Toplumun dindarlığa yöneliş trendi devlet tarafından görülmüş...
Yozlaşmanın yani Arabizasyon’un önüne geçmek üzere hareket geçilmişti…
Fikir daha çok Aydınlar Ocağında tartışılmış, Özal dönemiyle birlikte bu fikri savunan aydınlar devlet kademelerinde rol almışlardır...
Bu yıllar benim gençlik yıllarımdır. Benim neslim bu fikriyatın önemli ölçüde tesirinde kalmıştır.
Bu iklimin açık karnı entelektüel seviyede kalınması idi.
Dincilere karşı entelektüel bir görüş olarak cephe hattı oluştururken, dincilerin az eğitimli nesle yönelik atağı küçümsenmiş ve o hattan sızmalar başlamıştır...
Bu sızmalar paralel dönemde gene devlet eliyle Mekteb-i Yusufiye’lerde, idam cezaları yüzünden ölümle yakınlaşmış nesle, dışarıda bile bulunması zor dini yayınların ulaştırılması ile kavileşmiş, paralel olarak “Allah dostları” (!) ile barış ilan edilmiş, Menzile otobüsler kaldırılmış, Nurcular, Süleymancılar, daha niceleri ile ittifaklar kurulmuştu…
Derken bir sabah kalktığımızda altımızda yatağımız, üstümüzde çadırımızın kalmadığını gören gözlerimiz gördü...
Gençliğinde bir Türk Ocaklı olarak, erkekli kızlı türlü sosyal ve kültürel faaliyetler yapmış, hatta hayat arkadaşını ocaklılar arasından seçmiş bir nesildik. Bir gün bayramlaşmaya gittiğimiz Türk Ocakları Genel Merkezinde kapıdan eşime siz yukarıda hanımlara ayrılan kısıma geçeceksiniz denilince durumun vahametini görebildik... En sert tepkiyi göstererek içeriye girdik. Bizce bu yapılan kendisi de bir OCAKLI olan eşime yapılmış bir hakaretti.
Dine karşı olmak insanın fıtratına karşı olmak gibi bir şeydir... ANCAK DİN BİREYE AİT ALANDA KALMALIDIR.
Din kültürel bir değer olarak var olacak, bireyle Tanrı arasındaki yerinden bir milim bile sapmamasına özen göstererek ilerleyeceğiz...
İnanca saygının gereği de budur…
O bir milim sapmanın bile yüksek vakum yüzünden Türk milletini nasıl Arabize ettiğini gördük...
80'lerin sonunda Ocaklarda konuşulan konu GERÇEK İSLAM’ın geleneksel İslam tarafından nasıl yok edildiği idi...
Geleneksel İslam dedikleri dokusu Türk'e has olan İslam’dı...
Daha komiği bir kadının oturduğu yere hemen oturulursa zina yapılmış olunacağına kadar türlü saçmalıklar konuşuldu, Ocaklarda...
O yılların bir neticesi olarak, köyde tarlada bahçede, kadınlı erkekli, kaçmasız göçmesiz birlikte çalışan insanımız, birbirinin elini sıkmaz, nikah düşüyor diye yaşlı kadınların bile elini öpmez hale geldi...
Son söz: Nacizane bir tespitimi ifade edeceğim... Bugün Sünni olarak tarif edilen Türkler, ben gençken Hanefi/Maturidi idiler... Sünnileşme Arabizasyonun diğer adıdır... Bugün GERÇEK İSLAM adı altında ortada dolaşan Sünni Emevi İslamıdır...
2 yorum:
Bir gün bayramlaşmaya gittiğimiz Türk Ocakları Genel Merkezinde kapıdan eşime siz yukarıda hanımlara ayrılan kısıma geçeceksiniz denilince durumun vahametini görebildik... En sert tepkiyi göstererek içeriye girdik. Bizce bu yapılan kendisi de bir OCAKLI olan eşime yapılmış bir hakaretti.YAA İŞTE BURASI CANALICI.
Aynen abi! İşte bu! Dini toplumsal hayatın içine soktuğunda meydana gelen bu!
Yorum Gönder