Bu açıkça siyasal bir söylemdir.
Bu söyleme göre Türk milliyetçileri, dinin günlük hayatta daha fazla müessir olmasını, hayatın merkezinde dinin
olmasını, Türk insanının ahlâkının
İslâma göre düzenlenmesini hedeflemelidir.
Türk İslâm Ülküsü denen fikirde
milllet yekpare bir kitle olarak “İslâm ahlâk ve faziletine” göre şekillendirilmelidir.
Bu basit bir kültürel söylem
değildir. Ciddi bir politik hedeftir.
Bu yüzdendir ki Türk-İslâm
sentezi veya ülküsü fikirleri, lâiklikle, akılcılıkla, temel haklarla vs
ilgilenmez. Türk İslâm söyleminin temel hedefi, toplumun devlet tarafından
İslâmî esaslara göre şekillendirmesidir. Burada da toplumun, “temel haklarına
saygı gösterilen” fertlerden oluştuğuna
inanılmamaktadır.
“Milletin” kollektif bir kimliklenmeyle oluştuğu
düşünüldüğünden yeknesaklaştırılmış bir kitle olması gerektiği kanaati siyasal
milliyetçiliğin temel kabulüdür.
Siyasal milliyetçiliğin topluma
Türk İslâmcı bakışına göre içki içen, zina yapan, Allah’a inanmayan, başı açık
vs insanların “Türk” sayılabilmeleri için ancak
ciddi bir ahlâkî ve dinî şekillendirmeden
geçirilmeleri lâzımdır. Türk İslâmcı
milliyetçilerin neredeyse tamamının, kadınlarını, akılları ve dinleri eksik bir
tür “şeytan anahtarı” gibi görerek günlük hayattan uzaklaştırması, siyasal
faaliyetin içinde kendilerine doğal bir
kategorik üstünlük belirlemeleri tesadüf değildir.
Bu masum bir kültürel kabul
değildir.
Dini toplumun içine devlet eliyle
sokmanın hiçbir “iyi” sınırı yoktur. İnsanlara siyasal mesajlarla ahlâk
aşılamaya kalkmanın hiçbir yapıcı ve bütünleştirici yönü yoktur ve olamaz.
Türk İslâmcılar, siyasetçiler
veya aydınlar, dinden bahsetmezse dinin unutulacağını sanıyorlar. Hiç kimsenin, insanlara sürekli dinden bahsetmek gibi bir görevi olamayacağını nedense
anlamak istemiyorlar. Din toplumun içinde kendiliğinden yerleşir ve toplumun
geleneklerine, kültürüne göre uyumlanarak kendiliğinden yaşanır gider.
Türk İslâmcılık, dini bu doğal
yapıdan ayırıp ayrı bir âmir kurum haline getirmeye çalışır ki bunun adı şeriatçılıktır.
Bu yüzden Türk İslâmcılık, dinin,
toplum içindeki müşterek kabulden ayırıp
bir takım liderlerin yorumlarıyla onu
bir ayrışma aracı haline getirilmesine maşa olur.
Bundan neden bu kadar
bahsediyoruz?
Türk İslâmcılık, dinciliğin
milliyetçilik içindeki bilinçli veya bilinçsiz etki ajanıdır da ondan. Türk
İslâmcılık milliyetçilerin Türk olmaktan
çıkıp Arap haline gelmesinin dönüştürücü fikir makinesidir.
Bundan dolayı Türk millî
egemenliğine yönelen etnik ırkçı ve dinci tehditlere karşı bilincimizi
zayıflatmakta, ihanete karşı zehirli bir hoşgörü geliştirmemize sebep
olmaktadır.
Türk İslamcılık dine dayalı bir fitne sebebinden başka bir şey
değildir ve artık bu anlaşılmalıdır.
2 yorum:
Bütün mesele oy toplamakdır.İdeal filan hava.
Aynen Selcen hanım. "Sen oyunu ver, beynine ihtiyacımız yok!" diyen dincilerle aynı söylemdir bu.
Yorum Gönder