9 Eylül 2016 Cuma

Emirler Çöplüğüne Gömülmüş Sade Bir İnanç

Tamam da "Hangi İslam"?

İslâm, seçilmesi ve içine dahil olunması en kolay dindir.

Çünkü İslâm’a girişte  ruhban onayına ve cemaat şahitliğine ihtiyaç yoktur.

Ve bu hal normalde “Amel imandan bir cüz değildir” ilkesiyle sağlamlaştırılmıştır.

İslâm’a giriş, bir iman beyanından başka hiçbir şey gerektirmez. Bu beyan dışında da ,normalde sizin dini mensubiyetinizi gösterir herhangi bir şey yapmanız da beklenmez.

Peki ama özü bundan ibaret olan bir “din” , pratikte ve hali hazırda  böyle midir, böyle mi yaşanmakta veya uygulanmaktadır? Buna olumlu cevap vermemiz ne yazık ki imkânsızdır.

İslâm, özünde ,Allah’ın birliğine inanmak dışında “kozmik” bir inanç gerektirmez. Onu  kurumsallaşarak dinleşmiş inançlardan ayran temel şey de budur.

İslâm’a girişin, ruhban onayı ve cemaat şahitliğini kesinlikle  gerektirmemesi, onun daha en baştan basit, ulaşılabilir, şiddetsiz ve zararsız olmasını sağlar.

Fakat İslâm’ın bir tevhit inancından kurumsallaşarak “din” haline gelmesiyle beraber bu basitlik, kolaylık kaybolmuştur.

İslâm’a girişin basitliği, imanın da akla dayanan bir basitliğini getirmekteyken, onun “ dinleşmesi”  insanileşmesine ve siyasallaşmasına sebep olmuştur.

İslâm’ın serüveni, inancın, dinleştiğinde nasıl  insanileştiğinin v siyasallaştığının en ibret verici örneğidir.

Peki ama insanileşmek ve siyasallaşmak neden önemlidir?

İnancın dinleşmesiyle beraber hadisler yoluyla peygamberin ve âlimlerin sözleri, yorumları, Allah’ın sözleri üzerinde bir vesayet ve ipotek meydana getirmişlerdir.  Bu durum inancın insanîleşmesini doğurmuştur. Bu insanileşmeyle beraber her  ruhban veya âlim kendi küçük dinini yaratmıştır. Dinleşme, doğrudan  doğruya nifak sebebi haline gelmiştir.

Bunun  doğurduğu kötü sonuç ise bu küçük dinlerin sıradan  Müslümanlarca izlenemez ve anlaşılamaz olmasıdır.

İnsanîleşmeyle birlikte  özellikle ilmihal/muamelat sahası  inanılmaz bir  emir çöplüğü haline gelmiştir. gömülmüştür. Zaten “muamelat”, bizatihi inancın özüyle ilgili olmayıp da insanileşmeyle ortaya çıkmış yapay bir fiilî durumlar ve emirler evrenidir.

Bir noktaya gelindiğinde artık basit bir inançtan tutarlı bir emirler bütünü yaratmaya çalışılır.  Fakat değiştirilemez  Tanrı sözleriyle, her biri tartışmalı olan insan sözleri arasındaki çelişki asla aşılamaz. Bu çelişkinin aşılabileceği düşüncesiyle sayısız yorumlar ortaya atılır. Daha sonra bu yorumların arasında bir ilahi ünsiyet rekabeti başlar. Böylece ilâhî kelama en uygun  yorum kavgası bir mezhep gerilimi olarak ortaya çıkar. Bu da siyasallaşmanın kıyametidir.

Tanrı’nın sözleriyle tutarlı bir emirler bütünü oluşturmak hayaliyle beslenen,  hayatın her noktasını Tanrı’nın “emirleriyle”, sözleriyle biçimlendirme tutkusu, sıradan Müslüman’ı, varlığından bile habersiz olduğu sayısız kanuna uymaya mecbur eder.

İşte bu emir çokluğu, zamanla  Müslümanları “hile-i şeriyeyle” emirlerden kaçınmaya sevk eder. “Hile-i şeriye”, şeriat yoluyla şer’i emirlerden kaçmak çabasının mantığını oluşturur.

Zamanla  sözde dini emirler o kadar birikir ki bunları, değiştirilemez bir kutsallıktan kaynaklandıkları için yok sayamadığınız gibi kolay kolay değiştiremezsiniz de. Dolayısıyla muamelat, fıkıh  daha önce  adlandırdığımız şekilde  kullanışsız ve anlamsız bir emirler çöplüğü haline gelir.

Müslüman  dine uymak ihtiyacından dolayı her gün daha fazla yoruma ve cevaba ihtiyaç duyar ve her gün daha fazla bu emirler çöplüğüne gömülür.

Bu emirler çöplüğünde artık amaç, evrenin yaratıcısından bir ümit ve sevinç edinmek değildir. Buradaki amaç artık yalnızca zevahiri/ görüntüyü kurtarmak, daha fazla Müslüman rolü yapmaktır. İşte Müslüman ülkelerinin makus talihini doğuran da bu çöplük iptilasıdır.



2 yorum:

selcen dedi ki...

Bu emirler çöplüğünde artık amaç, evrenin yaratıcısından bir ümit ve sevinç edinmek değildir. Buradaki amaç artık yalnızca zevahiri/ görüntüyü kurtarmak, daha fazla Müslüman rolü yapmaktır. İşte Müslüman ülkelerinin makus talihini doğuran da bu çöplük iptilasıdır." cümlesi özetliyor her şeyi.

Afşar Çelik dedi ki...

Selcen Hanm,

Uzun zamandır göremiyorduk, hoş geldiniz. Beğendiğinize sevindik.

Yorum için çok teşekkürler.

Lütfen daha sık gelin.

Saygılar.