(Önceki bölümden devam…)
Peki nasıl olup da bu tür bir
“hurafe” bugün Türk milliyetçiliğinin
“kendisi” haline gelmiştir?
Bunun sebebi MHP’nin yaygınlaşma,
popülerleşme arzusudur. Moda sol söylemlerin aksine inkâr edilemeyecek bir
tarihi gerçek olarak daima hatırlanacak komünizm tehdidi devrinde, millî
bilinci en kısa sürede uyandırmak ve uyarmak adına siyasî mücadele şüphesiz
kaçınılmaz olmuştur.
Sorun, yaygınlaşma adına MHP’nin
sünnî taşra İslâm’ının taassubuna zamanla teslim olmuş olmasıdır. MHP “milletin
millî ve manevi değerleriyle yakınlaşmaya” çalışmış ama zamanla içindeki lâik,
akılcı okuryazar kurucu kesimleri de zaman içinde bu hedef uğruna ayıklamıştır.
Bugün MHP denince akla okuma yazması yarım yamalak, bıçkın Orta Anadolu
delikanlılarının gelmesinin en büyük sebebi budur. Bir MHP kurucusunun zamanın
haklı düşünüşüyle “MHP sayesinde Türkiye’nin her köyünde kendisini milliyetçi
sanan gençlerin zuhur etmesi”, bir müddet sonra bu gençlerin “kendilerini
başka bir şey sanmaları” haline gelmiştir, maalesef. O “başka şey”de ya Nurculuk ya Süleymancılık ya Millî Görüşçülük
ya da AKPlilik olmuştur. “Dik dur eğilme Ülkücüler seninle!” diye dinci/bölücü
AKP mitinglerinde boy gösteren güruhlar
bu anlayışın sonucudur.
Bu dönüşümün sebebi,
milliyetçiliğin Türk’e dayanan akılcı faydacılığının büyük kitlelerin akla
dayanmadan inandıkları hurafelerle yakınlaşmak uğruna popülerleşmek için feda edilmesidir.
Türk İslâm Ülküsü, Türk köylüsüne
Ziya Gökalp anlatarak onu daha üst bir entelektüel seviyeye çekmek yerine, onun kısıtlı terminolojisine ve düşünüşüne uyan,
dolayısıyla onu Türkleştirmekten ziyade
Araplaştırmak sonucunu doğurmuş, bir “türedi ideolojimsidir”.
Neden böyle diyoruz? Çünkü MHP,
gayet tabii ve kendiliğinden sürekli
gelişen, evrilen bir bilinç olan milliyetçiliği “anlaşılır kılmak” için onu
zorla ideolojileştrmeye çalışmıştır.
“Türk İslâm Ülküsü” bu “haplaştırma” çabasının zehirli bir ürünüdür.
Böylece günlük hayatında,
normalde aklına herhangi bir özel dini
gerekçe gelmeyen sıradan Türk insanı bile “Türk olabilmek için” Arvasî ve
benzerlerinin bir tür “hurufî”/ batınî
söylemlerini ezberlemek gerektiğini sanmaya başlamıştır.
Bugün normalde vakit namazlarında
camiye gitmeyen ama Cuma ve bayram namazları konusunda geleneksel bir
hassasiyeti olan ortalama Türk insanının, hayatın her noktasını sözde dine göre
tasarlamaya çalışan, mutaassıp ve yobaz
bir partiyi kitleselleştirmesinin en büyük sebeplerinden biri, milliyetçiliğin,
dinî renklendiricilerle haplaştırılmış
olmasıdır. Bugün AKP denen yobaz bölücülük teşebbüsünün kadrolarının
etiketlerini ne zaman kazısanız, altından mutlaka bir “eski ülkücü” çıkmasının
sebebi budur. Meselâ açılım denen bölünme projesinin “mimarlarından” Beşir
Atalay’ın Kırıkkale’de milliyetçi olarak tanınması, Türk Ocakları’nda sevilmesi
de herhalde tesadüf denemeyecek örneklerdendir?
Bu yüzdendir ki Türk İslâm Ülküsü
dini ideolojileştiren dinci yobazlık ve şiddetle Türk akılcılığını,
medeniyetçiliğini esas alan Türk
milliyetçiliği arasındaki yüzey gerilimini ortadan kaldırmış bir tür
yüzey aktif madde yani deterjandır.
Deterjanlar nasıl kirle su
arasındaki uzlaşmazlığı ortadan kaldırarak suyun kiri söküp almasını sağlayan
maddelerse “Türk İslâm ülküsü” bir karşı deterjan olarak dincilik pisliğinin ve
fitnesinin, Türk Milliyetçiliğinin içine sızarak onu kirletebilmesine,
bulandırmasına sebep olmuş bir aracı düşüncedir.
Başlangıçta “halkın değerleriyle
buluşmak” adına geliştirilen bir slogan, zaman içinde dinci grupların “asgari müşterek” geliştirme aracına dönmüş,
sahiplerinin belirlemeye çalıştığı mecradan sapmış ve bünyede tespiti zor bir zehir haline
gelmiştir.
Bütün bunlardan dolayı Türk
milliyetçiliğinin bugünkü dinci bakışıyla Türkiye’nin ve Türk Dünyası’nın
meselelerine dair herhangi bir tespit ve çözüm getirmesi imkânsızdır. Bugün
MHP, artık AKP ile aynı dini söylemleri aynı tarzda kullanarak köylü seçmenden
oy dilenen, bir Orta Anadolu sünnî taşra partisi durumundadır.
Türk milliyetçileri artık Türkçü
özlerine dönmelidirler.
Siyasette dinin telâffuz
edilmesinin, yalnızca fitne ve taassup
doğurduğunu artık anlamalıdırlar.
Bugün “Türkiye’nin her yerinde
kendini milliyetçi sanan milyonlarca genç” durumundan Türklüğün divan şehirlerinden Diyarbakır’da
Türk bayrağı indirilirken , liderine,
doktrinine, teşkilatına “imanla bağlı” olduğu için sessiz kalan, “Türk
etiketli” yumuşatılmış El Kaideci gençlik durumuna gelinmiştir. Diyarbakır’da MHP var mıdır? Varsa nerededir?
Yarın bir ikinci istiklâl Harbi çıktığında ki kuvvetle muhtemel görünmektedir,
“Türk İslâm Ülkücüleri” liderlerinin emrini mi bekleyeceklerdir?
Türk İslâm Ülküsü , türedi,
zararlı, uzlaşmazlık ahlâkını bozarak aklımızı gerileten bir tür dinî
hurafedir. Bu söylemin Türk ahlâkına ne bir faydası olmuştur ne de hedeflediği
kitlelerin daha millî düşünmesine bir katkısı…
Bir yanlış politik bilinç olarak
Türk İslâm Ülküsü faydacılığın hiçbir şekliyle aklanamayacak bir fitne sebebi
olarak bağrımıza saplanmıştır. Türk milliyetçiliği, Türkçü özüne dönmedikçe,
aklı ve bilimi esas almadıkça, bireylerin değerine inanmadıkça, bağrına saplanan dinci Türk İslâm Ülküsü hançeriyle kan kaybedecek ve belki ölecektir.
2 yorum:
Söyledikleriniz hatırıma getirdi: Geniş bir coğrafyaya yayılmış ve önemli bir tarihe imza atmış Türkler'in İslam'dan sonra yaşadığı hızlı ve etkin Araplaşma o kadar güçlüdür ki -Türkçülük Anadolu'ya Rusya üzerinden gelene kadar- Türklüğe dair birçok şeye sünger çekilmiş. Sünger çekilmemekle de kalmamış, -bedevi veya değil- Arap kültürü halkın içine işlemiş. Dini Arapça, dili Arapça, örfü Arap ve kendisini Ortadoğu'nun diğer halklarından ayıramayan bir melez kitle haline gelinmiş.
Bunu söylememin nedeni, gerçek Türk milliyetçilerinin kurduğu milli devletin temelinin ne kadar çürük bir zemin üzerinde yükseldiği ve yükselen yapının bugünkü sarsıntılarda ne hale geldiği...
Bugünkü "milliyetçiler" ise bu yapının temellerine destek vermektense ve yahut çürük toplumsal zemini tesviye etmeye çalışmaktansa, "yıkılacak yapının aman altında kalmamayayım bana ekmek gelmez" havasındalar. Acı ama gerçek bu gibi duruyor.
Daha acısı milliyetçiliğin siyasi kanadını oluşturduğunu iddia edenlerde sizin söylediğiniz hiç bir hususun akılların köşesinde dahi yer bulmaması...
Bu aklı kullanmayacaklarsa/ kullanmayacaksak neden var ki?!
İşte bundan dolayıdır ki memlekette Kürtleşen Türklerin nasıl etnik ırkçılarca istismar ettiğinden de bahsetmek akıllarına gelmiyor, azizim. Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Her zaman beklerim. Saygılar.
Yorum Gönder