye düşünüverdim.

Bu özellikle “yapıcı” düşünmekle ilgili galiba?

Yapıcı düşünmek ne demek? Yapıcı düşünmek durumları olumlu karşılamak demek öncelikle.  Sonra da taş üstüne taş koymak,  üretmek demek. İnsanda ümidi sürdüren, besleyen şeyler yaratmak demek.

Ama bunun da şöyle bir  şartı var ki o da durumların değişmezliğine bel bağlamamak ve huzurun bir paket olarak öylece edinilmeyeceğini bilmek.

Aslında eğer yapıcı düşünmüyorsak asla mutlu olamıyoruz. Yapıcı  düşünmek mutlu olmak arzusunun bir sonucu… Mutlu olabilmek için her şeyden önce mutlu olmayı istemek gerekiyor.

Medeniyet denen şey, insan varoluşunun incelmiş ve hassaslaşmış bir biçimi.

İnsan, ancak kendi çabasıyla şekillendiği içindir ki  yapıcı düşünmek dışında medeniyet oluşturabilmek imkânı yok.

Bu yüzden ümit bir  lüks değil insan için; yaşamsal bir gereklilik.


1 Mayıs 2013 Çarşamba

“Hope Springs’ten” Sonraki Dönemeçte Ümit


Hayat eskiyor mu bilemiyorum…

Nasıl sorular sormak lâzım hayata? Çünkü sanırım sadece almak istediğimiz cevapları düşünürken soruyoruz…

Onun tükenecek, yıpranacak bir şey olması gerektiği inancıyla büyütülüyoruz. Sonra  kaybetmeyi kaderleştiriyoruz.

Bu gerçekten böyle mi bilmiyorum? Elbette değil.

Bir kişisel gelişimi kitabını küçük görmek çok kolay.  Bir kitabın kitapçı rafına girebilmesi için yazarından başlayan serüveni hakkında en ufak bir fikrimiz olsaydı eğer…

Sanırım artık Amerikan filmlerini bile merak etmiyoruz. Bütün merakımız, ellerinde tabancalar, balgamlı Türkçeleriyle etrafa korku salan, kirli sakallı heriflerin dünyasında yaşadığımızı kendimize hatırlatan filmler…

Bir filmden ne beklersiniz bilmem ama  ben genelde ümit beklerim. Çünkü hayat gerçekten ümitli bir şey. Hayat ümitli bir şey olmasaydı doğmazdık. Hayat ümitli bir şey olmasaydı, sevmezdik. Hayat ümitli bir şey olmasaydı…

Ümit ne mi?
Ümit güzel bir aşk filmi seyrettikten sonra ve belki de “Karate Kid’den” sonra yarın için daha güzle şeyler olacağını gönülden hissetmek demek…

Ümit, iyi bir şiir okuyup gün batışındaki o altın rengi konforu hissetmek demek.
Ümit, güzel bir film seyredip müziklerini bulup defalarca dinleyebilmek demek…
Hope Springs'in enfes şarkılarından biri...