6 Aralık 2013 Cuma

Türk Milliyetçiliğinde Atatürkçü Yönelim Mecburiyeti II


MHP ne kuruluş devrinde ne de pek travmatik  1980 sonrası dönemde İstiklâl Harbi’nin milliyetçi kökenine ve  sonrasında  Atatürk’ün lâik, medeniyetçi, akılcı çizgisine lâyıkıyla dikkat etmemiştir.

Bundan dolayıdır ki şu dönemde artık Marxizmin uydurduğu  gayet yanlı ve açıklayıcılıktan yoksun “emperyalizm” terimini milliyetçiliğe bir şekilde eklemeye çalışmaktadır. Sol emperyalizmi sadece liberal ülkeler için kullanırken bugün solcu gençler meselâ  komünist  Çin’in “emperyalist olmadığını” falan sanmaktadır

Çünkü bütün bu süre boyunca   okumaları dinciliğin kütüphanesinden meydana gelmiş buna dayalı olarak meselâ kadınları artık, büyük ölçüde siyaseti kocalarına bırakıp kocalarının işine karışmayan başı kapalı okumamış “hanımlar” haline gelmiştir.

Türk İslâm ülküsü denen yapay fikir demeti,  toplumun dininden haberdar olunduğunu göstermek için uydurulmuş temelsiz  bir yapıdır. MHP kurucuları, halkın dindarlığının sağlam ve akılcı olduğu kanaatiyle dini söylemler geliştirirken aslolanın, dinci bakış olduğunu, zımnen tasdik ettiklerini fark edememişlerdir.

 Türk İslâm ülküsü nakaratı o kadar sık tekrarlanmıştır ki artık başını örtmeyerek milliyetçilikte yönetici haline gelmek ,kadınlar için ancak zorla hoş görülen, temelde arzulanmayan bir tür ayıp haline gelmiştir.

İş o noktaya gelmiştir ki sağ için lâik ve akılcı bir siyaset alanı geliştirebilmek imkânı kalmamıştır. Bugün meselâ HEPAR’ın halk içinde büyük teveccüh görmesine rağmen iktidara uzak kalmasının en büyük sebebi,  devlet eliyle yaratılan maddi eşitsizlik olduğu kadar “lâik bir sağ söylem" kavramının özellikle MHP’nin fikri tembelliği ve dinci yönelimi yüzünden daha başından ölü doğmuş olmasıdır.

Bugün bir MHP yöneticisi geçmişteki Kemalist jakoben yönetimlerden şikâyet edebilmektedir. Sadece bu bile MHP’nin içine düştüğü dincilik çukurunda, lâiklikten, bu kavramın ahlâki ve faydacı gereğinden ne kadar uzak ve habersiz kaldığını göstermektedir.

MHP bir aydınlanma ve ilerleme partisi değildir. Halk dalkavukluğunu, taşra kurnazlığıyla uygulayan ikinci sınıf bir siyaset tüccarıdır. Bu yüzdendir ki onun, Atatürk’ün lâik , demokratik bir hukuk devleti altında uluslaşma idealini anlamasını beklemek zordur, hatta imkânsızdır. Diyarbakır’a büyük bir cesaret ile giden MHP yöneticisi “geçmişteki Kemalist, ulusalcı jakoben siyasetten rahatsız olanların Türk milletinin, Marksist Leninist Maocu bir terör örgütünün eline bırakılmasına da göz yummasına dikkat çekmek için geldik...” gibi akıllara ziyan açıklamalarda bulunurken “ulusalcı” diyerek kötülediği rejimin temelinin Ziya Gökalp olduğunu bilmemesi mümkün müdür? Bugün için bir takım Maocuların  Türk bayrağını benimsiyor olmaları sebebiyle tam bir anakronik cehaletle bütün kavramları birbirine karıştıran şu cahilce ve düşük cümle bozuntusu dahi MHP’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerinden ne kadar uzaklaştığını, ne kadar dincileştiğini göstermektedir.

Şu cümleyi MHPli bir yöneticinin ettiğini bilmeseniz; Filistin Hizbullah’ının Diyarbakır Şubesi’nin açılışında edildiğini sanmanız çok muhtemeldir.

Atatürkçülük geçmişte dinci yönelimle kendisini tanımlamayı seçen MHP’nin milliyetçilik tekeline karşı geliştirilmiş sloganik bir söylemdir. Mesele şudur: Türk milliyetçiliği MHP’den ibaret olmadığı gibi MHP’nin sığ sloganik söylemlerinden ibaret değildir.

Türk  toplumu yabancılaştırıcı, bölücü her fikre karşı Türk bayrağı, Türkçe ve Atatürk değerleri altında birleşeceğini Gezi olaylarında göstermiştir. Gezi olaylarında sergilenen gerçek millî mutabakat sol ağırlıklı toplulukların önderliğinde seslendirilirken ne yazık ki hayatı  akıl ve mantıkla değerlendirmek yerine Gazali’nin  taassubu ve akıl düşmanlığıyla dondurmaya çalışan MHP, oluşan millî mutabakatı anlamaya zahmet bile etmemiştir. Bütün kabahati  bir tür entelektüel tembellikten ibaret olsa gene affedilebilir ama olayları tam da dinci  diktanın otoriter ve şeriatçı mantığıyla bir tür “dinsiz, Kemalist solcu  provokasyonuna” indirgeyivermiştir.

Türk milliyetçiliğinin siyasi kolu, artık Atatürk’e de inkılâplarına da yabancılaşmış, büyük ölçüde Araplaşmış, dinci bir zümredir.

Kadın meselesinde MHP’nin Araplaşmış bakışına ters düşen milliyetçi kadınlar ve erkekler, siyasette dinî söylemlerin zehirleyici ve bölücü etkisine karşı siyasal milliyetçilikten daha uyanık ve duyarlıdır.

Bu yüzden artık Türk milliyetçiliğinin geleceğinden bahsedildiğinde, MHP’nin  dikkate alınması hata olacaktır. MHP milliyetçiliğin büyük ve yüksek fikrî mirasını taşra siyaset esnaflığına sermaye ederek fikren iflas etmiş şark kurnazı bir “tüccardır”. İkinci sınıf ve taklit dinci reklamları sonucunda, tabanı  zaman içinde   orijinal şeriatçı söylemlere kaymıştır, kaymaktadır.

Bu yüzden Türk milliyetçiliği yaşamaya devam edecekse bu MHPye rağmen olacaktır. Yapılacak iş Türk milliyetçilerinin, MHP’nin siyasi sultasına ve tekeline teslim olmadan, olmayan siyasal söylemine bel bağlamaksızın, Atatürk’ün Türk milletine vasiyeti olan akılcılık, medeniyetçilik yolunda, ilmin ve fennin rehberliğinde, kadın ve erkek bütün fertleriyle hukuku, lâikliği ve demokrasiyi savunmalarıdır.

BİTTİ.




2 yorum:

selcen dedi ki...

Evet ve paylaştım.Face de epey ses getirdi.Sağolun.

Afşar Çelik dedi ki...

Eksik olmayın... Hep aynı sesleri duymak isteyenler hoşlanmadı galiba ama Öte yandan seslerini duyuramayanları belki biraz rahatlatmıştır.