Onlar, köylerinden kasabalarından, yaşadıkları kentlerden davullarla zurnalarla, omuzlarda "en büyük asker, bizim asker" nidalarıyla teslim edilmişlerdi, asker ocağına giden otobüslere...
Islıklar, klaksonlar çalınmıştı, kilometrelerce arabalar uğurlamışlardı, bu yiğit delikanlıları...
Bilinmeze giden yolda, gözlerinden dökülen yaşları gizlice silmişlerdi bu genç adamlar...
Bilinmezdi, vatan borcu ödemenin bedelinin ne olduğu, belki bir can, belki bir kol, belki bir ayak, belki bir bacak, belki hepsi birden...
Bilinmezdi, vatan borcu ödemenin bedelinin ne olduğu, belki bir can, belki bir kol, belki bir ayak, belki bir bacak, belki hepsi birden...
Zihinlerinde çok bilinmeyenli bir denklem...
Belki de bir ömür boyu anlatılacak, abartılarla donatılacak anılarla dönülecekti geriye...
Keçeli kalemlerle süsledikleri renkli kağıtlara dökerlerdi, duygularını, acılarını, hasretlerini, kızgınlıklarını bu çocuklar...
Büyük şairlerin önemsemediği avam şiirler yazarlardı, ceplerinde taşıdıkları renkli naylon kapaklı defterlere, kafiyeli ama kimi zaman hamaset yüklü, kimi zaman da yârin bakışlarına, sıcaklığına duyulan hasretle yüklü...
Kimisi ana kuzusudur, ama ana yakmıştır başına kına...
O ana ki evladına onu kurbanlık ayırdığını söylerken kararlıdır, kırılmasına bakmaz kuzusunun...
Vatanda anadır onlara, anaya kurban adanmıştır, bu kuzucuklar...
Onlar korkularını gömdüler, sarp kayalıklarda esen sert rüzgarlara inat...
Onlar korkularını gömdüler, sarp kayalıklarda esen sert rüzgarlara inat...
Birer, beşer, onar, kahpe kurşunlara bedenlerini siper ettiler, kanlarıyla toprağı vatan yaptılar...
Adları bilinmese de hatıraları bizi "millet" yapıyordu..
Bu yüzden diriydiler...
16 Kasım 2013'te öldüler...
16 Kasım 2013'te öldüler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder